17 Nisan 2025

Halikarnas Balıkçısı’ndan Sırrı Süreyya Önder’e “Merhaba”

“Halikarnas Balıkçısı” Cevat Şakir Kabaağaçlı 135 yıl önce bugün doğdu. Bodrum Belediyesi üç yıl önce 17 Nisan’ı “Merhaba Günü” olarak ilan etmişti. “Merhaba Günü” bu yıl daha geniş etkinliklerle kutlanacak

Zekeriya Sertel Hatırladıklarım adını taşıyan kitabında, 1925 baharında eşi Sabiha, ile Gülhane Parkı’nda otururken yanına gelen polisler tarafından emniyete götürüldüğünü anlatır.

Resimli Ay dergisinin sahibi, hangi sebeple gözaltına aldığını anlayamaz. Emniyet’te kısa süre tutulduktan sonra Ankara’ya gönderilmek üzere Haydarpaşa Garı’na getirilir. Garda Cevat Şakir (Kabaağaçlı) ile karşılaşır. O da anlamadığı bir nedenle gözaltına alınmış, Haydarpaşa’ya getirilmiştir.

Gerisini Zekeriya Sertel’den aktaralım:[1]

“Trende Cevat Şakir'le düşündük taşındık, mademki ikimizi birden tutmuşlardı, şu halde bu iş, Cevat Şakir'in Resimli Ay'da çıkan bir yazısıyla ilgiliydi. Resimli Ay'ın son sayısında Cevat Şakir'in "Asker kaçakları nasıl asılır?" başlıklı bir yazısı çıkmıştı. Cevat Şakir, bu yazısında hapishane hatıralarını anlatıyordu. O arada hapishanedeyken gördüğü olaylardan biri de asker kaçaklarının sehpaya gitmeden önce, öteki mahpuslara karşı tutumlarıydı. Asker kaçaklarının giderken pılı pırtılarını fakir mahpuslara

vermeleri, Cevat'a dokunmuştu. Cevat bunu anlatıyordu.”

* * *

Şubat 1925’te  Şeyh Sait İsyanı patlak vermiş, ardından ilan edilen Takrir-i Sükûn Kanunu kapsamında çok sayıda dergi, gazete vs kapatılmış, İstiklal Mahkemeleri yeniden kurulmuştu. Zekeriya Sertel ile Cevat Şakir de yargılanmak üzere Ankara’ya götürülüyordu.

Sertel, devam eden satırlarda ilginç bir  Cevat Şakir portresi çizer:

“Cevat Şakir, Abdülhamit'in ünlü paşalarından Şakir Paşa'nın oğluydu. İngiltere'de Oxford Üniversitesi'nde öğrenimini bitirmişti. İngilizce, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca ve Rumca'yı anadili gibi biliyor ve bu dillerde hem konuşuyor, hem de okuyup yazabiliyordu. Fazla olarak Latince de biliyordu. Ünlü İtalyan şairi Dante'nin Divina Comedi adlı eserini Latince ezbere okur, sonra Fransızca ve Türkçeye çevirirdi. Bütün bu meziyetlerinin dışında - iyi-kötü - resim de yapardı. Çok zeki, çok bilgili, çok kabiliyetli bir adamdı. Uzun boylu, sevimli bir insandı. Fakat başından büyük bir kaza geçmiş, hapse düşmüş, gerek ailesi, gerek toplum onu kenara atmıştı. Hapishanede sekiz yıl yattıktan sonra verem olduğu için serbest bırakılmıştı. Fakat ailesine dönemiyordu. İnsanların yüzüne çıkmaya da cesaret edemiyordu. Zengin bir ailenin çocuğu olduğu halde, işsiz, parasız, kimsesiz kalmıştı. Bir ara rufai tekkesine girerek ruhunu tedaviye çalışmıştı. Fakat yüksek kültürü olan bir adamın tekkenin dar çerçevesi içinde yaşaması mümkün olmamıştı. Aylardan beri iş arıyor, fakat kimseye başvurup derdini anlatamıyordu.”

Cevat Şakir’in imdadına yetişen Sedat Simavi, onu Zekeriya Sertel ile tanıştırmış, Cevat Şakir de başta Resimli Ay olmak üzere Serteller’in çıkardığı dergilerde çalışmaya başlamıştı. 

Ancak bu birliktelik Ankara İstiklal Mahkemesi’nin verdiği karar gününe kadar sürer. Zekeriya Sertel Sinop’a, Cevat Şakir Bodrum’a sürgün edilir. Cezaların süresi 3 yıldır.

İçerideyken idam edileceklerini düşünen bu iki insan kararı sevinçle karşılar.

Zekeriya Sertel, sürgün haberini eşine sanki beraat almış gibi  neşeyle verince, Sabiha Sertel çok şaşırır. (Sizin de aklınıza adli kontrol ile salınan tutuklular geldi mi? Hani ona sevinir hale geldik ya!)

Yaklaşık 1,5 yıl sonra genel af çıkar. Zekeriya Sertel İstanbul’a döner ama Cevat Şakir Kabaağaçlı Bodrum’da kalır. Zekeriya Sertel onun bu kararını şöyle anlatır:

“Cevat Şakir’ gelince, af çıktıktan sonra da o Bodrum’da kalmayı tercih etti. Orada bir balıkçının kızıyla evlendi. Bodrum' da oturduğu sürece memlekette narenciye bitkilerinin gelişip yayılmasına hizmet etti. Bugün birçok narenciye türlerinin ilk yaratıcısı odur. Sonra kendini romancılığa verdi. Anadolu köylüsünü, Bodrum balıkçılarını ve Ege Denizi'ni anlatan çok değerli eserleri vardır. Yalnız adını değiştirdi ve “Halikarnas Balıkçısı” takma adını aldı. Gazetecilik ve edebiyat aleminde bu adla tanındı. İzmir'de, gençler tarafından çok sevilip sayılan değerli bir yazar olmuştur.”

* * *

Zekeriya Sertel’in yaklaşık yarım asır yazdığı satırlar, bugün de geçerli. Bodrum denince akla gelen ilk isim halen o... Beldeye giren kişiyi onun büyük bir tabelaya işlenen “Merhaba” şiiri karşılıyor.

2022’de “Balıkçı”nın doğum günü olan 17 Nisan “Merhaba Günü” olarak ilan edildi. Merhaba Günü bu yıl çok daha geniş kapsamlı kutlanacak. Geniş bilgi edinmek isteyenler için organizasyonun linkini şuraya bırakalım.

“Merhaba Balıkçı!” İyi ki doğdun. İyi ki seni tanıdık.

* * *

Not: Bu çizimi ve yazıyı  birkaç gün önce hazırlamıştım. Ancak salı gecesi Sırrı Süreyya Önder’den gelen  kötü haber üstüne başlığı değiştirdim.

Dayan Sırrı Abi. Sen nelere dayandın, buna da dayanırsın. Lütfen bir an önce aramıza dön.

Her şeye rağmen yüzünden eksik etmediği tebessümünle bize yeniden “merhaba” demeni özlemle bekliyoruz


[1]     Zekeriya Sertel; Hatırladıklarım, Remzi Kitabevi, İstanbul, 2000, s. 126-137.

Aydan Çelik kimdir?

Aydan Çelik 1966 yılında Gürün'de doğdu.

İstanbul Ünivesitesi'nde İşletme ve İktisat Tarihi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'nde Heykel okudu. 

Çizgi film stüdyolarında, reklam ajanslarında, gazetelerde, dergilerde, yayınevlerinde çalıştı. 

Erken yaşta bağlandığı bisiklet sporu vesilesiyle Eurosport Türkiye'de konuk yorumcu oldu.

Açık Radyo'da Esra Ertan'la birlikte Şeytan Arabası adında bisiklet programı yaptı.

2006'da Tarih Vakfı Yurt Yayınları'ndan Mişli Geçmiş Zaman adını taşıyan karikatür albümü yayımlandı. 

Devam eden yıllarda Bi Tur Versene, İstanbul Bisiklet Rehberi ve Bisiklet Manifestosu adında bisiklet temalı üç kitabı okurla buluştu.

2013'te Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu'nun 50. yaşı için "Pardus" adında bir maskot tasarladı.

Toplumsal Tarih, Cyclist Türkiye, Socrates dergileri yayın kurulu üyesi.

Halen çiziyor, yazıyor, bisiklet üstünde çocukluğunu arıyor.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Fakir Baykurt’tan Sırrı Süreyya Önder’e Allı Turnam

Sırrı Süreyya Önder’in kızı Ceren Önder Kandemir, AKM’deki törende Neşet Ertaş’ın sesinden Allı Turnam’ı dinletince hafızam beni çeyrek asır öncesine götürdü. Fakir Baykurt’un cenaze töreninde kızı Işık Baykurt da bize aynı türküyü dinletmişti

Kanal İstanbul’un leylekleri

Bugünlerde Kanal İstanbul hattındaki inşaatlar vesilesiyle tekrar gündeme gelen Sazlıbosna Barajı, sadece şehrin önemli su kaynaklarından biri değil; aynı zamanda leyleklerin yaşam ve konaklama alanı

"
"