07 Temmuz 2021

Bahçeli'den aldık haber(ler)i

Bahçeli'den cevap bekleyen sorulara doyurucu cevaplar aldık. Özeti: Cumhurbaşkanlığı kabinesinin en kilit bakanlıklarından biri, bence birincisi İçişleri Bakanlığı koltuğunda Süleyman Soylu, gücü desteği daha da artmış olarak oturmaya devam edecek

Vay be!..

Ne BioNTech'miş ama?

Yakın çevremde benimle birlikte aşı olanları hafif ateş, bir gecelik rahatsızlık verip başından savdı. Bütün öfkesini bana saklamış. Bir vurdu ama pir vurdu. İkinci gün akşama doğru ateşim düşmeye başladı diye sevinemedim, halsizlik ve sürekli uyku hali ile düne kadar süründüm.

Ama artık hepsi geçti. O kadar çok antikor biriktirmiş olmalıyım ki değil Covid 19, Covid 199 gelse, mutasyonuyla versiyonuyla üstüme çullansa evelallah anında püskürtürüm. Sanırım virüslere karşı bütün bedenim antikor denen tek hücreli savaşçıların koruyucu zırhıyla kuşatılmış halde…

Böylece sağlık raporumu sunmuş ve günlerdir dalga dalga yağan "Geçmiş olsun" dileklerine topluca teşekkür etmiş olayım…

Artık yine aşırı yüklü gündeme dönme zamanı…

Buyrun…

* * *

Pazartesi günü "Cumhurbaşkanlığı kabinesi" (ne demekse bu?) toplandı. Pek çok meslektaş toplantı sonrası AKP Reisinden önemli açıklamalar bekliyordu.

Beklemekte haklıydılar. Ortalık toz dumandı. Sesi ve görüntüsü kesilmiş ama tweet gücü aşırı artmış Sedat Peker üst üste atışların hemen tümünün hedef tahtasına bu ülkenin "İçişleri Bakanı"nı oturtmuştu.

Bir tanesi bile bakanın değil iktidarın istifasına yol açması gereken ürkütücü iddialardı. Çok kirli para ilişkileri, kanlı hesaplaşmalar üstüne hazmedilemez iddialar uçuşuyordu.

Ama Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yine susmayı yeğledi. Onun yerine bol bol AKP iktidarının ekonomideki göz kamaştıran başarıları, bedava aşılama sağlamanın öğüncü, dış ilişkilerde itibarlara itibarlar ekleyen gelişmeler üstüne uzun uzun konuştu.

Ülkeyi çalkalayan ve odağında İçişleri Bakanı'nın oturduğu söylentiler, yalanlanmayan iddialar dışında her konuda konuştu da konuştu.

Yani sustu.

Suskunluğa sığındı.

Derken dün Türk ırkçı-milliyetçiliğinin öz örgütü MHP'nin başbuğu Devlet Bahçeli haftalık grup toplantısında kürsüye çıktı.

O konuştu, biz (gazeteciler olarak "biz" değil, "yurttaş" olarak biz) cevap bekleyen sorulara doyurucu cevaplar aldık.

Özeti: Cumhurbaşkanlığı kabinesinin en kilit bakanlıklarından biri, bence birincisi İçişleri Bakanlığı koltuğunda Süleyman Soylu, gücü desteği daha da artmış olarak oturmaya devam edecek.

Yanılıyor olabilir miyim?

Yanılmış olmayı dilerim ama yanıldığımı sanmıyorum.

Bahçeli, Soylu'ya sahip çıkarken ortaya Süleyman Soylu'nun şahsında "iktidarın beka sorunu"nu koydu.

Bahçeli'nin konuşmasından yaptığım şu alıntı ek bir yoruma gerek bırakmıyor:

"…Kim demiş Sayın Soylu yalnız diye? Kim demiş Sayın Soylu kimsesiz diye? Türkiye Cumhuriyeti'nin İçişleri Bakanı görevini vatan ve millet sevgisiyle yerine getiren, gece demeden gündüz demeden bölücü terörle mücadele eden mert ve milletperver bir devlet adamıdır. Hakkında ne söylenirse söylensin, bizim bölücülerle iş tutan, terör örgütlerine hayranlık besleyen odakların hayasız tezviratlarına aldırış etmemiz mümkün değildir…"

Yeter değil mi?

* * *

Bahçeli olup bitenleri herhalde sizden benden daha iyi biliyor, daha içeriden bilgi sahibi.

Peki buna rağmen neden böyle bir çizgi izliyor?

Bunu salt siyasal – ideolojik çizgisine tutkuyla bağlı olduğu için böyle davranıyor yollu bir cevap yanlış değil ama eksiktir.

Bahçeli, olası bir seçimde partisinin baraj altında kalacağını sizden benden daha iyi biliyor. Baraj üstünde yapılan ince aritmetik düzeltmelerin, sandık kaydırmaların derde deva olamayacağı kadar güçlü bir düşüş, oy desteği kaybı yaşadığının o da farkında.

Bahçeli partisinin değilse bile kendisinin siyasal varlığını sürdürebilmesinin tek yolunun AKP'nin gönüllü destekçisi olmaktan, AKP Reisi'nin koltuk altına sığınmaktan geçtiğini düşünmemiş olamaz.

Yoksa mutlak destek kararıyla kendini bağlayacak bir cümleyi niye kursun:

"… Geçin bunları geçin, terörle mücadeleyi dağda taşta, sınır içinde sınır ötesinde cesaretle yürüten bir hükümeti, bir bakanı, topyekûn tüm güvenlik güçlerimizi ama, ancak, fakat demeden önşartsız destekledik, bundan sonra da destekleyeceğiz…"

Eh, AKP Reisi de iktidarını sürdürebilmesinin ancak ve ancak MHP desteği ile mümkün olduğunu görecek, bilecek kadar deneyimli bir siyasetçi. Hiçbir konuda Bahçeli'yi kırmayacak, onun bir dediğini iki etmeyecek kadar "MHP bağımlısı".

Onlar artık suç liflerinden örülmüş bir siyasal nikâhın tarafları.

* * *

Gelelim bugünkü yazının başlığına.

Sorularımıza Bahçeli'den aldığımız cevaplar ne?

Soru: AKP içinde bile sorun haline gelmiş Süleyman Soylu görevden alınacak mı?

Cevap: Hayır. Şimdilik başka bir bakanlığa kaydırılması bile söz konusu değil.

Soru: Gergerli hakkındaki AYM kararı ne olacak?

Cevap: Bahçeli'nin kızacağını bile bile uygulanacak ve Gergerlioğlu tahliye edilecek. AYM'yi bu ölçüde yok saymak şimdilik mümkün değil. Ama yeniden milletvekilliğine dönmesi ve dokunulmazlık kazanması biraz gecikebilir. Hatta hazır dokunulmazlığı yokken yeni bir suç bulunup (Bu zor bir işlem değil. Osman Kavala'yı ya da Selahattin Demirtaş'ı hatırlayın yeter) yeniden tutuklama kararı verilebilir.

Soru: AYM ne olacak?

Cevap: Onun ipi çekildi. İpi çeken MHP Başbuğu oldu. Tayyip Erdoğan'a da çaktırmadan sevinmek kaldı. Zamanını kestiremeyiz ama Türkiye, Anayasa mahkemesiz bir hukuk(suzluk) düzenine hazırlanmalı.

Soru. HDP ne olacak?

Cevap: Kapatılacak. Kapatılmazsa ya da kapatılamazsa, yüzlerce Kürt siyasetçiye onları her yönden kuşatacak bir siyaset yasağı getirilecek.

* * *

Son soru: AKP iktidarı ve tek adam rejimi ne olacak?

Cevap: Çok sürmez. "Change.org" üstünden "Bu iktidar gitmelidir" kampanyası açılacak. Riske girip, cesaret gösterip güçlü bir siyasal eylem olarak oraya imzalar atılacak. Ayrıca Twitter'de TT olunacak.

Zaten CHP savcılığa suç duyurusunda bulunacak. Ayrıca "AKP iktidardan gitmelidir" talebiyle Danıştay'a başvuracak...

Yani korkacak bir şey yok. Aslan muhalefete güvenelim, sırtüstü yatıp ıslık çalalım…

Yazarın Diğer Yazıları

Bitirilmeyen bir Tırmık ve bir kişisel not

Hiç günü kurtarmak için yazmadım. Bundan sonra da yazmam

Reis boşa koysa dolmaz, doluya koysa almaz

Reis'in derdi büyük. Eğer "Seçim zamanında yapılacak" sözünü ve iddiasını yalayıp yutmayacaksa Anayasa'yı değiştirmek zorunda. Anayasayı değiştirmeye ise Meclis'teki AKP ve MHP milletvekillerinin sayısı yetmiyor. O zaman geriye tek seçenek kalıyor. Erken seçim

Bir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden

MHP Başbuğu partisinin Kızılcahamam kampının kapanışında konuştu. Valla kampa katılan MHP yiğitleri ne düşündüler bilemem. Zaten düşündükleri olumsuzsa dile getirmek MHP çatısı altında pek mümkün değildir. Parti disiplini değil, Başbuğ disiplini olsa gerek. Ama ben elbette her türüyle milliyetçiliğe, dolayısıyla MHP’ye de, onun Başbuğ’una da çok ama pek çok uzağım, öyleyse Başbuğ’un sözleri üstüne düşündüklerimi dile getirebilirim