27 Kasım 2021

"Bugün canım yazı yazmak istemiyor"

Çetin Altan ağabeyimden izin aldım ve 61 yıl önceki o unutulmaz yazısını ödünç aldım

Gözünüzden kaçmasın, başlık tırnak içine alındı. Çünkü o cümle benim değil, bir alıntı. Meslek ustalarımdan Çetin Altan ağabeyimin unutulmaz bir köşe yazısından alıntı…

Bundan 61 yıl önceydi. 1960 yılının Nisan ayının son günleriydi. İktidar ülkede hukuku adeta askıya almış, itiraz edip protesto eylemlerine girişen üniversite öğrencilerinin üstüne polisi ve askeri sürmüştü. Devlet şiddetinin alabildiğine tırmandığı, bir öğrencinin can verdiği, yüzlerce öğrencinin yaralandığı gözaltına alındığı bir günün ertesinde Çetin Altan köşesinde tek satırlık, tek bir cümleden ibaret bir yazı yayınladı. Köşenin geri kalanı bembeyaz bir boşluktan ibaretti. Tek satırlık köşe yazısı başlığa aldığım cümleden ibaretti:

"Bu gün canım yazı yazmak istemiyor"

Yüzlerce kelimelik, onlarca paragraflık köşe yazılarından çok daha etkili ve anlamlıydı.

* * *

Dün bütün gün Çağlayan Adliyesi'ndeydim. Osman Kavala'yı, "Gezi direnişi Davası"nı ve Gezi direnişine renk ve mizah katan "Çarşı Davası"nı aynı torbaya doldurup sanıkları yeniden ağır ceza mahkemesi yargıçlarının karşısına diken "Birleştirilmiş Gezi Davası"nın dünkü duruşmasından söz ediyorum.

Osman Kavala'nın bir ay önce yaptığı ve AKP yargısını vicdanlarda bir kez daha mahkum eden "Bu şartlar altında adil bir yargılama yapılmasına imkân kalmadığından, bundan sonra duruşmalara katılmamın anlamsız olacağına inanıyorum" açıklamasını hatırlarsınız.

Dünkü duruşmaya Osman Kavala katılmadı. Silivri'deki hücresinde kitap okumayı yeğledi. Bence iyi de etti.

Bütün gün süren, avukatların yargıçlara, savcıya hukuk dersi verdikleri savunmalardan sonra AKP yargısı akşamüstü kararını açıkladı. Sonraki duruşma 17 Ocak 2022'ye ertelendi ve…

…Ve Osman Kavala'nın tutukluluk halinin devamına karar verildi.

* * *

Çetin Altan ağabeyimden izin aldım ve 61 yıl önceki o unutulmaz yazısını ödünç aldım.

Bugün bir "Cumartesi mavrası yazacağım" demiştim.

Vazgeçtim.

Buraya kadar öfkemi güç bela yatıştırarak yazdığım Tırmık'ın noktasını o cümle ile koyuyorum. Gözünüzden kaçmasın bu kez tırnak içinde değil:

Bugün canım yazı yazmak istemiyor…

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim