22 Şubat 2009

Bir Başbakan İncisi

Ola ki gözünüzden kaçmıştır; önce şu haberi bir okuyun

Ola ki gözünüzden kaçmıştır; önce şu haberi bir okuyun:
“Gümüşhane’de 2005 yılında, Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) tarafından yapımına başlanan ve 2006 yılında tamamlanarak, Milli Eğitim Müdürlüğü’ne devredilen 32 derslikli Gazipaşa İlköğretim Okulu’nun spor salonu olarak kullanılan bölümün yola bakan cephesinde duvarda, Başbakan Erdoğan’ın, kenti ziyaretinde söylediği, ‘Vatan millet, bayrak konusundaki hassasiyetinizi bilen bir kardeşinizim. Bundan dolayı da diyorum ki, Gümüşhane’mizi çok daha farklı bir şekilde imar edeceğiz’ cümleleri, altında da adı yer alıyor.”
Tamam mı; okudunuz mu ?
İyi.
Gelin şimdi biraz sohbet edelim.
Bu kupkuru bir dille yazılmış haberdeki okulun adı neymiş, kaç yılında yapımına başlanmış, kaç yılında bitirilmiş, hangi kurum yapmış, duvar nereye bakıyormuş gibi ayrıntıları ayıklayın. Geriye kalan ne ?
Başbakan Recep Tayip Erdoğan bir süre önce Gümüşhane’ye gitmiş; orada konuşmuş; konuşma metninde geçen bir cümle çok anlamlı, çok değerli ve çok hikmetli bulunmuş olacak ki bir okulun duvarına kazınmış, altına Başbakanın adı konmuş...
Fazlalıkları, gereksiz ayrıntıları ayıklayınca geriye kalan bu cümle için ne diyorsunuz ?
Sizi bilmem ama beni sıkıntı basıyor...
Hani okullara, resmi kurumların duvarlarına asılan, kazınan, yapıştırılan parlak görünüşlü, ağır lafmış havası veren cümleler vardır. Mesela vergi dairelerinin duvarlarına koyarlar: Vergisini ödeyen halk millettir ! İlk bakışta önemli, derin bir lafmış gibi görünür, biraz deşeleyip, biraz didikleyince içi boş bir laf yığını olduğunu kolayca çıkarırsınız. Millet olmanın bir çok tanımı vardır, ama yukarıdaki “inci” o bir çok tanımın içine girmez. Doğru değildir çünkü. Vergi ödemek halkların milletleşmesinin, millet düzlemine sıçramasının koşullarından biri değildir.
Uzun sosyolojik analizlere gerek yok. Tarihte Sümerler krallarına insafsız vergiler öderlerdi ama millet filan değillerdi, bir kavim, bir etnik topluluk idiler.
Günümüzde Grönland adasında yaşayan Eskimolar, Danimarka devletine vergi ödüyorlar ama millet değil, bir etnik topluluk olarak tanımlanırlar...
Falan filan...
Şimdi dönelim Recep Tayip Erdoğan’ın Gümüşhane’de bir okulun duvarına kazınan, altına da adı konarak taçlandıran “inci”sine.
Ne demiş Başbakan?
...Vatan millet, bayrak konusundaki hassasiyetinizi bilen bir kardeşinizim. Bundan dolayı da diyorum ki, Gümüşhane’mizi çok daha farklı bir şekilde imar edeceğiz.
Yani ?
Gümüşhanelilerin “vatan, millet, bayrak” konusunda hassasiyetleri varmış.
Olabilir. Ama bu Gümüşhanelileri, öteki kentlerin insanlarından ayırdeden bir özellik mi ? Yani Yozgatlılar, Adanalılar, Edirneliler, Muğlalılardan “bu konuda” farkları ne ya da farkları var mı ?
Geçelim ve asıl “beni sıkıntı basıyor” dediğim noktaya gelelim.
Başabakan “bu hassasiyetten dolayı” Gümüşhaneyi “çok daha farklı bir şekilde” imar etme sözü veriyor.
Haydi şimdi soruları sıralayalım:
Vatan, millet, bayrak konusunda “hassas” şehirlerin imarı öncelik ve önem mi taşır ?
Bir Başbakan ülkesinin kentlerini, kasabalarını, beldelerini vatana, millete, bayrağa karşı hassasiyetlerine göre sınıflandırmaya mı tabi tutar ?
Ve en matrağı: Bir şehir “daha farklı bir şekilde” nasıl imar edilir ?
Örneğin şehir planlaması yapacak teknik elemanlara ne gibi “farklı” bir talimat verilir; onlardan kentin imarını “daha farklı” kılacak neler istenir ?
Ve böyle lafları eden bir Başbakan, bu laflarda derin bir hikmet bulup okul duvarına kazıtan yerel yöneticiler yüzünden benim gibi aykırı sorulara meraklı bir gazetecinin canı haklı olarak sıkılmaz mı ?
* * *
Sakın yazıyı buraya kadar okuyup da “Bu gazeteci bu gün siyasete, ülkeyi saran seçim havasına boşverip tuhaf bir yazı şişirmiş” demeyin.
Belden aşağıya düşmüş, çirkef çukuruna dönüşmüş yerel seçim kampanyası üstüne yazsam salt kendi canımı değil sizin de canınızı sıkacaktım. İyisi mi sadece benim canımı sıkan bir konuda kalem oynatayım dedim.
Yani şu yağmurlu, soğuk pazar günü sizleri kolladım. Bu kıyağımı unutmayın...

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim

"
"