9 Haziran 2021’de yürürlüğe giren 7326 sayılı Yapılandırma Kanunu ile vergi, SGK, öğrenim kredisi, trafik ve idari para cezası borcu olan milyonlarca vatandaş için büyük kolaylıklar getirildi. Yapılandırma kapsamı çok geniş olduğundan pek çok toplum kesimini ilgilendiren önemli bir düzenleme olarak karşımıza çıkan 7326 sayılı Kanunu farklı boyutları değerlendirmek gerekiyor.
Daha önce de pek çok örneğini gördüğümüz yapılandırma kanunlarına prensip olarak karşı biri olarak bu son yapılandırmayı ayrı değerlendirmek gerektiğini düşünüyorum.
Evet, yapılandırmalar arttıkça ve sıklaştıkça hem borçları zamanında ödeme sorumluluğu azalacak, hem de borcunu vaktinde ödeyen vatandaşlara haksızlık olacak. Bu nedenle bu tip düzenlemelere ilkesel olarak karşıyım. Ancak kabul etmek gerekir ki bugün durum çok farklı. Tüm dünyanın olumsuz etkilendiği, olağanüstü bir pandemi dönemi yaşadık ve yaşıyoruz. Haliyle pandemi ortamında vatandaşların ödeme gücünün azaldığını ve hatta ortadan kalktığını gördük. Böyle bir durumda Devlete düşen de bazı alacaklarından vazgeçmek, bu mümkün değilse de bu alacakların faizlerini silip ödenmesini zamana yayarak vatandaşların yükünü hafifletmektir.
Bu çerçevede, yapılandırma müessesesi hiçbir zaman bu dönemki gibi gerekli ve isabetli olmamıştır kanımca. Bir yapılandırma olacaksa işte bu zamanlarda olacak. Sanırım geçtiğimiz yıllarda gerekli/gereksiz ikide bir yapılandırma kanunları çıkarıldığı için yapılandırmalara karşı haklı bir tepki oluşuyor. Gerek adalet, gerekse de Devletin mali dengesi açısından yapılandırmalar çok istisnai olmalıdır ki sıkıntı yaratmasın.
Özetle bu yapılandırmayı doğru, zamanında ve gerekli bulduğumu söylemeliyim.
Vergide yapılandırma bahane, tahsilat şahane
Maliyeye, SGK’ya, belediyelere borcu olanlar için, trafik cezası ve öğrenim kredisi borcunu ödeyememişler için güzel bir fırsat olan bu yapılandırma Kanunu ile 300 milyar TL’yi aşan bir kamu alçağının yapılandırması öngörüldü.
30 Eylül 2021 tarihine kadar başvurulması halinde vergi, SGK, öğrenim kredisi, trafik ve idari para cezası borcu olan milyonlarca vatandaşa ister avantajlı peşin ödeme ister 36 aya kadar vadeli ödeme imkânı getirilmiş 7326 sayılı Yapılandırma Kanunu ile. (Kanunda Ağustos sonu olan son başvuru tarihi, Cumhurbaşkanı kararı ile Eylül sonuna uzatıldı.)
Üstelik kesinleşen borçların ödenmesi dışında matrah artırımı, işletme kayıtlarının düzeltilmesi gibi piyasaların dört gözle beklediği farklı olanaklar da sağlandı işletmelere. Tabii asıl olan borçların yapılandırılması ve tahsil edilmesi. Nitekim Ağustos sonu itibarıyla Devletin kasasına 6,2 milyar TL girmiş bile bu yapılandırma ile.
Borcunuz görünüyorsa araştırmadan ödemeyin
Bugün bu kapsamda belediyelerin emlak vergileri ve idari para cezaları ile su faturalarının tahsilatına yönelik işleyişe dikkatinizi çekmek istiyorum.
Vergi dairelerinden, sosyal güvenlik kurumundan ve belediyelerden bu kapsamda geciken bir borcunuzun olup olmadığını hemen öğrenin. Böyle bir borcunuzun olup olmadığını teknolojik imkânlardan yararlanıp, oturduğunuz yerden internet üzerinden de kolayca öğrenebilirsiniz.
Baktınız bir borcunuz görünüyor, araştırmadan hemen bunu ödememenizi tavsiye ediyorum.
Paraya ihtiyacı olan, kaynak sıkıntısı yaşayan belediyeler iflas eden tüccar gibi eski defterleri karıştırıp duruyor. Mükelleflere bir yazı gönderiyor, şu kadar emlak vergisi borcunuz ve en az 4 katı kadar da gecikme faizi olmak üzere toplam bilmem ne kadar borcunuz var diye. 30 Eylül’e kadar bu borcunuzu yapılandırın deniyor.
Belediyeden böyle bir ihbarnameyi alan vatandaş da korkudan koşup yapılandırma kuyruğuna giriyor. Böyle bir borcum var mı, yok mu diye bir araştırma ihtiyacı bile duymuyor.
Ödenen borcun bir daha ödenmesi istenebiliyor
Geçen gün bir arkadaşıma bir belediyeden emlak vergisi borcunuz var, yapılandırmayı kaçırmayın diye bir ihbarname gelmiş. Bir gayrimenkulün emlak vergisi borcundan dolayı 4.953 TL, gecikme zammı da 11.625 TL olmak üzere toplam 16.578 borcu gözüküyor. Arkadaşım kara kara düşünüyor, ben devlete ve belediyelere borcumu günü gününe ödeyen biriyim, acaba bu neyin nesi?
Panik halinde ilgili belediyenin yolunu tutuyor. Uzun uğraşlardan sonra görünen borcun 1999 yılında var olan ama aynı yıl satılmış bulunan bir arsaya ait olduğunu öğreniyor. Oysa aynı yıl o arsa ile ilgili emlak beyanında bulunmuş ve ödemesini de peşin yapmış. Kan ter içinde evine koşup 23 yıl önceki makbuzu bulup getirip Belediyeye vermiş. Belediye bu kez de demiş ki, “Sana tavsiyemiz sen bunu yapılandır, ne olur ne olmaz bu hakkı kaçırma.”
Araştırın, borç sizinse yapılandırma fırsatını değerlendirin
Güler misin, ağlar mısın? İhbarname gelen borcun ödenmiş olduğuna dair makbuzunu ibraz ediyorsun ama sen makbuzu boş ver borcu yapılandır ve bir daha öde deniyor. Diyelim ki, arkadaşım makbuzu bulamadı. Aradan geçmiş 23 yıl. Bugüne kadar peşine düşmediğin bir alacağını makbuza rağmen öde diyorsun. Peki diyelim böyle bir borç var. Zaman aşımı diye bir kavram var. O ne olacak?
Onun için siz siz olun, her gelen borç ihbarnamesini ödemeden önce iyice araştırın. Bu borcun neye ve ne zamana dair olduğunu araştırın. Size ait ödenmesi gereken borç olduğundan emin olduktan sonra ödeyin. Ancak borç size aitse de o borcu mutlaka yapılandırın ve daha uygun koşullarda ödeyin, derim.
Yüksek su faturaları can yakıyor
Büyükşehirlere ait ilk harfi o ilin baş harfi ile başlayan su idareleri abonelerine su veriyor. Her ay suyun sayacı okunuyor ve okunan endekse göre abonelere fatura yollanıyor. Son günlerde su faturaları o kadar yüksek gelmeye başlandı ki sormayın. Herkes su faturasından yana dertli.
Su faturasından yakınan bir okuyucumun bana yazdığı mektubu aynen size aktarıyorum.
“Aydın bey,
…İlçesinde bahçeli evim var. Son yıllarda artık su faturasından ruh hastası oldum. Gelen su faturasına bakıyorum 950 lira. İnceliyorum kullandığım su bedeli 498 lira gerisi bilmem ne. Ve 376 lira atık su bedeli.
Önce anlamadım su idaresine gittim kardeşim ben su abonesiyim ama atık su kullanmıyorum. Bana her ay faturaya kullandığım su bedelinin yanında bir de o meblağa yakın atık su faturası geliyor. Ben atık su kullanmıyorum dedim. Görevli yüzüme bakıp güldü. Ne gülüyorsun dedim.
Görevli dedi ki amca, atık su demek senin kullandığın suyun büyük bölümü bizim atık su kanallarımıza gidiyor veya arıtmaya. Biz bu tesisler için dünyanın yatırımını yapıyoruz. Onun için sizin atık suyunuzun miktarına göre de sizden atık su bedelini de su faturası içinde tahsil ediyoruz.
Oysa benim bahçem 550 metrekare hepsi yeşillik, çim ve ağaç. Oturduğum ev ise 120 metrekare. Karı koca iki kişi oturuyoruz. Kullandığımız suyun yüzde 80’nini bahçedeki çim ve ağaçları suluyoruz, geri kalan yüzde 20 si ancak evde kullanılıyor.
Benim kullandığım suyun yüzde sekseninin atık suyu yok, sadece evde kullandığım yüzde 20 suyun atık bedeli varsa olur. Benden haksız yere atık su bedeli alınıyor. Bu büyük haksızlık. Ben bu meblağda atık su belediyenin kanallarına akıtmıyorum ki, onlara atık su bedeli ödeyeyim.
Bu mağduriyetimize de değinsen, büyük bir hayır işlersin Aydın Bey.”
Evet okurum çok ama çok haklı. Su faturalarında, atık su bedelinin hesaplanmasında sorun var. Bana kalırsa okurumun bahsettiği konuda bir çalışma yapılmalı. Su faturasında hangi adlar altında ne gibi tahsilatlar yapılıyor açıklanmalı ve atık su bedelinin hesaplanması değiştirilmeli. Böylelikle hem vatandaşlar ne ödediğini bilecek, hem de gerçek manada atık su bedeli faturalara yansıtılabilecektir.
Prof.Dr. Aydın Ayaydın
Rekabet Kurumu Kurucu Başkanı