Sonunda ben de modaya uydum. Ve herkes (hemen herkes!) gibi Koronavirüs'e yakalanma olayına bulaştım. Yaşadığım deneyimin ilginç yanları var. Şu günlerde elbette sevgili, yeri doldurulamaz Aydın Engin'in matemini tutmakta olan T24 okurlarını belki biraz gülümsetirim umuduyla anlatıyorum. Aydın'a rahmet, eşi sevgili Oya'ya sabır diledikten sonra...
Her şey o uyarıcı alametlerle başladı. Sürekli öksürme, boğaz ağrısı, kaybolup giden ses, yükselen ateş. Eşim önce eczanenin birinden o sabit ölçme bantını getirdi. O teste göre bende var, eşimde yok gözüküyordu. Ama bununla yetinmedik, deneyimi yaşayan oğlum Gökhan ve gelinim Ezgi'ye danışarak eve çalışan yollayan bir laboratuvarla temasa geçtik. Kapıya gelen gencecik bir adam eve adım atmadan bizi denetledi: Önce kimliklerimizin fotoğrafını çekme, sonra boğazımıza ve de burun deliklerine sokulan birer plastik tij... Ve aynı akşam, telefonumuzdan birer mesajla yollanan sonuç. Beni gayet mutlu eden: Evet, ben Koronavirüs'e tutunmuşum. Ama Leman sapasağlam... Henüz yataklarımızı filan ayırmadığımıza göre mucizevi bir sonuç. Ama bizi yakından tanıyanlar Leman'ın yalnız eşim değil; aynı zamanda aşçım, özel şoförüm, sekreterim, hemşirem ve de süregelen ilham perim olduğunu bilenler, bu sonucun niye beni böylesine mutlu ettiğini anlayabilir!..
Atilla ve Leman Dorsay
Ama şunları da öğrendik: Bu dönemde elbette evde kalmak gerekiyor. Ama eskisi gibi 15-20 gün değil. Sadece beş gün, bilemediniz bir hafta... Demek ki bu hafta film eleştirisi yok, sevgili okurlarım... Ancak Digiturk veya Netflix'te iyi bir film yakalayıp yazabilirsem, o başka...
Beni asıl üzense, CNR kitap fuarıyla durumum oldu. Yılmaz Güney Kitabı'nın yeni basımını çıkartan Pusu yayının sahibi Murat Bulut, beni Adana fuarına çağırmıştı, gidememiştim. Bursa fuarına o malum lapa lapa kar yüzünden gidemedim. Bu kez de CNR'ın bana vereceği onur ödülüne kavuşamıyorum. Çünkü o salı günü düzenlenen özel bir organizasyonla bana verilecekti, bunun tarihini değiştirmeleri olanaksızmış.
Neyse, ben yine de bu fuarın son iki gününe katılabiliyorum, bir haftayı geçirmiş olarak... Demek ki 2-3 Nisan Cumartesi-Pazar günleri orada olacağım; konuşma ve imza için... İşte bir teselli. Okurla buluşmayı öylesine özledim ki...