16 Temmuz 2010

Kassandra...

Öyle bir ses tonu, öyle bir vurgu ki, telefonun öteki ucunda acılı gülücüğü, hatta kederi bile gördüm sanki...

Bileniniz çoktur. Efsaneye göre Kassandra, Troya Kralı Priamos ile Hekabe’nin kızlarıdır. Geleceği görür. Ama geleceği görmek tanrıların tekelindedir. O yüzden Olympos’un tepesindekiler Kassandra’yı cezalandırırlar: Geleceği görecek, söyleyecektir, ama söylediklerine kimseleri inandıramayacaktır...
Troya halkının başına gelecek bütün felaketleri Kasssandra önceden görür, söyler. Ama ona kimse inanmaz...
Yazının başlığı benden değil. Düzenli Tırmık okurları hatırlayacaktır, dün, Dursun Çiçek’le ilgili Tırmık’ın sonunda, olup biteni Ankara’daki kulağı delik ve kulağı kesik bir iki meslektaşa soracağımı söylemiştim.
Sordum da...
“Yahu bu Dursun Çiçek’i hem Ergenekon savcılarının, hem Genelkurmay savcılarının ayrı ayrı ve birbirine zıt gerekçelerle suçlamasının ardında yatan nedir; bir şey dönüyor besbelli ama ne” gibi açık seçik bir soruydu.
Cevap beklemeden geldi: “Abi bırak şimdi çiçeği, böceği Allah aşkına...”
Öyle bir ses tonu, öyle bir vurgu ki, telefonun öteki ucunda acılı gülücüğü, hatta kederi bile gördüm sanki...
Devam etti: “Nelerle uğraşıyorsun abi... Kara harekâtının hazırlıklarının farkında değil misin? Olacakları sezip göremiyor musun? Muhalefet lideri ile böyle sarmaş dolaş kameralara poz verdikten sonra kapalı kapılar ardında konuşulanları tahmin edemiyor musun?”
“İzindeydim, pek izleyemedim” gibi bir şeyler geveledim ama inandırıcı olmadı. Dahası pek de dinlemedi: “Çok kapsamlı bir kara harekâtının sonuçlarını düşünmeye başlasan daha iyi edersin abi...”
O telefonu kapatıp, bir başka “kulağı kesik”i aradım. “Bunlar önceden sözleştiler mi acaba; Aydın Engin ararsa onu işletelim, böyle böyle diyelim diye aralarında kavilleştiler mi?” kuşkusuna kapılacak kadar hemen hemen aynı sözleri dinledim...
Sonuncusu bir cümlecik de ekledi: Biliyor musun, kendimi Kassandra gibi hissediyorum!..
Yazının başlığı bu konuşmadan çıktı...
*    *    *
Birinin ak dediğine kara demeyi refleks haline getirmiş AKP ve CHP başkanlarının en azından kameralar önünde sarmaş dolaş olmalarının anlamı ne ola?
Kürt sorununun çözümü için açılıma ille de devam edeceğini barbar ilan eden Başbakan’ın konunun ve sorunun asli “muhataplarından” BDP ile konuşmaya bile yanaşmamasının anlamı ne ola?
İrtica İle Mücadele Planı davasında, AKP tayfasının pek hoşnut kalacağı sürpriz gelişmenin anlamı ne ola?
Barzani’nin neredeyse devlet başkanı protokolü ile ağırlandığı son ziyaretinde kapalı kapılar ardında konuşulanlardan pek az, hele dişe dokunur daha da az bilgi sızdı. Bunun anlamı ne ola?
ABD, beklenmedik bir anda Kuzey Irak hava sahasını açtığını ilan etti. Tam ABD ile ilişkiler şekerrenk denirken bu kararın anlamı ne ola? 

Ve can alıcı son soru: 
Kürt sorununu yine dağı taşı, Kandil’i, öteki kampları, Gabar’ı, Cudi’yi bombalayarak çözme kararına varmanın; bunu bu kez çok kapsamlı bir kara harekatının bir halkası olarak yapmanın sonuçları ne ola?
*    *    *
Kassandra geleceği görür ve söyler. Ama ona kimse inanmaz...

 

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim

"
"