29 Ağustos 2021

İnşaat sektörü hiç olmadığı kadar sıkıntılı

Sektörün durumu birkaç yıldır ekonomide yaşanan dalgalanmaların ötesinde. Çünkü bu dalgalanmaları yaşayan pek çok sektör varken inşaatın bu kadar kötü duruma gelmesinin özel nedenleri olmalı diye düşünüyorum

Yaklaşık 20 yıllık Ak Parti İktidarında ekonominin lokomotifi olması istenen ve büyük ölçüde olan inşaat sektörü son 3 yıldır ciddi sıkıntıları olan ve bu sıkıntıları her geçen gün büyüyen bir konuma gelmiştir.

Milli gelir içindeki doğrudan payı yüzde 5-6 arasında hesaplanan ancak 200'ü aşkın alt sektör üzerindeki doğrudan ve dolaylı etkileri nedeniyle ekonomi içindeki payı yüzde 30'lara ulaşan inşaat sektörü, istihdam açısından da büyük önem arz etmektedir. Sahip olduğu yüksek istihdam potansiyeli ile işsizlikle mücadelede öne çıkan inşaat sektörünün istihdam içindeki payı her ne kadar son yıllarda gerilese de yaklaşık 2 milyon kişinin, istihdamın yüzde 7'sinin (ki kayıtdışının yaygın olduğu bir sektör olduğunu düşündüğümüzde bu payın daha büyük olduğu görülecektir.) ekmek kapısı olduğu gerçeği göz ardı edilemeyecektir.

Türkiye ekonomisi açısından bu kadar önemli olan inşaat sektörü büyük sıkıntı içinde bugünlerde. Hem de hiç olmadığı kadar. Sektörde iflasın eşiğinde pek çok firmadan söz ediliyor.

Peki nedir inşaat sektörünü bu kadar zora sokan?

Son birkaç yıldır ekonomide yaşanan dalgalanmalar mı? Evet ama sanırım sektörün sorunları bunun ötesinde. Çünkü bu dalgalanmaları yaşayan pek çok sektör varken inşaatın bu kadar kötü duruma gelmesinin özel nedenleri olmalı diye düşünüyorum.

Maliyet artışı yüksek

İnşaat sektörünün bugün en büyük sorunu maliyetlerde ortaya çıkan ancak fahiş noktalara ulaşan artışlarıdır. Yani sektörün sorunu, pek çok sektörün de yaşamakta olduğu girdi maliyetlerindeki artış değil, başta demir ve çimento olmak üzere girdi maliyetlerindeki büyük artıştır. Ki bunlardan çimento fiyatlarında yaşanan fahiş artışı, günlerdir detaylıca ve tüm maliyet kalemlerini dikkate alarak yazdım. İşte çimentodaki yıllık fiyat artışı yüzde 120-150'ler, demir çelikte yüzde 110'lar düzeyinde. Kerestenin ton fiyatı 2020'de 516 dolar iken 2021'de 1000 doları geçtiği oldu, her ne kadar bugün 800 dolarlarda iken.

Enflasyonla mücadele politikası zarar görüyor

Doğrudan inşaat sektörünü vuran bu maliyet artışları dolaylı olarak vatandaşın yaşamını, ekonomik ve mali dengeleri de olumsuz etkiliyor. Şöyle ki:

  • Artan inşaat maliyetleri konut fiyatlarını artırıyor ve vatandaşların ev alma hayalleri belirsiz bir geleceğe kalıyor.
  • Vatandaş gayrimenkul alamayınca inşaat firmaları batıyor ve insanlar işsiz kalıyor.
  • Uçuşa geçen inşaat maliyetleri nedeniyle artan konut fiyatları enflasyonu tetikliyor, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın enflasyonla mücadele politikasına zarar veriyor.
  • Artan inşaat maliyetleri nedeniyle kamuya iş yapan müteahhitler ya işi tamamlayamıyor ya da iş artışı talep etmek zorunda kalıyor. Bu da devletin kasasından daha fazla para çıkması, bütçe açığının artması demek.

İşte günlerdir inşaat sektöründe yaşananları, anlatmaya çalışmamın, irdelememin sebebi de bu, pek çok alana yayılan olumsuz etkileri bu inşaat maliyetlerindeki fahiş artışların.

İnşaat maliyetlerindeki artış sektöre ilişkin rakamlara da yansıyor. Örneğin Temmuz 2021 sonu itibarıyla;

  • İlk El Konut Satışı yıllık yüzde 52 düşüş, bir önceki aya göre ise yüzde 19 düşüş gösterdi. İkinci El Konut Satışı ise yıllık yüzde 22, bir önceki aya göre ise yüzde 21 düşüş gösterdi.
  • Toplam konut satışı yüzde 23 azaldı.
  • İpotekli Konut Satışı oranı yüzde 19 oldu. Önceki yıl aynı dönemde ise yüzde 46'ydı.
  • Konut stokunun 1,5 milyon konuta ulaştığı tahmin ediliyor. (Konut stokunun artmasının bir nedeni de konut talebine ve ihtiyaçlarına göre değil, müteahhitlerin kafalarına göre konut üretimine yönelmesi diye düşünüyorum.)

Maalesef demir çelik, kereste ve başıboş bırakılan çimento sektörünün başını çektiği inşaat maliyetleri arttıkça konut fiyatları artıyor ve konut satışları azalıyor haliyle. Konut fiyatları enflasyonu, enflasyon faizleri yükseltiyor, yükselen faizler de kredili konut satışını vuruyor. İşte böyle bir sarmal oluşuyor inşaat sektöründe.

Böyle kritik bir sektörün içinde düştüğü cenderenin sorumlusu maalesef tüm olup bitenlerden nasılsa haberi olmayan(!), bizler günlerdir haber verdiğimiz halde hala izleyen Rekabet Kurumudur. Onların da haklı gerekçeleri var! Zira boş işlerle uğraşmaktan asli görevleri olan rekabet ihlallerine bakacak vakit bulamıyorlar belki!

Anlaşılıyor ki, Rekabet Kurumunu ilgilendirmiyor; inşaat maliyetlerindeki keyfi artışlar, çimentodaki rekabet ihlalleri. Vatandaşlar ev alamıyor, inşaat şirketleri iflas ediyor, enflasyon ve faizler yükseliyor, devlet bütçesinden daha fazla para çıkıyor, ne gam!

Rekabet Kurumu'nun gündemi farklı

Rekabet Kurumu'nun gündeminde bu rakamlar, inşaat sektörünün inşaatları durdurma eylemi düşüncesinde olması yok, bu tablonun enflasyona etkisi falan yok. Kurumun gündemi Ankara'da çalışan, İstanbul'a gitmeyen birini İstanbul temsilcisi yapmak, güvenlik görevlisini İstanbul'a sürmek! Son dönemdeki yazılarımla ülke ekonomisinin gündemini de Rekabet Kurumu Başkanının gündemini de sizlerle paylaşmış oldum. Umarım bu konularda atılacak olumlu adımları da paylaşma fırsatı verirler bize.

Çimentocuların temsilcisi çırpındıkça batıyor

Çimento Endüstrisi İşverenleri Sendikası Genel Sekreteri Dr. Serdar Şardan'ın Youtube'da, iddialar karşısındaki sorulara verdiği cevapları dinleyince nasıl kaçamak cevaplar verdiğini, daha doğrusu hiçbir soruya cevap veremediğini üzülerek seyrettim.

Keşke benim yaptığım hesaplamalar gibi, o da diyebilseydi ki bizim maliyetimiz bu. Satış fiyatımız bu. Bu konudaki soruları bile kaçamak cevaplarla geçiştirdi. Söylediği tek şey "Ortada dolaşan satış fiyatı rakamları afaki."

İyi de neden satış fiyatınızın ne olduğunu gizliyorsun, cevapsız bırakıyorsun.

Hele bir açıklaması vardı, sadece güldürdü. Serdar Şardan diyor ki "Biz hangi fabrika hangi fiyattan satıyor bu bilgileri Rekabet Kanununa aykırı olur diye bulundurmuyoruz. Bu konuda haberler çıkınca çatı kuruluşları olarak hepsini arayıp sorduk, fiyatlarınız nedir diye."

Kimi kandırıyorsunuz. Sizde her fabrikanın bırakınız satış fiyatlarını, maliyetlerini, onların neredeyse bilgisayarlı tomografileri bile elinizde. Sektörün üretim, maliyet, satış, ihracat rakamlarının tamamına hem sahipsiniz, hem de onları yönlendiriyorsunuz.

Zaten verdiğiniz kaçamak cevaplarla bunları teyit ettiniz.

Sayın Şardan, ümit ederim ki şu soruma da cevap verirsiniz.

Çimento sektörünün yıllık üretim kapasitesi 120 milyon tondur.

Ama sektör, arz fazlası olmasın da, dilediği fiyatı dayatabilsin diye sadece 80 milyon ton üretiyorsunuz.

Bunun da 35 milyon tonunu ihracat yapıyorsunuz. Önümüzdeki yıl ihracat hedefiniz 45 milyon ton.

Geriye iç piyasa için kalan 45 milyon tonun 35 milyon tonu hazır beton sektörüne satıyorsunuz, geriye kalan 10 milyon ton çimento da, inşaatta duvarda, sıvada ve yapı kimyasallarında kullanılıyor.

ÇEİS Genel Sekreteri Şardan diyorki, 77 fabrika var, her biri maliyetlerine göre satış fiyatını kendi belirliyor. Lojistik maliyetine göre satış fiyatlarında farklar oluşabilir. Bu da normaldir diyor.

Sayın Şardan hem bizim, hem de kamuoyunun aklı ile dalga geçiyor.

Ne tesadüf tüm çimento fabrikalarında maliyet aynı, satış fiyatı aynı. Bu nasıl oluyor Sayın Şardan?

Rekabet Kurumu bilmese (de!) hepimiz biliyor ki, Türkiye'deki çimento fabrikalarının her birinin ne kadar mal üreteceğini, ne kadarı ihracata gideceğini, ne kadarının iç piyasada satılacağını ve satış fiyatının ne kadar olacağını sektör oyuncuları birlikte belirliyor. Bu belirlemede sizler de varsınız.

Adana Çimento ve Çimsa'nın beyaz çimento üretim, ihracat ve satış fiyatının nasıl belirlendiğine yönelik iddialara ne dersiniz? Henüz oralara inemedik. Ama oralara doğru geliriz inşallah.

Sayın Serdar Şardan, kaçamak cevaplarınla kimseyi kandıramıyorsun, gülünç duruma düşüyorsun ve çırpındıkça batıyorsun. Sana da yazık oluyor. Anlaşılan günah keçisi olarak sen seçildin. Seni oraya oturtanlar kasalarını doldurmaya çalışırken, komik duruma düşürme kendini. 

Yazarın Diğer Yazıları

Enerji fiyatlarının dünyada önlenemeyen yükselişi

Enerji alanında yine bir olağanüstü dönem yaşıyoruz. Ekonomilerin açılmasıyla ve dünya ekonomisinin toparlanmaya başlaması ile birlikte bu kez de enerji talebi çok ciddi seviyede arttı ama enerji arzının bu talebin çok gerisinde kaldığı/kalacağı düşünüldüğü için bu kez enerji fiyatları tarihi zirvelere yelken açtı.

Hintli ev hanımı Manya Chopra neden İngiltere’de Trendyol E-Commerce Ltd kurdu | Trendyol'un 'cevap ve düzeltme' metni

Bu şirket AliBaba'nın talimatı ile mi kuruldu. Dikkat çekmemek için Alibaba yerine Hintli bir ev hanımın ismi mi kullanıldı? İngiltere’de ilerde bir Trendyol ismi ile ticari manada bir operasyonu mu olacak. Sonradan gerçek sahipleri ortaya çıkacak.

ABD ve Avrupa’ya giremeyen Çinli Alibaba, Trendyol üzerinden bu ülkelere hızlı adımlarla koşuyor

Belli ki Çin’li AliBaba Trendyol ile Türkiye pazarına girerken bir B planı vardı. AliBaba’nın B planı, çok arzu etmelerine rağmen bir türlü giremediği başta ABD ve AB piyasasına, Çinli AliBaba olduklarını gizleyerek bir Türk şirketi algısı ile Trendyol üzerinden bu ülkelere girme hedefi olduğu anlaşılıyor.

"
"