Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in İmralı’ya gidecek ikinci BDP heyeti listesine onay verdiği 20 Şubat Çarşamba gününün akşam saatlerinde, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ı taşıyan uçak da Diyarbakır’a doğru inişe geçiyordu.
Kabine revizyonu öncesi İçişleri Bakanlığı koltuğunda oturan ve önceki “açılım süreci”nin mimarlarından biri olan Atalay, Kürt siyasetinin merkezi konumundaki Diyarbakır’da 2 gün boyunca kentin kanaat önderleri, siyasetçileri ve STK temsilcileri ile biraraya gelmeyi planlıyordu. Öyle de yaptı...
Kente vardığı akşam önce bölgenin dini kanaat önderleri ile yemekte buluştu. Basına kapalı gerçekleştirilen toplantıya Diyarbakırlı Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker de katıldı. Başbakan Yardımcısı’nın Perşembe günkü programında ise kentte hayli nüfuzu olan sivil toplum örgütleri ile biraraya gelmek vardı.
Ancak katılımcılarını Diyarbakır Valiliği’nin belirlediği bu “STK Zirvesi”, Atalay’ın Diyarbakır ziyaretinde mini bir kriz yaşanmasına neden oldu. Çünkü Valilik kentte çok önemli desteği bulunan İHD, KESK, TMMOB ve Mazlum-Der’i, Atalay ile yapılacak toplantıya çağırmamıştı!
Öte yandan, katılan STK’lar arasında ise Diyarbakır Esnaf ve Sanatkarlar Odası, Diyarbakır Ticaret Borsası, Diyarbakır Sanayici ve İşadamları Derneği gibi kuruluşlar göze çarpıyordu.
Diyarbakır Valiliği’nin STK’lara ilişkin gerçekleştirilen etkinliklerde sık sık nükseden bu unutkanlığı, toplantıya katılanlar tarafından dile getirildi. Bazı katılımcılar söz alıp Beşir Atalay’a İHD, Mazlum-Der ve KESK gibi kurumların toplantıya davet edilmeyişinin “yanlış ve rahatsız edici” bir karar olduğunu dile getirdiler.
Başbakan Yardımcısı Atalay ise, eleştirilere “Böyle bir olaydan kesinlikle bilgim yoktu” diyerek yanıt verdi. Valilik tarafından organize edilen toplantıya kimlerin katılacağına kendisinin karar vemediğini özellikle vurgulayan Beşir Atalay, “Kesinlikle bu konuda bir art niyet yoktur. Ben herkes derdini rahat anlatabilsin diye özellikle toplantının çok kalabalık olmasını istemedim. Ama çağrılmayanlara özel bir art niyet asla söz konusu değildir” diyerek ortamı yumuşattı. Diyarbakır’daki bir sonraki STK Zirvesi’nde eksik kalan isimlerin de davet edilmesi konusunda görüş birliğine varıldı.
Elbette İHD, Mazlum-Der ve KESK’in bu toplantıya katılmayışı, Valiliğin sırdan bir unutukanlığından kaynaklanmıyor. Her 3 kuruluşunda devlet ve hükümet politikaları konusundaki eleştirel tavrı herkes tarafından biliniyor. Özellikle KESK üyelerine son dönemde yapılan operasyonlar, hala sıcak gündemin ana başlıklarından biri. Dolayısıyla, özelde Başbakan Yardımcısı Atalay’ın genelde hükümetin Diyarbakır’da düzenlenecek bir sonraki STK-devlet buluşmasında, bu STK’lara takınacağı tavır da toplumsal barışın gidişatı konusunda yeni bir ipucu olacaktır.
Fakat Atalay’ın Diyarbakır ziyareti sadece bu yönüyle hatırlanmayı hakketmiyor. Çünkü ziyaret sırasında yapılan bir görüşme, çözüm sürecine ilişkin umutları besleyecek nitelikte...
Kuşkusuz Atalay’ın Diyarbakır ziyaretinin en dikkat çekici tarafı, KCK davasından 4 yıl tutukla kaldıktan sonra haftabaşında tahliye edilen Yenişehir Belediye Balkanı Fırat Anlı ile görüşmesi oldu. Basına kapalı gerçekleştirilen toplantı sonrasında yenilen yemekten çekilen bir kare fotoğraf, çözüm sürecini özetler gibiydi:
Hafızalara BDP’li belediye başkanlarının kelepçelenip sıraya sokulduğu fotoğraftaki bakışlarıyla kazınan ve geçen haftaya kadar “terörist örgüt üyesi olmak” suçlamasıyla Diyarbakır Cezaevi’nde yatan Fırat Anlı, şimdi sağında Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay ve Diyarbakır Valisi Mustafa Toprak, solunda Tarım Bakanı Mehdi Eker ile yemek yiyordu...
KESK Dönem Sözcüsü Alpkaya: Diyarbakır Valisi görevden alınsın
STK’lar adına açıklama yapan KESK Dönem Sözcüsü Medeni Alpkaya, yaşananlardan dolayı Diyarbakır Valisi’nin görevden alınmasını istedi.
Alpkaya’nın yaptığı açıklama şöyle:
“Yıllardır kanayan bir yara haline gelen ve Ortadoğu sınırlarını aşarak uluslar arası bir boyut kazanan Kürt sorununda yaşanan gelişmeler beraberinde yeni bir süreci getirmiştir. Sorunun muhatabı olan PKK Lideri Sayın Abdullah Öcalan ile görüşmelerin yeniden başlatması isabetli olup, bundan sonra atılacak somut adımlar elbette ki sürece büyük katkı sunacaktır. Bunun yanı sıra hükümetin bölge dinamikleri ile görüşmeler gerçekleştirmesi ve çözüm konusunda öneriler alması da elbette ki önemlidir. Bu temelde Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay Diyarbakır’a gelerek sivil toplum örgütü temsilcileri ile düşünce alışverişinde bulunmuştur.
Bu denli önemli bir girişim karşısında toplantı katılımcılarının Diyarbakır Valisi’nin keyfine bırakılması ve valinin katılımları sınırlandırması sürecin ruhuna denk düşen bir tutum olmadığını belirtmek isteriz.
Diyarbakır Valisi sürecin ruhuna uygun yaklaşım sergilemediği gibi ne kadar dar, engelleyici, sınırlayıcı bir zihniyete sahip olduğunu göstermiştir. Zaten kentimize atandığından bu yana demokratik etkinliklere gösterdiği yaklaşım ve uygulamalarla demokratik çözüme ne kadar uzak biri olduğunu yansıtmıştır.
Diyarbakır Valisinin sürecin ruhuna uygun olarak davranmadığı bu dar, seçici, antidemokratik yaklaşımını kınıyor ve bir an önce görevden alınması başta Diyarbakır halkı olmak üzere herkese daha hayırlı olacağına inanıyoruz.”