ATEŞLE İMTİHAN X X X X
(Trial by Fire)
Yönetmen: Edward Zwick Senaryo: Geoffrey Fletcher Görüntü: John Guleserian Müzik: Henry Jackman Oyuncular: Jack O'Connell, Laura Dern, Emily Meade, Jade Pettyjohn, Chris Coy. Jeff Perry, McKinley Belcher
Netflix yapımı, 2018
|
İşte Netflix'te yine o klasik "gerçek bir olaydan alınmıştır" titriyle sunulan ve gerçekten de öyle olan bir film. Öyle olduğu ölçüde de şu okur yargısını doğruluyor: "Bir filmden çok sanki adalet sistemimize tutulmuş acımasız bir ışık..."
Burada kastedilenin Amerikan adaleti olduğunu söylememe gerek yok sanırım. Böylece kendi sistemimizden bu denli yakındığımız şu günlerde, bize bir teselli de olabilir!..
Film 1991 yılında Texas eyaletinde yaşanmış ürkünç bir olayı anlatıyor. Bir evde başlayan bir yangın, alevlerin içinden kendini dışarı atan, yine içeri girip sonra çıkan bir adam: Todd Willingham. Yoksul, heavy-metal müzik tutkunu naif bir genç adam... Ve sonra, onun evde olan üç küçük çocuğunun da yangında öldüğünün anlaşılması.
Böylece Todd kendisini hapishanede bulur. Orada karşılaştığı "Bebekleri yakan oğlan sen misin?" muamelesidir. Yani gardiyanından mahpusuna herkesin nefretini toplaması. Ve kaçınılmaz olarak gelen idam cezası...
Ama Todd yangını kendisinin çıkardığı suçlamasını asla kabullenmeyecektir. Karısı Stacy de ilk başlarda onu savunur, buna katiyen inanmadığını belirtir. Ve böylece yıllar süren bir temyiz olayı başlar.
Ama her başvuru reddedilir. Ve artık ölümü kaçınılmaz gözükür. Tam o sırada uzaklarda, Houston'daki iki çocuklu, boşanmış, yeni eşi de hasta bir kadın, kendisini hayır işlerine adamış Elizabeth Gilbert olaydan haberdar olur. Önce yazışırlar, sonra onu ziyarete gider. Ve bu talihsiz adama belki biraz da tutulur!..
Sonrasında onu kurtarmak için elinden gelen her şeyi yapacak ama sürekli yanlış bir hukuk anlayışına, çökmüş bir adalet sistemine ve kişisel ihanetlere çarpacaktır. Ve davadaki sayısız hataya, yalan tanıklıklara ve gerçek uzman raporlarına ulaşmasına karşın, onu kurtarması mümkün gözükmeyecektir.
İdam cezasının acımasızlığı
David Grann adlı yazarın NewYork Times'taki yazısından uyarlanan film, bu temalara değinen sayısız filme göndermeler yapıyor. Taa 1958'den kalma Robert Wise filmi I Want to Live - Yaşamak İstiyorum (ki Susan Hayward'a Oscar kazandırmıştı), 1994 yapımı kült film. Frank Darabont imzalı The Shawshank Redemption - Esaretin Bedeli ya da 1995 yapımı Tim Robbins filmi Dead Man Walking - Ölüm Yolunda gibi... Ki bunlardan Esaretin Bedeli de şu günlerde Netflix programında...
Ama bu film yine de kendi soluğunu alıyor, kendi yapısını çok iyi kuruyor. Özellikle 1990'lardan başlayarak Glory - Zafer, Legends of the Fall - İhtiras Rüzgarları, Ateş Altında Cesaret, Son Samuray, Blood Diamond - Kanlı Elmas, Pawn Sacrifice - Şah Mat, Jack Reacher: Asla Geri Dönme gibi filmler imzalamış Oscarlı yazar-yönetmen-yapımcı Edward Zwick'in anlatımı oldukça doyurucu gözüküyor.
En etkileyici bölümlerden biri idam bölümü: Bekleyişiyle, gidişiyle, icrasıyla... Ve artık çağdaş yöntemlerle (elektrik, iğne) bir zamanların giyotininden sıyrılmış olsa da, yine de içerdiği iğrenç vahşetle...
Kişiliklerin işlenmesi de iyi. Tanınmış olmasa da Jack O'Connell'in çizdiği Todd Willingham portresi gerçekten de dokunaklı. Zaman içinde turnusol kağıdı gibi dönen eşi Stacy'de Emily Meade, bir düşmandan tam bir dosta dönüşen gardiyan rolünde Chris Coy da çok iyiler.
Elizabeth karakteriyse filmin yaklaşık yarısında devreye giriyor. Ve iyi oyuncu Laura Dern sayesinde belleklere yerleşiyor. Oscarlı Dern doğrusu yine çok patetik, çok inandırıcı.
Filmin belki en güçlü yanı finali. Çünkü aslında ne olduğu, nasıl olduğu tam olarak anlaşılmayan olay, yani yangın olayı, ancak finalde gerçek yüzüyle karşımıza gelecektir. Bu da elbette filme bir tür gerilim (ya da kara-film) özelliği veriyor.
Bir yerde dendiği gibi "sistem işlemiyor, arızalı" olan ülkede, özellikle de Texas eyaletinde, bu durum uzun süre devam etmiştir. Ve son jeneriklerde yazıldığı gibi "1970'lerden itibaren Texas'da tam 143 masum idam edilmiştir." Buyrun, burdan yakın!..