23 Haziran 2010

Kısa, Kestirme, Yalın...

Güne Halkalı saldırısı ile başladık. Gün boyu yoldaydım.

Güne Halkalı saldırısı ile başladık. Gün boyu yoldaydım. Tekirdağ limanına giden geminin güvertesinde de, Tekirdağ – İstanbul yolunun ağır yürüyen trafiğinde de haber radyolarında tek değilse bile ana konu buydu. Üstelik Halkalı otobüs saldırısına ek Diyarbakır’daki karakol baskınından da şehit haberi geldi.

İstanbul’a geldim, yazıya oturdum. Moda deyimle ekran bana bakıyor, ben ekrana...

Ne yazılabilir ki ?

Söylenmedik ne kaldı ki ?

Bir ara aklıma, çok çok yıllar önce Çetin Altan ustamın, dönemin iktidarının demokrasinin ırzına geçmekte gemi azıya aldığı günlerde, köşesini tek cümle ile doldurduğu (Hem de ne doldurma) o ünlü yazı geldi. Çetin Altan o gün “Bu gün canım yazı yazmak istemiyor” demiş, noktayı koymuştu. Paragraflar dolusu yazıdan daha etkiliydi. Uzun süre belleklerden silinmemiş, “Köşeyazısı” denen işin öyle de yapılabileceğini kanıtlamıştı...

Neredeyse ben de bugün öyle yapacaktım. Çünkü sahiden “Bugün canım yazı yazmak istemiyor” ve yazılacak olanın hem de defalarca yazıldığı, söylenecek olanın bıktırmacasına yinelenerek söylendiği kanısındayım.

Bir yandan düşünürken, bir yandan da T24 sayfalarında –biraz da amaçsız- turladım.

Oya Baydar’ın bugünkü yazısının altındaki okur yorumlarına takıldı gözüm.

İkisi, özellikle ikisi onlarca köşe yazısından daha kısa, daha kestirme ve daha yalın öneriler ortaya koyuyorlardı.

Tembelliğimden değil, günü daha kısa, daha kestirme, daha yalın anlatamayacağım için Oya Baydar’ın yazısının altındaki “Yorum yaz” kutusuna düşmüş iki yazıyı aktaracağım.

Benim o iki yorumdan hangisinin yanında saf tuttuğumu bugüne kadar yazdıklarımdan kolayca çıkarabilirsiniz. Ama sizleri bilemem. Yalnız bir üçüncü seçenek olmadığını söylemekle yetineceğim.

Birinci “yorumcu” aynen şöyle yazmış:

“Tek cözüm Kuzey Irak’a girip bütün teröristleri yok edinceye kadar orada kalmak ve güvenlik sınırı oluşturmak. Amerika bile kendi güvenliği için Afganistan’a yerleşti. Kuzey Irak burnumuzun dibi. Basiretli bir hükümet kararını verecek ve ordumuz işi bitirecek. Atma Recep Bey kararını çabuk ver, yoksa çok geç olacak.”

Bu kadar.

Ve şimdi de ikinci yorum. Aynen aktarıyorum:

“1- 30 Yıldır askeri yoldan yenilmediler, bundan böyle de yenilecekleri yok, inanmayan komutanlara sorar, 2- O zaman çözüm askeri olmayan yollardan gerçekleşmek zorunda, 3- Bunun da adı anlaşmadır, 4- Anlaşma ise tarafların taleplerinin orta yolda çözülmesi demektir, 5- Bunun için görüşmek şarttır. 6- Bunu kabul etmiyorsanız madde "1" e gidiniz...”

Evet bu da bu kadar.

Haksız mıyım? Kısa, kestirme ve yalın...

Üçüncü bir seçenek ise yok.

Buyrun bir de siz seçin...

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim

"
"