22 Nisan 2025

Bir reformcu Papa geçti dünyadan

Güney Amerika kıtasından, yani Batı dışından gelen ve François adını kullanan, Asizili Aziz François’nın öğretisini öne çıkaran ilk Papa olmasıyla, Papa Franciscus’u Tanrı kutsayacak ve iyi niyetliliği Kilise’nin tarihinin içinde yer alacaktır

Papa Franciscus’un ölüm haberi medyaya düştü. Günümüzde 21. yüzyıla ait Roma Vatikan Kilisesi'nde bir reform hareketini başlatan ve fakirlik ve dışlanmışlık üzerine düşüncesini ve tavrını gösteren ilk Papaydı. Bin yıldan beri görülmemiş ve 2013 yılında seçilen, edebiyata meraklı, Verlaine ve Rimbaud gibi heretikleri seven, hayatında melankoli olduğunu söyleyen Papa Franciscus’un Avrupa dışından seçilen ilk Papa olması bu haberi bir başka açıdan ilginç kılmakta: “Sömürge-sonrası dünyanın” entelektüel yapısı Papalık işlevini de, böylece bir başka yere çekmiştir.

Fransisken mezhebinden gelen Papa Franciscus’un Roma Vatikan Kilise’sini değişime uğratacak birçok karara imza attığında Hıristiyanlık öğretisi bir çağ atlamaya doğru yol aldı. Kilise’nin kadınlara dini görevler vermesi bir devrim niteliğinde gözükmektedir. 2023 senesinin Roma-Vatikan dünyasında, bir kadının üstelik de Afrikalı bir kadının, Rahibe Marie-Madelaine N’guessan’ın Katoliklerin Kilise ile ilgili toplantısını, Sinod’u yönetmek ve ayinden sorumlu olmak üzere seçilmesi erkek papazlar tarafından pek hoş karşılanmadı. Bir tarihi yapının farklı bir yöne doğru çekilip, kadının modern hayattaki seküler rolünün yanında dini rolünün de öne çıkarılmaya başlaması bir tür reform olarak anılacaktır.

Yine Papa Franciscus’un Sinod sekreter yardımcısını, “Xavier” cemaatinden bir kadını (Nathalie Becquart) seçmesi de buna eklendiğinde Kilise’nin yapısında bir değişiklik olduğu basına hızlı bir şekilde yansımıştı. Xavier ismi 1921 yılında yine bir kadın (Claire Monestes) tarafından kurulan Aziz François‘nın adından gelen bir cemaatin adıdır. Bu cemaat İgnace de Lyola ve Aziz François Xavier’nin adlarından ortaya çıkmıştır ve daha esnek bir dini yaşam biçimi sunmuştur.

Papa Franciscus’un bu cemaate yakın bir kadını seçmesi Kilise içindeki erkek egemenliğine bir set çekmiş olduğu gibi aynı zamanda mistik felsefi bir Hıristiyan bakışını cemaate ve Kilise ’ye yerleştirmiştir. Bu dini grup, tıpkı bir zamanlar François Xavier gibi, klerikalizme karşı mücadele etmiş olan bir cemaate aittir ve bir başkaldırıdır. Gündelik yaşamda dini kuralların geçerli olmasını önermiş ve uygulamış olan klerikalizme karşı bu girişim daha reformist bir tavra yakınlaşmıştır.

2022 ve 2023 senesinden evvel erkeklerin karşısında konuşma yetkisine sahip olmayan bir kadının vaaz vermesi ve söylemini erkek biraderler önünde söyleyebilmesi, nerdeyse “Aydınlanma Nedir?” metinde Kant’ın önerdiği bir pozisyon almaya benzetilebilir. Bu karar, daha şeffaf ve kadınların Kilise içinde sözlerini ve tavırlarını rahatça kurabilecekleri bir yapıyı oluşturmaya başlattı. Finans işlerinden Vatikan Devleti kararlarına kadar görüşlerin kadınlar tarafından öne sürülmesini içeren bu karar Papalığın reformist tavrını dünyaya göstermişti.

Papa Franciscus, Kanada'da yerlilerden özür dilemişti

Gelenekseller ve reformistler arasında süren tartışmanın bir başka örneğini de Umberto Eco’nun “Gülün Adı” (1980) adlı, 14.yüzyılın başlarında geçen romanından hatırlayabiliriz. Bu romanda, Benediktin papazlar ile Fransisken papazlar arasındaki mücadele ele alınmaktadır. Bu metin, iktidardaki Benediktinlerin katı ve engizisyona ait kuralları yerine getirmeye çalışması ve sansürcü uygulamalarla Aristoteles’in “Gülme” üzerine olan metninin gizli gizli papazlar tarafından okunmasını konu eden bir cinayet romanıdır. “İsa güler miydi yoksa gülmez miydi?” ve “Gülmek kötü söz söylemek midir?”. Kütüphanede bulunan ve gizlice Aristoteles’in Gülme  kitabını okumaya kalkan papazların, kitaba olan merakları yüzünden hayatlarının ölümle bitmesi romanın cinayetlere ait başlıca konusuydu; çünkü bu metnin okunması yasak olarak kabul edilmişti ve okuyanlar zehirlenmekteydiler. Benediktinlerin gülmeye karşı çıkışları gelenekselciliği öne çıkararak sansürü yasa kabul etmekteydi; ve, hatta cinayetleri beraberinde getirmekteydi.

Bir başka konu ise, eşcinsellere karşı Kilise’nin tavrında başka bir reformu canlandırmasıydı Papa Franciscus’un. 2020 yılında Papa’nın İncil’i yeniden yazmayı mı düşündüğü söz konusu edilmişti. “Tanrı eşcinseller hakkında yanıldı mı?” sorusunu ortaya atan basın Papa’nın bu konuşmasının da Kilise dogmalarını değişime doğru taşıdığını insanlara yansıtmaktaydı. Bilhassa Afrika’da: “Eşcinsellere yeni bir şans verilmesini” önerdiği haberi sosyal medyada geçmekteydi. “Onların da aile kurmaya hakları var” olarak haber geçmişti.

Şaşırtıcı olarak nitelenen bu haberlerle birlikte Papa Franciscus’un reformları sadece Kilise erkek papazlarını şaşırtmakla kalmıyordu; eski nesil Katolik inancını taşıyanların gözlerini de fal taşı gibi açmaktaydı. Yapmış olduğu konuşmada da evlenmelerinin de önünün açılmasının doğru olacağını ima etmekteydi.  

Afrika’da ve Latin Amerika’da fakirlerin ve marjinal olarak adlandırılan grupların dışlanmaması gereği üzerine yaptığı seyahatler ve konuşmalarla insanların gönüllerini fethetmeyi başarmıştı.  

Bu sene 14 Şubat’ta Zatürre teşhisiyle hastaneye kaldırılan Papa’nın sağlık durumu gittikçe kötüye gitmekteydi. 2013 yılından itibaren Papalık görevine gelerek Kilise içindeki reformları dile getiren Papa Franciscus belki de SSCB’de Gorbaçov gibi bir dönemin sona ermekte olduğunu sezmekteydi.

Reform yapılmasının elzem ve acil olduğunu görmekteydi. Dünya ne Orta Çağ kuralları ne de 19.yüzılın modern toplumlarıydı artık. Özgürleşmelerin başladığı, eski ezilen grupların haklarını aramak için vermeye başladıkları mücadele içindeki bir 21.yüzyıla girilmişti. 20.yüzyıln ikinci yarısında Arendt ve Guattari , Deleuze gibi isimler “azınlıkları” ve “mültecileri” yeni proleterler olarak görmeye başlamışlardı bile.

Papa Franciscus yeni ilerlemekte olan bu görüşlerin ardında Kiliseyi geride tutmak istemeyen bir bakışa sahipti. Vatikan’ın finans yapısının yolsuzluklarla çalkalanmaya başlaması da bu reform görüşünü acil kılmaktaydı. Vatikan Bankası’nın yolsuzluklarda adının geçmesi Papa Francis tarafından kabul edilemeyecek bir durumdu. Seks skandalları da bu yozlaşmaya eklenmekteydi: İstismar ve taciz edilenler vb. Kiliseyi rahatsız etmekte ama yöneticiler sessiz kalmayı tercih etmekteydiler.

Katolik kardinaller tarafından seçilen Franciscus (Arjantin’deki asıl adıyla Jorge Mario Bergoglio) Kiliseyi reform etmek üzere göreve getirilmişti. Gorbaçov’un bir kavramı olan “şeffaflık” için, Kiliseyi yeniden göreve ve sorumluluğa çağırmak için bu görevi üstlenmişti.

Papa Franciscus Meksika'da

Afrika’daki varlığı; emperyalizme ve kolonyalizme, neo-liberal kapitalizm sisteminde zenginlerin fakirleri sömürmesine karşı ve ekolojiyi gündeme katmasındaki tarihi tavrıyla birlikte hem Afrika’dakilerin (2015’te Kenya, Nairobi’de gecekondu mahallelerine gitmesi) hem de dünyadaki fakir ve ezilmiş halkların ve de dünyadaki LGBTQ+ grupların gönüllerini fethetmesini bildi.

Kiliseyi fakirlere ve marjinallere açmaya başladı. Kilisenin sorumluğunu bu işsizler üzerine odaklamıştı. Fakirlere yardım etmek, eşitsizliğe karşı mücadele etmek, sesi duyulmayanlar adına değil ama onlar için ses çıkarmak dünyada marjlarda yaşayanların seslerini duyurmaya çalışmak ve de yaşam-sağlık koşullarının düzeltilmesi için mücadele etmek onun ilkelerini oluşturmaktaydı. Bu bir sosyal devlet projesi gibi ortaya çıkmaktaydı.

Dünya küresel eşitsizliği yaşamaktayken, sermaye oradan buraya yersiz yurtsuzlaşmış bir şekilde eşitsizliği ve fakirleşmeyi arttırmaktayken buna dikkat çekmek ve bu duruma karşı mücadele etmek çabası Papa Franciscus’un hayata bakışını özetlemekteydi. Kilise’nin öldürücü ve sömürücü bir dünyaya karşı çıkmasını dünyaya duyurmakla görevli hissetmişti kendisini. Tıpkı Assizili Aziz François gibi fakirliği kural kabul etmişti. Özel mülkiyetin karşısına çıkmadı Papa, Francis, Assizili gibi, ama fakirliğe savaş açmak onun pratik tavrı oldu. Savaşları bitirmekti amaçlarından bir başkası.

Ancak, bugün onun açtığı dini yolun, Katolikleri bu kanala doğru yönlendirmeyi başaramadığını üzülerek görüyoruz. Ukrayna’ya Rus saldırısı, Trump’ın Amerika’daki savaşçı sözleri ve Filistin’de Hamas’ın insanlık suçu olarak kabul edilen Yahudi Kibutzlarına bir bayram sırasında saldırısı ve vahşi bir şekilde davranarak öldürme ve kaçırma olaylarıyla bir savaşı başlatması üzerine Natanyahu hükümetinin başka bir insanlık suçu işlemesiyle ve de yine Amerika’da evanjelistlerin aşırı sağı hatırlatan düşünceleri ve eylemleri Papa Franciscus’un 21. yüzyıl hayalini arkada bıraktı.

Güney Amerika kıtasından, yani Batı dışından gelen ve François adını kullanan, Asizili Aziz François’nın öğretisini öne çıkaran ilk Papa olmasıyla, Papa Franciscus’u Tanrı kutsayacak ve iyi niyetliliği Kilise’nin tarihinin içinde yer alacaktır. 

Konsey: Vatikan tarihinde bir ilk yaşanmak üzere olabilir mi?


 

Ali Akay kimdir?

Ali Akay Paris'te, 1976-1990 yılları arasında Paris VIII Üniversitesi'nde Sosyoloji, Felsefe ve Siyaset Bilim okudu. 1990 yılından beri İstanbul'da, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sosyoloji Bölümü'nde öğretim üyesidir. Aynı Üniversitenin Resim Bölümü'nde 1992 yılından beri doktora derslerini sürdürmektedir.

Yurt dışında Paris, New York ve Berlin'de dersler vermiştir. Türkiye'de ve yurt dışında birçok kurumsal ve kurum dışı sergilerin küratörlüğünü yapmıştır. 

1992 yılında Toplumbilim dergisini kurmuş ve 2011 yılına kadar bu dergiyi sürdürmüştür. 2011 yılında, Toplumbilim dergisinin yeni ismiyle şu anda devam etmekte olan Teorik Bakış dergisini kurmuştur.

Yurt içinde ve yurt dışında yazıları yayımlanmıştır ve sanat, sosyoloji ve felsefe üzerine birçok kitabı vardır. 

             

Yazarın Diğer Yazıları

Dengesizlik

İnsan ve doğa, dengeleri birlikte işlediğinde ancak sağlıklı bir şekilde yaşayarak birbirilerimizle ilişki içinde olabilme şansına sahip olduğumuzu öneren Anaksimandros’u bugün tekrar hatırladığımızda dengenin önemini de hatırlayacağız belki de?

30 Nisan 1945

“Bir Daha Asla” sözünü unutursak bugün, nasıl bir tarih içinde kalıp yaşamaya devam edeceğiz?

Yabancılaşan şehir

Büyük binalarda karşı karşıya hal-hatır sormak yerine internet ortamında komşuların birbirleriyle haberleşmeleri ve hatta çekişmelerini düşününce insan bu gibi yerlerde artık başka bir “tekno-logosun” yerleşmiş olduğunu anlıyor

"
"