Ola ki gözünüzden kaçmıştır; önce şu haberi bir okuyun:
“Gümüşhane’de 2005 yılında, Başbakanlık Toplu Konut İdaresi
Başkanlığı (TOKİ) tarafından yapımına başlanan ve 2006 yılında tamamlanarak,
Milli Eğitim Müdürlüğü’ne devredilen 32 derslikli Gazipaşa İlköğretim Okulu’nun
spor salonu olarak kullanılan bölümün yola bakan cephesinde duvarda, Başbakan
Erdoğan’ın, kenti ziyaretinde söylediği, ‘Vatan millet, bayrak konusundaki
hassasiyetinizi bilen bir kardeşinizim. Bundan dolayı da diyorum ki,
Gümüşhane’mizi çok daha farklı bir şekilde imar edeceğiz’ cümleleri, altında da
adı yer alıyor.”
Tamam mı; okudunuz mu ?
İyi.
Gelin şimdi biraz sohbet edelim.
Bu kupkuru bir dille yazılmış haberdeki okulun adı neymiş,
kaç yılında yapımına başlanmış, kaç yılında bitirilmiş, hangi kurum yapmış,
duvar nereye bakıyormuş gibi ayrıntıları ayıklayın. Geriye kalan ne ?
Başbakan Recep Tayip Erdoğan bir süre önce Gümüşhane’ye
gitmiş; orada konuşmuş; konuşma metninde geçen bir cümle çok anlamlı, çok değerli
ve çok hikmetli bulunmuş olacak ki bir okulun duvarına kazınmış, altına
Başbakanın adı konmuş...
Fazlalıkları, gereksiz ayrıntıları ayıklayınca geriye kalan
bu cümle için ne diyorsunuz ?
Sizi bilmem ama beni sıkıntı basıyor...
Hani okullara, resmi kurumların duvarlarına asılan, kazınan,
yapıştırılan parlak görünüşlü, ağır lafmış havası veren cümleler vardır.
Mesela vergi dairelerinin duvarlarına koyarlar: Vergisini ödeyen halk
millettir !
İlk bakışta önemli, derin bir lafmış gibi görünür, biraz
deşeleyip, biraz didikleyince içi boş bir laf yığını olduğunu kolayca
çıkarırsınız. Millet olmanın bir çok tanımı vardır, ama yukarıdaki “inci” o bir
çok tanımın içine girmez. Doğru değildir çünkü. Vergi ödemek halkların
milletleşmesinin, millet düzlemine sıçramasının koşullarından biri değildir.
Uzun sosyolojik analizlere gerek yok. Tarihte Sümerler
krallarına insafsız vergiler öderlerdi ama millet filan değillerdi, bir kavim,
bir etnik topluluk idiler.
Günümüzde Grönland adasında yaşayan Eskimolar, Danimarka devletine
vergi ödüyorlar ama millet değil, bir etnik topluluk olarak tanımlanırlar...
Falan filan...
Şimdi dönelim Recep Tayip Erdoğan’ın Gümüşhane’de bir okulun
duvarına kazınan, altına da adı konarak taçlandıran “inci”sine.
Ne demiş Başbakan?
“...Vatan millet, bayrak konusundaki hassasiyetinizi
bilen bir kardeşinizim. Bundan dolayı da diyorum ki, Gümüşhane’mizi çok daha
farklı bir şekilde imar edeceğiz.”
Yani ?
Gümüşhanelilerin “vatan, millet, bayrak” konusunda
hassasiyetleri varmış.
Olabilir. Ama bu Gümüşhanelileri, öteki kentlerin
insanlarından ayırdeden bir özellik mi ? Yani Yozgatlılar, Adanalılar,
Edirneliler, Muğlalılardan “bu konuda” farkları ne ya da farkları var mı ?
Geçelim ve asıl “beni sıkıntı basıyor” dediğim noktaya
gelelim.
Başabakan “bu hassasiyetten dolayı” Gümüşhaneyi “çok daha
farklı bir şekilde” imar etme sözü veriyor.
Haydi şimdi soruları sıralayalım:
Vatan, millet, bayrak konusunda “hassas” şehirlerin imarı
öncelik ve önem mi taşır ?
Bir Başbakan ülkesinin kentlerini, kasabalarını, beldelerini
vatana, millete, bayrağa karşı hassasiyetlerine göre sınıflandırmaya mı tabi
tutar ?
Ve en matrağı: Bir şehir “daha farklı bir şekilde”
nasıl imar edilir ?
Örneğin şehir planlaması yapacak teknik elemanlara ne
gibi “farklı” bir talimat verilir; onlardan kentin imarını “daha farklı”
kılacak neler istenir ?
Ve böyle lafları eden bir Başbakan, bu laflarda derin bir
hikmet bulup okul duvarına kazıtan yerel yöneticiler yüzünden benim gibi aykırı
sorulara meraklı bir gazetecinin canı haklı olarak sıkılmaz mı ?
* * *
Sakın yazıyı buraya kadar okuyup da “Bu gazeteci bu gün
siyasete, ülkeyi saran seçim havasına boşverip tuhaf bir yazı şişirmiş”
demeyin.
Belden aşağıya düşmüş, çirkef çukuruna dönüşmüş yerel seçim
kampanyası üstüne yazsam salt kendi canımı değil sizin de canınızı sıkacaktım.
İyisi mi sadece benim canımı sıkan bir konuda kalem oynatayım dedim.
Yani şu yağmurlu, soğuk pazar günü sizleri kolladım. Bu
kıyağımı unutmayın...