23 Şubat 2019

Cumhuriyet davası üstüne...

"Bari timsah gözyaşları dökmeseler / Meslek ahlâkı gürültüye gitmese..."

Kısa bir Tırmık okuyacaksınız.

Aslında bu kadarı bile yazılmayacaktı ama okurlardan e-mektuplar, Twitter'dan, WhatsApp'tan gelen mesajlar bunu zorunlu kıldı.

Gelen mesajların özü özeti hemen hemen aynı:

"Cumhuriyet davasında istinaf mahkemesi size verilen cezaları onayladı ve Tırmık'ta çıt yok. Söyleyecek sözünüz yok mu?"

Var elbet. Ama söylemeye değmez.

Bilenler için bellek tazeleme, bilmeyenler için yeterli açıklama olsun.

Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu’na yeniden seçilemediği için seçimin iptalini isteyen bir dava açan biri, açtığı davanın istediği gibi sonuçlanmayacağını fark edince 16 Mart 2016'da Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği'ne dilekçe kılıfına sokulmuş imzasız bir ihbar mektubu yolladı.

O dilekçeden bir kaç alıntıyı aralarına (...) koyarak aktarıyorum:

“Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği’ne (...) Konu: Cumhuriyet Gazetesinin FETÖ’nün eline geçmesi (...) Gazetenin F Grubu paralel yapı ve HDP ile organik bağı oluştu (...) F Grubu şirketlerinden olan ve kayyuma giden Kaynak Holding’den gazeteye çanta içinde nakit para geldiği (...)

Sayın (Cumhurbaşkanlığı) Genel Sekreteri, siz ciddi bir hukukçusunuz ve bürokraside engin bir deneyime sahipsiniz. (...) Biz de dayanamadık, bir bilene, bir en üst düzey yetkiliye, bir vatansever kişiye başvurduk...”

Bu kadarı yeter sanırım.

Bu ihbar dilekçesi besbelli ki doğru adrese yazılmış ve sonuç almış. 31 Ekim 2016 günü sabaha karşı Cumhuriyet Vakfı ve Cumhuriyet gazetesi yöneticilerinin evleri basılarak hepsi gözaltına alındı ve cezalandırılmaları için soruşturma başlatıldığı açıklandı.

O ihbar mektubunu yazan zatın kim olduğu Cumhuriyet davası duruşmalarında kanıtlandı, belgelendi.

İşte o zat bugün Cumhuriyet Vakfı’nın ve gazetesinin en tepesinde.

Muhbirler, harbiden ya da çaktırmadan destekçiler, "vakıf yönetimi davası başka, ceza davası başka" diye TV ekranlarında zavallı mavallar okuyanlar da o zatın etekleri altında mesleklerini(!) yürütüyorlar.

*   *   *

Orhan Murat Arıburnu'nun Orta Çağ’da kurşuna dizilme törenleri üstüne yazdığı şiirin iki dizesi belleğimde çakılıdır:

"Bari trampetler çalmasa / İnsan gürültüye gitmese..."

Sekiz arkadaşım hapishane yolunu tutmak üzere artık gün değil, saat sayarken günlerdir o iki dizeye benzer bir şeyler mırıldanıyorum.

 "Bari timsah gözyaşları dökmeseler / Meslek ahlâkı gürültüye gitmese..."


TIKLAYIN - Doğan Akın yazdı: 'Gazeteci' Alev Coşkun, 'Fethullahçı' Cumhuriyet'e karşı!

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim

"
"