13 Haziran 2022

"Ankara-Tahran çatışabilir" iddiası

Rusya’nın Suriye’den çekilmesiyle birlikte Türkiye ile İran’ın çatışma ihtimallerinin bulunduğu ileri sürüldü

Suriye’ye yeni bir askeri müdahale planlar görünen Türkiye’nin, böyle bir harekata belirgin bir şekilde karşı çıkan İran ile arası ufak ufak gerilirken, bu tansiyonun henüz Ankara’ya yeşil ışık yakmamış olan Rusya’nın bölgeden asker çekmeye başlamasıyla birlikte sert bir biçimde tırmanabileceği ve iki ülke silahlı unsurlarını bir çatışmaya sürükleyebileceği ileri sürülüyor.

Aslına bakılırsa, şu an için İran’ın en somut rahatsızlığı, Türkiye’nin ilk etapta hedefe koymuş bir görüntü verdiği Tel Rıfat yakınlarındaki, Şii azınlığın yaşadığı Nubul ve Zehra beldelerinde odaklanıyor. 2016 Şubat’ın kadar Suriye’deki el Nusra yanlısı cihatçı yapıların kuşatması altında kalan ve Suriye Arap Ordusu’nun (SAO) havadan gıda yardımlarıyla ayakta durabilen bu beldeler, İran yanlısı milis güçlerinin desteğindeki Suriye birlikleri ile kuşatmayı kırabilmişti.

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) PKK’nın uzantısı olarak gördüğü YPG’yi bölgeden temizlemeye yönelik harekât hazırlıklarına dair itirazını diplomatik yollarla Ankara’ya ileten ve diyalog çağrısında bulunan, hatta Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan’ın geçen pazartesi günü için planlanan Türkiye ziyaretini iptal eden Tahran’ın bölgeye kendisine yakın milis güçleri takviyesi yaptığı biliniyor. Ancak asıl korkulması gereken ihtimalin, iki ülkenin Astana sürecindeki “büyük ortakları” Rusya’nın Suriye’den çekilmesiyle yaşanabileceği diplomatik çevrelerde şu günlerde dile getirilen iddialar arasında. Bu iddiayı en net dile getirenlerden biri, İran’ın eski Romanya, Macaristan ve Kıbrıs Büyükelçisi Ali Ekber Farazi oldu.

İran’ın günlük gazetelerinden Şark’a röportaj veren Ali Ekber Farazi, Rusya’nın askerlerini yakın bir zamanda Suriye’den çekebileceğini ve bu durumun da Ankara ile Tahran’ı askeri bir ihtilafa sürükleyebileceğini ileri sürdü.

İran’da 2002 yılından bu yana yayınlanan Şark gazetesinin muhabiri Abdül Rahman Fethullah’ın sorularını yanıtlayan deneyimli diplomat, Rusya’nın Ukrayna Savaşı ile birlikte beliren yeni ekonomik, siyasi ve diplomatik denklemin üstesinden gelmesinin yıllar alacağını ileri sürdü. Farazi, Rusya’nın bu durumun farkında olduğunu ve yakın bir vadede askeri varlık gösterdiği uluslararası sahaları gözden geçirmek zorunda kalacağını savundu. İranlı eski büyükelçi öngörüleri ile Türkiye’ye yönelik iddialarını şöyle sıraladı:

“Rusya, kaçınılmaz olarak, dünyanın Suriye ve Kafkasya gibi coğrafyalarındaki askeri varlığını yeniden tanımlamak durumundadır. (…) Bunun sonucu olarak, Rus ordusunun Suriye’den çekilmesi de kaçınılmaz görünmektedir. (…) Türkiye son yıllarda saldırgan bir politika izlemekten ve uygulamaktan çekinmediğini açıkça göstermiştir; bir yandan Kürtlere yönelik güvenlik kaygılarını gidermek, diğer yandan Irak ve Suriye'nin bir kısmını neo-Osmanlı bakışının gölgesinde birleştirebilmek adına kendisine bölgesel ve küresel bir siyasi ve diplomatik etki alanı tanımlamıştır. (…)

Rusya’nın ise IŞİD'in yenilgiye uğratılmasının ardından Suriye’de kendi çıkarları doğrultusunda bir güvenlik ve savunma dengesi gözettiğini, bu nedenle de bir yandan Türkiye ile İran ve Suriye arasında, bir yandan da Tahran ile Tel Aviv arasında askeri bir denge üzerinden hareket etmeye çalıştığını söyleyen Farazi, değerlendirmesini şöyle sürdürdü:

“Ancak şimdi, Ukrayna savaşının yoğunlaşması ve ekonomik krizin ağır yükünden ötürü Rusya askeri gücünü revize ederek Suriye'den çekilmeye karar verdiği anda, güvenlik dengesi kaçınılmaz olarak alt üst olacaktır.”

Böyle bir durumda İran ile Türkiye arasında “arzulanmayan bir çatışmanın” patlak verebileceğini savunan Farazi, iddialarını şu sözlerle sürdürdü:

“Türkiye çıkarları söz konusu olduğunda kırmızı çizgi tanımıyor, bazı noktalarda Türk ordusu İran yanlısı güçlere ve mevzilerine saldırı düzenleyerek İran’a zayiat verdi. Ankara uluslararası hukukun baskısıyla Suriye ve Irak’ta işgal altında tuttuğu bölgelerden askerlerini çekmeyecektir. (...) Suriye'deki durumun nereye gideceğini ve Türkiye'nin çıkarlarının peşinden ne kadar derine ineceğini ancak zaman gösterecek.”

Rusya’nın çekilmesi durumunda bölgesel güçlerin nüfuz mücadelesinin ivme kazanacağını savunan ve İran’ı bir tehdit olarak algılayan İsrail’in daha şimdiden Suriye topraklarına yönelik saldırılarının şiddetini artırdığını hatırlatan Farazi, “Suriye'de irili ufaklı gruplar arasındaki savaşın yeniden canlanması hiçbir şekilde uzak bir ihtimal olmayacaktır,” dedi.

İranlı deneyimli diplomat uyarılarında ne ölçüde haklı, bilmek zor. Ancak Türkiye ile İran’ın aralarında hep dile getirdikleri uzun vadeli işbirliği için sağlam bir yol haritasını bir an evvel hazırlamaları ve bunun önündeki engelleri Rusya ile ABD’nin bölgeden tamamen çekilmelerini beklemeden kaldırmaları şimdi daha da büyük önem arz ediyor.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Füze saldırılarının görünmeyen koridor boyutu

İsrail ile İran arasındaki karşılıklı füze saldırıları, ABD’nin Orta Doğu'da Çin'in artan nüfuzunu dengeleyecek bir ağırlık merkezinin sacayaklarının inşa sürecine de katkıda bulunuyor

Biri öldürmüş, biri gömmüş, biri de delilleri yok etmiş

Knesset semalarında İran füzeleri görüldü diye dikkatlerden kaçmasın, bayramın son günü İsrail ordusu Gazze’de 3 yüksek okul, bir ilkokul, bir hastane, bir düğün salonu ve bir de camiyi 1 saat içinde yok ederken, işbirlikçileri 1930’ları anımsatan icraatlara imza attı

Kadayıfın altı kızardı

70’lerdeki hükümetlerin ayakta kalmasında anahtar rol oynamış Necmettin Erbakan’ın oğlu, babasının izinden giderek ustalıklı bir stratejiyle “kadayıfın altını kızarttı.”  Sol yine seyrederken