05 Eylül 2021

Bir moda gurusu: Anna Wintour

1988 yılında, Amerikan Vogue dergisinin Genel Yayın Yönetmeni koltuğuna oturduktan bu yana moda dünyasının en güçlü kadınlarından biri haline gelen Anna Vintour, her zaman gündemde kalmayı biliyor. Siyah gözlükleri, kare kesilmiş saçları ve birbirinden şık kıyafetleri ile yarattığı imajın kitlelerdeki karşılığı ise "Buzdan İmparatoriçe" oldu

Dünya onu, 2006 yapımı David Frankel'in yönetmenliğini yaptığı "The Devil Wears Prada" (Şeytan Marka Giyer) filmi ile tanıdı.

New York'da yaşayan çiçeği burnunda gazeteci bir genç kızın, ünlü bir derginin güçlü ve sofistike yayın yönetmeninin ikinci asistanı olmasını konu alan filmde, moda dünyasında yaşanan acımasız savaşları ve ikiyüzlülük içeren davranışlar anlatılmıştı.

Meryl Streep, Anne Hathaway, Emily Blunt gibi aktrislerin rol aldığı filmde, Streep'in canlandırdığı Miranda Priestly karakterinin, Anna Wintour'dan esinlenerek kurgulanmış olduğu aşikar olduğu için yankısı da etkili olmuştu.

David Frankel, yıllar sonra verdiği bir röportajda, çekim boyunca "Wintour korkusu" yaşadığını itiraf etmişti. Film, ünlü yayın yönetmeninin asistanlığını yapmış olan Lauren Weisberger'in anı kitabının sinemaya uyarlanması ile gerçekleşmişti.

Wintour'un gücü, filmden sonra daha da perçinlenmiş ve geniş kitlelere ulaşarak bir sinema starı gibi, özel hayatı mercek altına alınmıştı.

 

"Nükleer Wintour", "Moda dünyasının Kraliçe Marie-Antoinette'i" gibi lakapları da olan Anna'nın gücü şüphesiz sadece yaratmış olduğu mitik karakterden gelmiyor.

1988 yılında Amerikan Vogue dergisinin koltuğuna oturduktan sonra, kararlı tutumu ile derginin etkinliğini yükselten, 1,5-2 milyon tirajına ulaştırarak alanında rekor kıran, reklam sayfalarını astronomik fiyatlara yükselterek, yıllık 300 milyon dolar reklam geliri sağlamak gibi atılımlar, şüphesiz ki küçümsenecek başarılar değil.

Ofisinde, sadece kendisinin oturduğu ilginç koltuğunun karşısına dizdiği plastik sandalyelerde misafirlerini kabul etmek, yiyecek menüsünün kendi istekleri doğrultusunda olması şartı ile katılmayı kabul ettiği davetlerde sadece 20 dakika kalmak, şoförünün limuzin marka arabasını New York'un herhangi bir bölgesinde park etme izni almış olması gibi onlarca kaideleri olan Wintour'un, gece gündüz taşıdığı siyah gözlüklerinin arkasında gizlediği asıl karakterinin gizemi ise bugüne kadar çözülmüş değil.

Dört gözle beklendiği ve gelmesi bir lütuf olarak kabul edilen, Defileler Haftalarındaki showlara en son giriş yapan ve ilk ayrılan, gazetecilerin sorularına muhatap olmaktan kaçınan bu ilginç moda ikonunun nadiren katıldığı TV programlarından birinde, kendisine sorulan cüretkâr bir soruya verdiği cevap da bir hayli ilginç. 

ABD'nin bir TV kanalında, gazeteci Morley Safer'ın "Sizin sadist ve tiranik ruhlu bir kadın olduğunuz yolundaki yorumları nasıl karşılıyorsunuz?" sorusuna, "Benimle 20 yıldan beri çalışan asistanlarım da mazoşist oluyor bu durumda" şeklinde cevap vererek herkesi şaşırtmıştı.

İngiliz asıllı Amerikalı Anna, bu kez de geçtiğimiz ağustos ayında katıldığı bir defileden Instagram yansıyan bir resmi ile gündemde.

Dolce&Gabbana markasının Venedik'te düzenlediği defilede, yine kendisi gibi ünlü ve duayen bir moda yazarı olan Suzy Menkes'in cep telefonundan yayınlanan sosyal medya mesajında, Wintour'u ilk kez gözlüksüz ve gülümserken görüyoruz.

72 yaşına giren yayın yönetmeni, "acımasız, mumya yüzlü, buzdan yapılmış" gibi lakaplarından bezmiş olmalı ki, yarattığı imajı yerle bir edebilecek bir cesaretle ilk kez maskesini açma ihtiyacı duymuş olmalı. Sonuçta hepimiz insanız...

Mutlu pazarlar...

Yazarın Diğer Yazıları

Mor helikopteri, Ferrari koleksiyonu, XL puroları ve şatosunda uçan dev papağanlarıyla evine de konuk olduğum Cavalli

Roberto ile Hanae Mori'nin koleksiyonu için gittiğim fabrikada tanışmıştım. Cana yakın kişiliği ve Floransalılara özgü vakur misafirperverliği ile birkaç kez evine davet edilmiştim. Jet set kadınlara bile kot pantolonu benimsetmeyi başarmıştı. Bardot'tan Kardashian'a, moda ikonları hep onun kapısını çaldı...

Parlamak isteyen yıldız kırmızı halıya...

10 - 11 Mart'ta tarihleri arasına 96. kez düzenlenen Oscar törenlerinde geleneksel kırmızı halı sendromu tekrar yaşandı. Los Angeles'teki Dolby Theatre'ın kapısında boy gösteren yıldızlar, yarışmaya katılacaklarının kesinleştiği andan itibaren kızışan "Hangi marka giydirecek" tartışmalarını noktalamış oldular

Demna'nın DNA'sı Balenciaga ile eşleşti!

Bir zamanlar Coco Chanel'in "Aramızdaki tek gerçek yaratıcı Cristobal'dir'' diyerek övdüğü Balenciaga markasının Gürcü Tasarımcısı Demna Gvasalia, 2024 - 2025 kış sezonu defilesi ile Paris Moda Haftası'na damgasını vurdu