11 Ekim 2021

Kuyruklu yalanlar ya da yalanın kuyruğu

Sahiden “…Almanya’da Fransa’da kuyruklar. Yiyeceklerini bulamıyorlar. Elhamdülillah ülkemizde böyle bir şey yok…" cümlesi kurulmuş, bu söz söylenmiş. İyi de bu marifeti kim yaptı?

Televizyon özürlüyüm ya orada seyretmedim. Ama T24’ün manşete çektiği haberi de görmezlikten gelemezdim.

Okudum ve kahkahayı bastım. Haberin salt başlığı yeter. Aktarıyorum:

Erdoğan: Almanya’da Fransa’da kuyruklar. Yiyeceklerini bulamıyorlar. Elhamdülillah ülkemizde böyle bir şey yok…

Başlık çok kışkırtıcı. Haberin devamını da okudum. Bildiğimiz yaveler. Ekonomi kanatlandı, yatırımlar patladı, işsizlik ha bre azalıyor, sıkıntılarımız var ama hepsinin çözümü bizde mevcut, falan filan.

Yani “Ben söyleyeyim, yutan yutsun, yutmayan gargara yapsın” hesabı…

Bu kadarıyla kalsaydı, sıkıntıyla bir off çeker, işime bakardım. Ama yukarıda aktardığım başlık haberin içinde de aynen tekrarlanıyor:

“…Almanya’da Fransa’da kuyruklar. Yiyeceklerini bulamıyorlar. Elhamdülillah ülkemizde böyle bir şey yok…

Demek ki savruk bir T24 editörünün marifeti değil bu. Sahiden bu cümle kurulmuş, bu söz söylenmiş.

Yani T24 tayfası aklandı.

İyi de bu marifeti kim yaptı öyleyse?

İkinci olağan şüpheli “prompter”… Hani AKP Reisi, cuma namazı çıkışında değil de, önceden hazırlanmış bir kürsüde konuşurken, bizim görmediğimiz, ama onun gördüğü, okuyabildiği, üstünde konuşma metninin aktığı ekran.

O zaman sorun çözüldü: Konuşma metnini yazan ya da konuşma metnini prompter’e aktaran her kim idiyse o Cumhurumuzun Başkanının, AKP’nin Reisi’nin çok yakınına kadar sızmış ve oradan başlıkta okuduğunuz  provokasyonu tezgahlamış olan kişi.

Benden bu kadar, ötesini artık Reis düşünsün. Kellesini mi vurdurur, AKP yargısına mı teslim eder, yoksa “Bu kadar hünerlisi az bulunur” deyip Saray’daki başdanışman ordusuna onu da mı katar, bilemem…

*   *   *

Böyle düşündüm böyle dedim…

Dedim ama şu belalı mesleğimizin “şeytan”ı dürttü ve zehirli bir soruyu önüme koydu:

- Peki, ya AKP Reis’inin söyledikleri doğruysa. Ya sahiden Almanya’da, Fransa’da kuyruklar uzayıp gitmişse; ya insanlar yiyecek bulamıyorsa; ya İngiltere’de benzin karaborsaya düşmüşse, şoför bulunamayan kamyonlar, tankerler park yerlerinde çürümekteyse; ya Amerika’da da durum benzer rezillik ve sefillikteyse…

Şeytan haklı.

Koskoca Cumhurumun Başkanı prompterde yazıyor da olsa böyle bir cümleyi papağan gibi tekrarlar mı? Herhalde onun Almanya’da, Fransa’da, Avrupa’da. İngiltere’de, Amerika’da olup bitenlerden haberi var ki böyle konuşmuş.

Peki n’apmalı?

Tanışıklığım, dostluğum, yakınlığım olan Almanya’daki, Fransa’daki  meslektaşlara sormalı. Hepsine birer WhatsApp mesajı çektim. Reis’in sözlerini uzun uzun aktardım ve gecikmeden cevap vermelerini istedim.

Biri hemen cevap verdi. Adını boş verin, Türkiye’ye gelirse kapıda Reis’in polisleri karşılamasın. Cevabı pek hoş değil çünkü:

“Her zamanki gibi palavra. Başka ne olacak? İngiltere’de Brexit’le birlikte yabancıları kapı dışarı ettikleri için kamyon kullanacak sürücü bulamıyorlar. Dolayısıyla benzin ve yiyecek sıkıntısı var. Ayrıca çiftçiler ekinleri toplatacak, otel ve restoranlar çalıştıracak adam bulamıyor. Bu doğru. Ama ne ABD’de ne de AB’nin herhangi bir yerinde yiyecek veya benzin kıtlığı, kuyruğu var…”

Asıl cevap Can Dündardan geldi.

Can Dündar salt arkadaşım değil; Cumhuriyet’te bir dönem (güzel bir dönem, doyasıya gazetecilik yapabildiğimiz bir dönem) yayın yönetmenimdi.

Tanıdığım en fanatik habercilerden biridir. Haberin kokusunu alınca gözü hiçbir şey görmez.

Nitekim Suriye’deki dinbaz çetelere MİT TIR’ları ile silah, roket ve mühimmat gönderildiği haberini belgesiyle, videosuyla ortaya çıkarmıştı. Haberi aldıklarına “Aaaa, olmaz. Siz FETÖ’cüsünüz, sizden haber almam” demediği, sadece haberin doğru olup olmadığını birkaç kaynaktan doğrulatarak kullandığı için önce AKP Reisi tarafından Silivri’de F tipi rezidansta bir süre konuk edildi; sonra da yurt dışına çıkmak zorunda kaldı. Şimdi mesleğimizi Berlin’de sürdürüyor. Okuyorsanız iyi sürdürüyor.

Onun adını açık etmemde sakınca yok. Çünkü doktor (AKP Yargısı) ona “Ne yersen ye” dedi. Artık “hain, casus, devlet sırrı açıklamak” gibi suçlardan kırmızı bültenle aranan bir gazeteci.

Can Dündar soruma cevabını biraz gecikmeli olarak ve pek kısa verdi. Yorumsuz aktaracağım:

Abi geç kaldım kusura bakma; bütün gün kuyruktaydım. En çok müzelerde kuyruk bekliyoruz burada… Bi de kitapçıda çok kuyruk oluyor; illallah dedik

Evet cevap bu.

Ama ben de haberciyim. Hem de epey kıdemli bir haberci.

Kuşkulandım. 12 uzun yıl boyunca (1980 – 1992) Almanya’da  siyasal göçmen olarak yaşadım. Oraları, hele Frankfurt’u ve Berlin’i avucumun içi gibi bilirim. “Kitapçıların önünde uzanan kuyruklar” cümlesi elbette haber değeri taşıyor ama kuşkulandım. Konser, tiyatro, maç bileti için kuyruk görmüştüm ama kitapçı önünde kuyruk… I-ıh aklım yatmadı.

Bunu Can Dündar’a da açıkça söyledim.

Cevap hemen geldi ve haber teyit edildi. Doğruymuş. Reis kuyruklar derken yanılmamış, yanıltılmamış.

Cevap mı?

Buyurun:

 - Ben de merak edip kitapçının önünde “Ne bu izdiham” diye sordum abi. “Erdoğan’ın kitabı gelmiş de” dediler.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim