01 Kasım 2012

Barikatı Ben Kaldırdım

Ülkenin önemli, yakıcı, Hükümetin hemen üstüne eğilmesi, çözmesi gereken sorunları üstüste...

 

Ülkenin önemli, yakıcı,  Hükümetin hemen üstüne eğilmesi, çözmesi gereken sorunları üstüste tepemize çöküyor ve Ankara’da bunlara çözüm bulması gereken zatlar “Barikatı kim kaldırdı” sorusunu tartışıyorlar. Tartışmak ne söz “Valla billa ben kaldırmadım” yarışına girdiler.

Oysa Kürt tutuklular bugün açlık grevinin 50. gününe girdiler. Soluklardan o ölümcül anason kokusunun duyulmaya başlaması gün ve belki saatlar kaldı. Oysa Başbakan “Hepsi yalan, yiyorlar içiyorlar. Pabuç bırakmayız” diyerek “dayılanma”yı yeğliyor. Yarın cezaevlerinden tabutlar çıkmaya başlarsa Kürt illerinde ve Kürtlerin yaşadığı “Türk” illerinde olacakların, çıkacak yangınların ateşinde bütün bir ülkenin tutuşacağı besbelli.

Ama Ankara’nın umurunda değil.

Nitekim Bursa’da açlık grevlerine destek vermek ve AKP’nin umursamazlığını protesto etmek isteyen Kürt yurttaşlarla, “milli hisleri kabarmış” Türk yurttaşlar arasındaki gerginlik iki gündür sürüyor ve her an bir çatışma çıkabilecek ciddiyette ve önemde sürüyor.  Bu satırlar yazıldığı sırada Bursa’daki yetkililerin açıklamalarının tersine yatışmış filan da değil. Bir kıvılcım kanlı bir çatışmaya yol açabilir.

Ama Ankara’nın umurunda değil.

Bir başka kıvılcım Mardin’de çaktı. Yeşilay Derneği Mardin Şubesi Başkanı Lütfü Günlüoğlu diye biri kalktı Mardin Artuklu Üniversitesi’ne okumak için  kent dışından gelen öğrencilerin, kente ahlaksızlığı getirdiğini ve manevi çöküntüyü hızlandırdığını söyledi.

Yeşilayı “Namus zaptiyesi örgütü” sanan ya da sayan bu zat "Artık kız- erkek gençlerimiz özgürlük ve medeniyet adına el ele, kol kola, sarmaş dolaş, uluorta gezmeye, gün ortasında herkesin önünde hayasızca sevişmeye başladılar. Büyükşehirler Ankara, İstanbul ve İzmir’deki gençler arasındaki hayasızlık manzaraları Mardin’de de sık sık görülmeye başlandı.El ele gezmelerinde sakınca yok ama sonrası çok tehlikeli. İş ayakta başlıyor, yatarak sevişmeye gidiyor" buyurdu.

Bencileyin yetkisiz biri adamcağızı sarakaya alabilir; “Zaten sevişme yatakta olur emmioğlu, bilmiyor muydun” filan diye dalgasını geçebilir. Ama bu ülkeyi yönetmekle yükümlü zatlar bu kıvılcımı yangınlar başlatmadan söndürmek zorundalar. Yoksa o yangında kendileri de kebap olurlar.

Ama umurlarında değil…

Varsa yoksa “Barikatı kim kaldırdı” sorusu ve yana yakıla “Valla billa ben kaldırmadım” yarışı…

Bu yarışa giriyorlar çünkü “Biz iktidar olduk. Bundan böyle biz yasak dedik mi o yasak olacak. Yasaymış, Anayasaymış umurumuzda bile değil. O barikatı kaldırmayız. Barikatı aşmak isteyenin gözüne ‘devlet’ gazı, sırtına ‘devlet’ copu indiririz mantığı bütün algı ve salgılarına egemen olmuş durumda.

Oysa yetkili bir siyasetçi “O barikatı ben kaldırttım” diye kostaklanabilir ve biz de “İşte Anayasal haklara ve demokrasiye saygılı bir siyasetçi ya da bürokrat” diye alkış tutardık.

Madem barikatı kimin kaldırtmadığı yarışı sürüyor, adamları rahatlatayım:

- Beyler, o barikatı ben kaldırdım.

Tamam mı, rahatladınız mı?

Tayyip Erdoğan’ın gazabından kurtuldunuz mu?

İyi. Haydi keyfinize bakın.

“O gazap şimdi senin üstüne gelecek” diye de dert etmeyin.

Benim umurumda bile değil…

 

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim

"
"