18 Temmuz 2012

'Beni ne zaman bayıltacaksınız?'

20’li yaşlarda üniversiteli bir genç kız kürtaj masasına uzanmış doktoru bekliyor...

20’li yaşlarda üniversiteli bir genç kız kürtaj masasına uzanmış doktoru bekliyor.

\

Belki bu toplumda bazılarına inanması güç gelecek (!) ama çok üzgün ve günlerdir ağlamaktan gözleri şişmiş.

Kafasından tonla endişe, tonla korku ve pişmanlık geçiyor…

Ama neresinden tutarsan tut çaresiz işte yaptıracak mecburen!

Sonra odaya doktor giriyor. Eldivenlerini giyiyor vebaşlıyor genç kızla konuşmaya…

Doktorunki sohbetten ziyade monolog aslında…

- Koskoca kız olmuşsun hala korunmayı bilmiyorsun!

- …

- Madem hamile kaldın neden doğurmuyorsun? Ne güzel hem genç yaşta anne olurdun işte, arkadaş gibi olurdunuz.

- …

- Erkek arkadaşın nerede? O, hangi bölümde okuyor? Niye gelmedi?

- …

- Genç kızdaha fazla dayanamıyor ve suskunluğunu bozarak anestezi uzmanına yalvarırcasına bağırıyor:

Beni ne zaman bayıltacaksınız?

Şimdilerde ben de ne zaman hükümet yetkililerinin kürtaj konusundaki açıklamalarını duysam bu zavallı genç kızla aynı hissi yaşıyorum…

Ve son günlerde arkadaş sohbetlerinde ne zaman kürtaj konusu açılsa pek çok erkekten de aynı sözü duyuyorum: “Ama bazı kadınlar varonunla bununla birlikte oluyorlar sonra da gidip kürtaj yaptırıyorlar!’

Keyfi yani! Dışarıdan bakınca gerçekten bazılarına öyle görünüyor galiba…

\

Gerek hükümet temsilcileri gerekse halkın bir kesiminin söylemlerinde sanki kadının keyfi olarak o masaya uzandığı, ruhsal ve bedensel olarak hiçbir yara almadan o masadan kalktığı gibi bir izlenim ediniyorumnedense…

Ve yasaklamanın ötesinde, erkekler de dahil olmak üzere cinsel ilişkide korunma yöntemlerine dair hiçbir uygulamanın yapılmadığını da görüyorum.

Tam da buradan yola çıkarak benimle benzer düşüncelere sahip olan ve sanatla ilgilenen kadın arkadaşımla bir araya geliyor, geçtiğimiz hafta sonu tüm Türkiye genelinde aynı anda gerçekleştirilen, ‘Sanatın Eylemi’ etkinliğine ben de katılıyorum.

Amargi İstanbul’da toplanıyoruz. Birlikte, ‘Kürtaj Yasağı Yasal Tecavüzdür. Elini Çek Haklarıma Dokunma!’ konulu etkinlik kapsamında çok sayıda video performansı ve fotoğraf çalışması gerçekleştireceğiz.

İlk işimiz fotoğrafçı arkadaşımız ŞehlemSebik’in ‘Başlıksız’ konulu fotoğraf çalışması oluyor.

Aramızdan birgönüllü seçiyoruz. Elbirliğiyle tüm bedenini şeffaf folyo ile sarıyoruz. 

Şehlem çalışması için: “Bedenlerimizin içinde bulunduğumuz toplumun sosyal baskısı ile her an kuşatıldığını, biz kadınların bu kuşatmada siyasetin kıskacında nasıl sarılıp sarmalandığımızı göstermek istedim.” diyor.

İkinci işimiz yukarıda yer verdiğim ve üniversite öğrencisi bir genç kızın başından geçen gerçek kürtaj hikayesini anlatan, ‘Anamnez’ isimli video çalışması. .

Anamnez, tıbben hikaye anlamına geliyor vedoktorun ilk karşılaştığı andan itibaren hastaya sorduğu soruların bütününü kapsıyor.

\

Çalışma bittiğinde kadınların yaşadıkları gerçek kürtaj hikayelerini toplayıp ‘Anamnez’ videosunun devamını getirmeyi kararlaştırıyoruz. 

Sıra sanatçı Ayça Ceylan’ın video performansında…

Ayça Ceylan, 'Bir, İki, Üç, Tıp'' konulu video çalışmasıiçin şunları söylüyor:

“Kürtaj ve cinayet eş anlamlı kelimeler gibi algılanır oldu. Cinayet gerçekten nedir? Nasıl dolduruyoruz kelimelerin anlamını? Kadın bedeni neden acı çekmelidir? Ortaçağda doğum anında ağrı kesici veren birçok kişi cadı olarak gösterilip işkenceler görmüş ve sonunda öldürülmüştür. Otoriteler hala bunu yaşatmaya çalışmaktadır. Vücuda batırılan iğneler, fiziksel acının meşrulaştırılmasını sağlayan birçok dini simgeliyor. Bu olguyu kabul etmiyorum.”

Ceylan etkinliğe bir de,''Sizleri de aramızda görmekten onur duyarız'’ konulu fotoğraf çalışması ile katılıyor. Fotoğraf; seçim hakkı verilmeyen, bedeni içerisine hapsedilen, erken yaşlarda evlendirilen ve yaşamının erken yıllarından itibaren ona verilen görevleri yerine getirmekle yükümlü olan kadınları konu alıyor.

Çalışmalarımız gece yarılarına kadar sürüyor.

Bir ara sanatçı arkadaşımız Meryem Güldürdak’ın, ‘Kürtaj üzerine diyalog’ isimli video çalışması için sırayla kamerasının karşısına geçiyoruz ve kürtaj yasası ile ilgili düşüncelerimiz söylüyoruz.

Eylemin ikinci günü ise aramıza trans arkadaşlarımız da katılıyor ve atölye üretim süreci devam ediyor. Ellerde gazete dergi kupürleri kestiğimiz yazıları, fotoğrafları cansız mankenin çıplak bedeni üzerine yapıştırıyoruz.

Sanat çalışmalarıyla kürtaj yasasına karşı elimizden geldiği kadar tepki koyduğumuz konusunda hem fikiriz…

Dilara Kızıldağ, ŞehlemSebik, Meryem Güldürdak, Ayça Ceylan, Özge Özgüner, Burçin Kur’la birlikte gerçekleştirdiğimiz fotoğraf ve video çalışmalarımız şimdilerde İstanbul Amargi’de sergileniyor.

Konuya duyarlı olan herkesi bekliyoruz…

Yazarın Diğer Yazıları

Seçimin kazananı: BELLA!

“Söz Veriyorum” protokolüne imza atan tüm başkanlar; kısırlaştırma, barınma ve rehabitasyon gibi faaliyetlerde HAYTAP ile işbirliğinde çalışacağını beyan etti

Şimdi moda: Balkonda bahçe

 Yeryüzü Derneği, bugüne kadar 1500 kişiye ücretsiz olarak tohum ulaştırdı

Para mutluluk getirmiyor!

Otoriter, sıkı kontrol, gelişmeye açık olmama, kısıtlı üretim ve depresif yönetim biçimi, başarıyı ve motivasyonu düşürüyor

"
"