30 Kasım 2022

Bizans çökerken Anayasa tartışmak!

Muhalefetin yapması gereken şey, ekonomik krizi sürekli gündemde tutmak. Yılbaşının hemen sonrasında ise gerçekten "kazanacak" bir aday belirlemek

Muhalefetin yeni Anayasa önerisi açıklandı.

Öneri temel hatlarıyla, parlamenter sisteme geri dönüşü, bu vesileyle cumhurbaşkanının yetkilerinin kısıtlanması ve TBMM'nin yetkilerinin artırılmasını ve gerek AYM'nin gerekse HSK'nın üye seçim esaslarını değiştirip seçim yetkilerinin cumhurbaşkanından TBMM'ye aktarılarak yargı bağımsızlığını artırmayı hedefliyor.

Öneriler genel olarak olumlu.

Gerçekleşirse şimdiki Anayasaya göre çok daha iyi olur.

Bunda kuşku yok.

Ne var ki yaklaşan çok önemli genel seçimler ve Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi ülke gündeminin böyle bir Anayasa revizyonu ile meşgul edilmesi ve muhalefetin seçim hazırlığı gündeminin merkezine bu Anayasa revizyonunu oturtmasının mantıklı olduğundan emin değilim.

Halkın asıl gündemi özellikle son bir yıldaki çok çarpıcı fakirleşme, hayat pahalılığı, acımasız zamlar, geçinememe ve ekonomik kriz ve buna ilaveten özellikle büyük kentlerdeki illegal göçmenliğin doğurduğu kamu düzeni ve işsizlik sorunu iken, muhalefetin siyasi gündemin merkezine Anayasa tartışmalarını koyması gerçekten enteresan.

İktidar bloğunun işine bundan daha iyisi gelmezdi sanırım!

Bir muhalefet kendi bacağına ancak bu kadar sıkabilirdi.

En acil sorunumuz Anayasa mı? Siyasi değişim mi?

Yanlış anlaşılmasın.

Türkiye'nin mevcut Anayasanın antidemokratik yapısından kaynaklanan bir hukuk devleti ve demokrasi sorunu olmadığı düşüncesinde değilim.

Hatta demokrasi ve hukuk devleti sorununun halen ekonomik kriz kadar önemli olduğunu düşünüyorum.

Fakat siyasi taktik anlamında ülkenin en birincil ve acil ihtiyacı bir an önce yani ilk seçimlerde bir siyasi değişimin yaşanması ve mevcut iktidarın değişmesidir.

Bunu sağlayabilmenin en mantıklı yolu ise önceki seçimlerde iktidar bloğuna oy vermiş kesimleri kendi yanına çekebilmektir.

Bunun en pratik yolunun ise ekonomik kriz, zamlar ve fakirleşme gibi mevcut iktidarın politikalarının yol açtığı somut sorunları ön plana çıkararak toplumun bu sorunlara odaklanmasını sağlamak ve alt toplum kesimlerinde mevcut iktidarın yönetim zafiyetine dair farkındalığı artırmak olduğu kuşkusuzdur.

Diğer bir anlatımla toplumun özellikle iktidar kontrolündeki medyanın etkisi altındaki alt katmanlarında herkesi sert biçimde çarpan mevcut ekonomik krizin asli sorumlusunun mevcut iktidar olduğuna dair yeterli bilincin oluşmadığı anlaşılıyor.

Ekonomik krizin sorumlusu olarak halen bile "dış güçleri" hatta muhalefeti gören kesimler olduğu görülüyor.

Hal böyle iken toplumdaki ani fakirleşme ve ağır zamları sürekli gündemde tutmak ve bunun sorumlusu olarak mevcut iktidara "yüklenmek" yerine, toplumun belki de yüzde 80'inin acil siyasi gündeminde olmayan Anayasa tartışmaları sanki Bizans yıkılıyorken meleklerin cinsiyetini tartışan Bizanslıların yaptığına benziyor gibi!

Cumhurbaşkanı değişimi bile tek başına çoğu sorunu çözer

İşin diğer boyutu ise şu:

Eğer muhalefet cephesi kendi adayını cumhurbaşkanı seçtirebilirse ve buna ilaveten TBMM'de çoğunluğu da alır ya da en azından TBMM'de mevcut iktidar bloğunun çoğunluğuna son verebilirse, zaten en azından bir iktidar dönemi (5 yıl) için ülkede fiilen acil bir demokrasi ve hukuk devleti sorunu kalmayacak.

Nitekim eğer göreve demokrasinin temel ilke ve kurallarını benimsemiş bir yeni Cumhurbaşkanı gelirse, beğenmediğimiz mevcut Anayasa ile bile ülkede pratikte acil bir demokrasi ve hukuk devleti sorunu kalmaz. En azından bu sorunlar son derece minimize edilmiş olur.

Mevcut Anayasaya göre bile yeni seçilen Cumhurbaşkanı yürütmenin başı olarak hukuk devleti ve insan haklarına uygun bir yönetim anlayışı sergilerse ve HSK ve yüksek yargı dahil yapacağı atamalarda liyakate, niteliğe ve objektifliğe uygun davranırsa zaten sorunların çok büyük kısmı fiilen çözülmüş olur.

O halde asıl odaklanılması gereken en acil sorun, "kazanacak" bir aday belirleyerek yeni cumhurbaşkanının şimdiki muhalefet kanadından seçilmesini sağlayabilmek.

Anayasayı değiştirebilecek çoğunluk sağlanabilecek mi?

Diğer yandan zaten Anayasa değişikliği için TBMM'de en az 3/5 çoğunluk gerekiyor. Yeni seçimler sonrası muhalefetin bu nitelikli çoğunluğu sağlayabilmesi de çok çok güç görünüyor.

Öyleyse realist olmak gerekirse zaten Anayasa değişikliği yapılabilmesi hiç kolay olmayacak.

Kaldı ki zaten eğer muhalefetin adayı yeni cumhurbaşkanı seçilirse, şimdiki iktidar bloğu bir 5 yıl muhalefetin adayının mevcut güçlü yetkiler ile cumhurbaşkanlığı yapmasını hiç istemeyeceğinden, parlamenter sisteme hemen dönülmesine yönelik bir Anayasa değişikliği talebi muhtemelen bizzat kendilerinden gelecek.

Yani muhalefetin adayı cumhurbaşkanı olursa, zaten ‘Anayasayı hemen değiştirelim!' diye yalvaracak olanlar mevcut iktidar bloğu olacak.

O zaman da zaten belki de tüm partilerin ortak mutabakatı ile yeni bir uzlaşma Anayasası yapmak mümkün olabilir.

Bu nedenle de Anayasa değişikliği tartışmalarının şu an henüz güncelliği acil değil.

Seçimler sonrasına kadar bekleyebilecek bir konu.

Yalnız bu noktada en önemli sorun, halk tarafından 5 yıl için doğrudan seçilmiş olacak yeni Cumhurbaşkanının görev süresi dolmadan parlamenter sisteme geçilmesine razı olmasının beklenemeyecek olması.

Seçilmiş yeni Cumhurbaşkanı görev süresi dolmadan hemen parlamenter sisteme geçilmeye çalışılmasını kendisine yönelik bir "siyasi darbe" olarak algılayabilir.

Bu girişimim siyasi sonuçları ağır olabilir.

Anayasa konusu seçimler sonrasını bekleyebilir

O halde Anayasa konusu şu an siyaseten acil bir konu değil.

Seçimler sonrasını bekleyebilir.

Muhalefet açısından da henüz geç kalınmış bir şey yok.

Anayasa önerisi kamuoyuna sunuldu. Bu iş şimdilik halloldu. Kamuoyunda tartışmalar devam edebilir.

Artık acilen muhalefetin ülkenin asıl acil siyasi gündemine odaklanmasına engel bir durum yok.

Anayasa tartışmalarını siyasi gündemin ön sıralarında tutulmasının da şimdilik gereği yok.

Muhalefetin yapması gereken şey, ekonomik krizi sürekli gündemde tutmak.

Yılbaşının hemen sonrasında ise gerçekten "kazanacak" bir aday belirlemek.

Bu adayın önceki seçimlerde mevcut iktidar bloğuna oy vermiş kesimlerden ciddi bir oy alma potansiyeli taşıması mutlaka şart.

Bu profile en uygun iki potansiyel adayın kimler olduğu ise belli!

Eğer muhalefet bloğu ilk tur için belli bir isimde anlaşamazsa da dünyanın sonu değil.

İlk turda muhalefet partilerinin kazanma olasılığı güçlü birden fazla aday çıkarması ve ilk tur sonucuna göre 2. Turda tüm muhalefetin işbirliği yapması da hiç yabana atılabilecek bir çözüm değil.

Hatta belki de daha rasyonel ve sonuç alınma olasılığı daha yüksek bir seçenek.

Yazarın Diğer Yazıları

YÖK'ün yeni yurt dışı denklik düzenlemesi: Doğrular ve yanlışlar

Yeni yurt dışı diploma denkliği kuralları açısından usuli yönden hukuksal risk almamak adına, eğer yurt dışında üniversite lisans eğitimi yapmak istiyorsanız ya da çocuğunuzu yönlendirmek istiyorsanız, size tavsiyem, dünya sıralamasında ilk 400'e giren üniversitelere gitmeniz. Denklik açısından hiç hukuksal risk taşımayan seçenek bu

Merkez sağ nasıl dirilir?

Olası bir yarışta Mansur Yavaş'ın arkasında duracak bir merkez sağ partinin oluşması ideal siyasi çözüm için çok önemli

Seçimin kaybedenleri ve gelecek tahminlerim

Önümüzdeki ilk seçimde Cumhurbaşkanlığını yani asıl iktidarı ve tüm kazanımlarını kaybetmeyi göze alamayacakları için, bence iktidar bloğu daha az hasarlı göreceği parlamenter sisteme dönüşü teklif edecektir