Bir görevde ehliyet ve liyakat esastır. O göreve getirilende bu nitelikler yoksa onun kadar, onu oraya getiren de sorumludur.
AKP’nin Medya Başkan Yardımcısı’ndan söz ediyorum. Önceki gün CNN’de FETÖ’nün siyasal ayağını konu edinmiş bir tartışma programına katılan AKP’nin Medya sorumlularından olduğunu öğrendiğim (İtiraf edin, siz de yeni öğrendiniz) Emre Cemil Ayvalı boş bulundu ve doğruyu söyleyiverdi.
Ertesi gün de apar topar istifa etti ya da istifa ettirildi. Bu ayrıntının fazla önemi yok.
Önemli olan hem medya başkan yardımcılığı gibi bir görevde olup hem de TV ekranında ağzından çıkanın ne sonuçlar doğuracağını kestiremeyen bir "acemi"nin söyleyiverdikleri.
Önce AKP'nin "farklı darbecileri tasfiye etmek için" FETÖ ile bürokrasi alanında çalıştığını söyledi. Özellikle üniformalı bürokrasiyi kastediyordu ve kesinlikle doğruyu söylüyordu. Ama bununla da yetinmedi ve ekledi:
"…Bir tarafta darbeci Kemalist gelenek vardı, bir tarafta FETÖ vardı. Bunları birbirine kırdırmak suretiyle yol almak mecburiyetinde kaldım. Mesele budur."
Adamcağızın birinci tekil şahıs kullandığı gözünüzden kaçmamıştır. Çünkü yalan söylemeyi pek beceremiyor. Burada da doğru bir cümle kurdu. Çünkü "şahsı" adına değil "şahsım" adına konuşuyor; "şahsım"ın tutumunu açıklıyordu.
Adamın üstlendiği görevin gerektirdiği ehliyet ve liyakata sahip olmadığı besbelli değil mi? Öyle ya hem AKP’nin medya başkan yardımcısı olacaksın, hem de bir zamanların "Cemaat"ı, sonrasının FETÖ’sü ile partisinin ilişkilerinde doğruyu söyleyeceksin.
Osmanlıda böyle durumlarda saraydan "tiz boynu vurula" buyruğu gelirdi. Şimdi "tiz görevden alına" buyruğu ile yetiniliyor.
* * *
Tasfiye edilen Emre Cemil Ayvalı AKP içinde önemli bir figür değil. Ancak yine de TV’de söyledikleri anlamlı ve önemli. Çünkü epeydir sürüp gider "FETÖ’nün siyasal ayağı" tartışmalarına "içeriden" bir cevap geldi.
Ayan beyan oldu ki karşımızda "kandırılmış" bir AKP Reisi yok. Tersine bir dönem Cemaat’la sıkı, çok sıkı, sımsıkı bir işbirliği içide olan bir AKP ve Reisi var. Yani FETÖ’nün siyasal ayağını aramaya gerek yok. Medya Başkan Yardımcısı delikanlının sözlerinde "ayak" apaçık ortada.
Bilinmeyen bir gerçek mi bu?
Hayır. Ama AKP içinden birinin dillendirmesi önemli ve tartışmayı bitirebilecek bir kanıt.