02 Kasım 2021

Almanya’ya göçün 60. yılında...

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) bu konuda ilginç bir etkinliğe kucak açtı. Alman makamlarıyla da sağlam bir işbirliğine giderek...

İki büyük halkı birleştiren olayı anmak

Almanya’ya göçün hikâyesini hemen her Türk bilir. Ya kendisi, ailesinden biri, bir yakını veya ahbabı gitmiştir; ya gazetelerden, haberlerden veya filmlerden izlemiştir... Aslında çok farklı iki büyük kültürün bu dolaylı birleşmesi de bunca yıl sonra bakıldığında, hiç de fena olmayan bireşimlere yol açmış, güzel ürünler vermiştir. Çok değişik dönemlerin yarattığı farklı atmosferlerden ve siyasetin binbir oyunundan süzülüp geçerek...

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) bu konuda ilginç bir etkinliğe kucak açtı. Alman makamlarıyla da sağlam bir işbirliğine giderek... Ve 1 Kasım- 3 Kasım arası sürecek üç günlük bir programı dün (Pazartesi sabahı) törenle açtı. Erkenden gittiğimiz –ve ne kadar özlediğimizi fark ettiğimiz- o güzelim Cemal Reşit Rey salonunda bir dizi konuşma yapıldı, önemli bir ödül verildi. Ve program başladı.

Açılışta Şebnem Schaefer’in sunuşuyla Alman Büyükelçilik Maslahatgüzarı Henning Georg Simon, İstanbul Başkonsolosu Johannes Regenbrecht ve adını öğrenemediğim bir Alman kadın konuştu. (En çok da o hanım konuştu). Bunların çevrilmemesi veya bizlere kulaklıkla tercüme edilmemesi bence önemli bir eksiklikti.


Fotoğraf: Atilla Dorsay

Sonra da İBB Başkan Danışmanı Cengiz Özkarabekir ve nihayetinde de Ekrem İmamoğlu konuştular. Onun konuşmasıyla kendisinin de aileden gelen bu olaya ne denli yakın, dolayısıyla konuda ne kadar duyarlı olduğunu kavradık.

Sonra aramızdaki en yaşlı insana, bir hayat mucizesi olan büyük uzman ve usta Nermin Abadan Unat’a özel bir plaket verildi. Tam 100 yaşına erdiği halde böylesine sağlıklı olan, Türkçe kadar Almanca da konuşan bu hanımefendi için ne söylesem, ne yazsam azdır. Onu tanımaktan büyük onur duydum. Elini sıkamadıysam da en azından resimlerini çekebildim.

Fotoğraf: Atilla Dorsay

Sonrasında bir kokteyl yapıldı ve bize bu çabanın o enfes ürünü dağıtıldı: Misafir, Göçmen, Yerli/ Almanya’ya Göçün 60’ıncı Yılı adlı, tam 616 sayfalık dev bir kitap... Ayni zamanda İBB Yayınlar Kordinatörü olan Cengiz Özkarabekir’in büyük katkısıyla ortaya çıkan kitapta 23 yazarın konuya bakışları yer alıyor. 7’si Alman, diğerleri Türk yazarları. Aralarında Almanya’dan yazan, orada yaşayan Türkler de var: Gültekin Emre ve Feridun Zaimoğlu gibi. Ve de sayısız resim. Gerçek bir belge-kitap, konunun görkemli bir dökümü. Emeği geçen  herkes sağ olsun..  

Evet, etkinlik bugün de hızla sürüyor. Cemal Reşit Rey’de sabah 11.00’de Göç, Kültür ve Sanat söyleşisi; 14.30’da Göç, Spor, Medya-Ekonomi söyleşisi; 21.00’de Önder Baloğlu konseri. Taksim Sanat Galerisi’nde Türk-Alman Yaşamı konulu Ergun Çağıatay resimleri sergisinin açılışı, Beyoğlu Fitaş sinemasında ise 11.00, 14.00, 17.00 ve 20.00’de üst üste ‘göç filmleri’: Polizei, Almanyalı Yarim, Acı ve Tatlı (belgesel) ve Gurbetçi Şaban.

3 Kasım Çarşamba ise şöyle: CRR salonunda 11.00’de Göç, Uyum, Eğitim, Kadın söyleşisi. 19.00’da kapanış seremonisi: 20.00’deyse Almanya Türküleri. Aynı gün Fitaş sinemasında 11.00, 14.00, 17.00 ve 20.00’de Bir Türke Gönül Verdim, Dönüş, Almanya Acı Vatan ve Sarı Mercedes filmleri. Saat 15.30’da ise yine Fitaş‘da benim ve yönetmen Tunç Okan’ın katıldığı, sinema yazarı Tunca Arslan’ın moderatör olduğu Türk Sineması Almanya: Gurbet Benim İçimde söyleşisi.

Konuyla ilgiliyseniz, sizi iki gün daha bekliyor… Karşılaşmak umuduyla...

Yazarın Diğer Yazıları

Aksiyon sinemasında çekici ve modern bir zirve

'Avcı Kraven'de pek uyum sağlamayan, karmaşık ve biraz zıt motifler olduğunu biliyorum. Ama belki bu filmin gücünü oluşturan asıl öge. Bunca tema içinde böylesine çekici bir filme ulaşmak... Kolay olabilir mi?

Son dönemin en büyük düş kırklığı getiren filmi

Her şeyin sonuç olarak bir özenti gibi durduğu "Hain"de, cesetler birbiri ardına geliyor. Sonu yok sanki... Sonunda bir tek başkan, yani Haldun Dormen sağ kalıyor. Acaba ona olan saygıdan mı dersiniz?

Kadın özgürlüğüne adanmış çok özgün bir komedi

Mukadderat; bir yandan yalnız bizde değil, tüm dünyada da var olan aile kurumunun miras denen olayla boğuşmasını ele alır. Öte yandan bu yaşlanmayı kabul etmeyen bir kadının portresidir

"
"