08 Kasım 2020

Markalar ve hikâyeleri

Geçtiğimiz yüzyıllardan günümüze kadar gelebilen ünlü markaların en büyük zenginlikleri şüphesiz yazmış oldukları "hikâyeleri"

Dior, Chanel, Balenciaga, Balmain, Louis Vuitton, Gucci, Yves Saint Laurent ve diğerleri... Kendi isimlerini vererek kurdukları markalarının günümüze kadar gelmesindeki en önemli faktör, yaşamları boyunca yaratmış oldukları bireysel kodlardan oluşan marka kimlikleri.

Son günlerde Türkiye'de de izlenme rekorları kıran, yönetmenliğini Darren Star'ın yaptığı "Emily in Paris" adlı Netflix dizisi, Paris'e çalışmaya gelen Amerikalı bir genç kızın serüvenlerini anlatıyor. Başrol oyuncusu Lily Collins'in Chanel ağırlıklı gardırobu ise, dünyanın dört bir tarafındaki izleyiciler tarafından mercek altına alınmış durumda.

Ünlü e-ticaret şirketi Staylight, Chanel markasına olan ilginin yüzde 30 civarında artmış olduğunu açıkladı.

Gabrielle Chanel, 1920'li yıllarda "kadınlara özgürlük ve eşitlik" sloganları ile yarattığı markasının dev bir tröst haline geleceğini öngörmüş müydü bilemeyiz ancak hemcinslerini korseden azat ederek giydirdiği "tweed tayyör ve yakasına kondurduğu beyaz kamelya" günümüze kadar geldi.

1983 yılında, yorgun ve bitmiş bir marka haline gelmiş olan Chanel'in "Artistik Komutan" koltuğuna oturtulan Karl Lagerfeld'ın başarısının en önemli nedeni ise marka kimliğini güncelleyerek canlandırma cesareti olmuştu. Tabii ki bu strateji Lagerfeld'ın derin kültürü, moda bilgisi ve geleceği sezme yeteneği ile gerçekleşmişti.

"Yorgun tweed ceket" yepyeni bir yorumla yırtık bir kot üzerinde podyuma çıktığında kıyamet kopmuş, marka çok daha güçlü bir şekilde adeta yeniden doğmuştu.

Lagerfeld'in "hikâye güncelleme" taktiği, körfez krizi sonrasında tröstler tarafından paylaşılan "sahibini yitermiş" markalar için de pusula niteliği taşımıştı.

Körfez krizi sonrasında, PPR, LWMH gibi tröstler tarafından satın alınan lüks markaların boş kalmış olan "artistik yönetici" koltuklarına, yeteneklerine güvenilen genç tasarımcılar oturtularak yeni bir dönem başlatıldı.

Dior, İngiliz tasarımcı John Galliano'ya, Givenchy Alexander McQueen'e, Gucci ise Amerikalı tasarımcı Tom Ford'a teslim edildi. Tröstlerin stratejisi başarılı oldu ve daha sonraları "Star Tasarımcılar" olarak nitelenen genç kuşak modacılar yeni bir dönem başlatmış oldu.

Markaların zengin arşivlerinden yola çıkılarak "Geçmişten gelecek yaratma" taktiği işe yaradı ve lüks sektörü daha da güçlenerek günümüze kadar geldi.

Olivier Rousteing, tasarımcılığını yapmakta olduğu köklü Fransız markası Pierre Balmain'in bir zamanlar şıklık simgesi olan PB monogamını güncelleyerek 2021 ilkbahar-yaz koleksiyonuna eklemiş. Monogram baskılı trenchcoat'tan çizme ve çantaya, trikodan aksesuara yarattığı "total look monogram" imajı, Bay Balmain'den elli yıl sonra tekrar kapışılıyormuş.

Son bir güncel moda haberi vererek yazımızı bitirelim. İtalyan markası Gucci'nin "Jackie 1961" çanta modeli, güncel hali ile şu günlerde satış rekorları kırıyormuş. Yapılan araştırmalara göre, pandemi döneminde alışverişe soğuk bakmaya başlayan lüks tüketicisi sadece yeni çanta alma konusunda kendini tutamıyormuş.

Şıklığı ile bir dönemin moda ikonu haline gelmiş olan eski First Lady Jackie Kennedy için özel olarak tasarlanan çanta modeli, 60 yıl sonra yepyeni bir yorumla tekrar vitrinlerde.

ABD'yeni First Lady'sinin kim olacağını merakla beklediğimiz şu saatlerde "Nerde o eski First Lady'ler" diyerek yazımızı noktalayalım.

Mutlu Pazarlar

Yazarın Diğer Yazıları

Modada yeni bir trend mi: “Wrong jacket theory”

Yılbaşı gecesi party dress’lerinin üstüne ne giyecekleri düşüncesine kapılmış olan okuyucularıma şimdiden akıma öncülük etmelerinde bir sakınca olmadığını belirtmek isterim. Gardırobunuzu açıp şimdiye kadar eşleşeceğinizi aklınızdan geçirmediğiniz parçaları giyip aynaya bakın, çıkabilirsiniz!

Amerikalıların çiftçi ceketi trend tablosunda

Pratik kupu, tüm meteorolojik şartlara uygun tasarımı ile doğada vakit geçiren erkeklerin vazgeçilmez ceket modeli, fitilli kadife yakası deriye dönüşmüş, volümleri oynanmış yepyeni bir estetik anlayışla vitrinlerde göz dolduruyor

Moda’nın vazgeçilmez esin kaynağı: Sürrealizm

Gerçeküstülük, 1920’li yıllardan günümüze kadar modaya esin kaynağı olmaya devam ediyor. Japonizm akımının öncülerinden Rei Kawabuko, Alexander Mc Queen, Hollandalı tasarımcı İris Van Harper, Moschino markasının yaratıcı yönetmeni Jeremy Scott ve Daniel Roseberry kimliklerini sürrealizm kodları doğrultusunda yaratmış olan tasarımcılardan bazıları

"
"