07 Aralık 2021

Benim mitingim senin mitingini döver…

Siirt Siirt olalı bu kadar kalabalık görmemiş bile olsa Mersin mitinginin değil yarısını, çeyreğini bile bulmamış. AKP medyasının Siirt mitingine katılımı topluca gösterilen fotoğraflara itibar etmemesi boşuna değil…

AKP Reisi saçma ötesi bir tartışma başlattı: CHP'nin Mersin mitingine kaç kişi katıldı?

Mitingden fotoğraflar var. Önden, arkadan, sağdan, soldan, tepeden çekilmiş fotoğraflar ve video görüntüleri var.

Buna karşılık gözlerimizin içine baka baka yalan söyleyen ve bunu yine saçma ötesi kanıtlarla desteklemeye çabalayan bir vali var: Mersin Valisi.

Adamcağız bizleri salak mı sanıyor, yoksa AKP Reisi'ne yaranmak için atmayacağı takla yok da, bu kez mitinge katılım üstüne havada desteksiz üçlü perende mi atıyor?

Belli değil. Ama böyle bir vali var.

Mersin

Bir de Mersin mitingine valinin gözlüğü ile bakmayı kabullenmiş, nasıl gaza getirildiğinin ya farkında değil ya umurunda olmayan AKP Reisi Recep Tayyip Erdoğan var.

AKP Reisi'nin, CHP'nin Mersin Mitingi ile aynı gün Siirt'te yaptığı mitingde söylediklerine bakın siz:

- Bu kadar kişiyi toplayamadın, rakamlar elimizde. Bir Mersin'deki kalabalığa bakın, bir de Siirt'e… 

E baktık.

Siirt Siirt olalı bu kadar kalabalık görmemiş bile olsa Mersin mitinginin değil yarısını, çeyreğini bile bulmamış. AKP medyasının Siirt mitingine katılımı topluca gösterilen fotoğraflara itibar etmemesi boşuna değil…

Anlaşılan AKP Reisi inanmak istiyor. Daha da kötüsü bizleri de inandırmak istiyor.

Ne yapalım, bu da onun sorunu.

Siirt

* * *

Mitinglere katılım her zaman tartışma konusu olmuştur. Muhalefetin düzenlediği bir miting için polis ıkına sıkına bir rakam açıklar. Yüz binleri on binlere indirger. Mitingi düzenleyenler katılımı düşük gösterdi diye polisi suçlar. İktidar takımının bir mitingi vardır. Polis yine ıkına sıkına uçar, on binleri yüz binlere çıkarır. Muhalefet yine itiraz eder…

Gazeteciler için de bu oldum bittim bir sorundur. Polisin verdiği rakamı kullansan okurları, seyircileri yanıltacaksın; mitingi düzenleyenlerin verdiği rakamları kullansan yine okurları, seyircileri yanıltacaksın.

Çok, pek çok miting izledim. Taksim alanının tıka basa dolduğu Ecevit'in, Süleyman Demirel'in mitingleri hâlâ belleğimde çakılıdır. Keza 1 Mayıs 77 mitingi başlamak üzereyken Taksim meydanına bir göz atabildim. (Sonra da zorunlu olarak gazeteye döndüm). O da tanık olduğum en büyük mitinglerden biriydi. Ancak "O gün Taksim meydanında 1,5 milyon kişi vardı" diye üfürenler, uçanlar oldu. Hasan Pulur ağabeyimin biraz gülüp çokça homurdandığını hatırlıyorum::

- Ulan bunlar ya sayı saymayı bilmiyorlar, ya bile bile yalan söylüyorlar. Böyle yapınca mitinge gölge düşürdüklerinin de farkında değiller. En iyisi bunları alıp bir GS-FB maçına götürmeli. Orada kapalı tribünü, yeni ve eski açıkları göstermeli ve kaç kişi var diye sormalı.

Hasan ağabeyim haklıydı. O zamanki adıyla İnönü stadyumu tıklım tıklım dolduğunda 20 bin kişi alırdı…

* * *

Üstelik "Mitinge kaç kişi katıldı" tartışması anlamsızdır. Mitinge katılanlara bakarak herhangi bir siyasal çıkarım yapılamaz.

Yeri geldi, yılların siyaset ustası Süleyman Demirel'den eski ama eskimeyen bir anı.

Adapazarı'ndaki bir mitingden otobüsle Ankara'ya dönerken, otobüsteki gazetecilere, kendine özgü hafif peltek konuşmasıyla ve gülerek bizlere sordu:

- Mitingi nasıl buldunuz?

Bize attığı topu aynen iade ettik:

- Efendim bizim görüşümüz önemli değil, siz katılımı nasıl buldunuz?

Yine keyifle güldü:

- Bakın kardeşim mitingler siyasetçinin zehiridir. Az kişi gelir üzülür, çok kalabalık olur şişinir. Oysa mitinge taraftarı gelir, meraklısı gelir, bakalım ne diyecek hesabıyla muhalifi gelir. Parti teşkilatı iyi çalışırsa köylerden de gelen olur. Hani partili olduğu için gelir, hani çeyrek ekmek arası köfte verirler, hem karnım doyar, hem şehre bedava gitmiş olurum der yine gelir. Sonra gün gelir, sandık açılır, bir bakarsın ki…

Cümlenin devamını getirmedi ama biz anladık.

Demirel haklıydı. Çok haklıydı.

Kanıt mı?

Buyrun: 1950 genel seçimleri öncesinde İstanbul'un kendi kısa adı uzun valisi Fahrettin Kerim Gökay, İstabul'da düzenlenen CHP mitinginde "tek parti döneminin valisi" olma alışkanlığı ile CHP'nin başkanı,"Milli Şef" İsmet İnönü'ye alanda toplanan dev (sahiden dev) kalabalığı topluluğu göstererek "İşte Paşam İstanbul" dedi.

1950 seçimlerinde Demokrat Parti oyları sildi süpürdü. Demokrat Parti İstanbul'da 27 milletvekili çıkardı. CHP ise sıfır (evet sıfır) milletvekili çıkardı.

Laf uzadı.

Haydi Tayyip Erdoğan'ı mutlu edelim. Nasıl olsa dalga geçtiğimizi anlamaz, anlasa bile önemsemez:

- Yav, Reis sen haklısın. CHP'nin Mersin mitingine 21.500 kişi katıldı. Bunlardan 18.000 kişi turnikeden geçti resmi kayda alındı. Geri kalanı mitinge uzaktan baktı. Senin Siirt mitingin ise oh-hoooooo…

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim