İrkildim. Çok fena irkildim sayın Başbakan...
Memleketten uzaklarda, yazı yazmadan şu üç beş günü geçirirken twitter denen “başbelası”ndan duyup, internet denen öteki başbelasından okuduğum haber karşısında irkildim ve yazmadan duramadım.
Önceki gün gazetecilere konuştunuz. Tayland Başbakanı ile mi ne buluşmuşsunuz, “İki ülke arasındaki tarihsel bağlar” filan gibi o sade suya tirit, iç bayan cümleler kurdunuz mu bilemiyorum. Konuşmanızın o bölümlerine bakamadım. İçim kaldırmadı. Çünkü anladığım kadarıyla Mursi ile ilgili soruları yanıtlarken sizden önemli bir hikmet sadır olmuş, “Her siyasi liderin yanlışları olabilir, benim de yanlışlarım olabilir. Ben de yanlış yapmış olabilirim” buyurmuşsunuz.
Hayır. Buna katlanamam. Kendinize böyle bir haksızlık yapmanızı yaşlı yüreğim kaldırmaz.
Mursi elbette hata yapmış olabilir. Obama hata yapmış olabilir. Putin mutlaka yapmıştır. Çapulcuların Gezi isyanı sırasında size desteklerini belirten Müslüman ülkelerin siyasal liderleri bile hata yapmış olabilirler. Hatta şanlı ecdadınız, Fatih Sultan Mehmet, Yavuz Sultan Selim, Kanuni Sultan Süleyman, ne bileyim Abdülhamid Han filan da belki hata yapmışlardır.
Ama siz ?
Haşa… Bin kerre haşa !..
Sizden hata sadır olmaz.
Mesela size “Madem Mursi’yi deviren orduya bu kadar açık seçik karşı duruyor, onları demokrasiyi yok etmekle suçluyorsunuz. Peki Sudan’da 1989 yılında demokratik yollarla seçilen devlet başkanı Sadık el-Mehdi'yi deviren askeri darbenin elebaşısı General El Beşir’i neden bağrınıza bastınız, Ankara da en üst düzey devlet töreni ile karşıladınız, sarıldınız, öptünüz” diye soranlar çıkacaktır. Hatta onlar Ömer el-Beşir hakkında Darfur bölgesinde soykırım, savaş suçu ve insanlığa karşı suç işlemekten dolayı 4 Mart 2009’da Uluslararası Ceza Mahkemesince tutuklama emri çıkarıldığını hatırlatacaklardır.
Kulak asmayınız. Onlara “Hiç inananlarla inanmayanlar bir olur mu “ ayetini hatırlatınız ve “Hiç Sünni ve hakiki mümin Mursi biraderimizi deviren generallerle Sudan’da İslamın kılıcı olmuş darbeci general Ömer el Beşir bir olur mu” diye sorup çıkın işin içinden…
Mesela size milletimizin yüzde 50’sinin oylarına mazhar olduğunuzu hatırlatıp, yaptıklarınızı “Milletin iradesidir” diye açıkladığınızda “Ne yani çoğunluğun azınlık üstündeki hakimiyetini mi savunuyorsunuz” diyenlere o güzel gözlerinizi devirerek “Ne yani siz de azınlığın çoğunluk üstünde hakim olmasını mı savunuyorsunuz” diye sorun ve lafı bitirin.
Gezi parkında henüz ve sadece “Çevreye duyarlı masum çocuklar” diye tarif ettiğiniz kadın ve erkekler varken polisin biber gazı ile saldırısını hatırlatıp “Peki bu da mı hata değildi? Siz bile hata dediniz ya işte” diye cinlik yapanlan çıkacaktır.
Omuz silkin ve o gafillere “Ben, benim hatam demedim, orantısız güç kullanan polisin hatasıdır dedim” cevabını yapıştırınız. Susacaklardır…
+ + +
Ancak dikkat ediniz, epey uzaklardan size seslenen bir densiz gazeteci “Hayır siz hata yapmış olamazsınız, çünkü siz bir hatasınız” diyebilir.
Duymazdan geliniz. Bazı cümleleri duymazdan gelmek gerekir.
Yoksa…