29 Mart 2021

Ankara Moskova'yı yatıştırma gayretinde

İdlib ve Halep kırsalında sertleşen Rusya'yı yatıştırmak için bölgede insani geçiş koridorları açmaya zorlanan Ankara, silahlı grupları ikna etmekte güçlük yaşıyor

Suriye'deki elini güçlendirme amacıyla Biden yönetimine bir anlamda "gel bu bölgede birlikte çalışalım" mesajları gönderen Ankara, bu konudaki hoşnutsuzluğunu son haftalarda "ateş gücünü" sahaya sert bir şekilde yansıtarak gösteren Astana süreci partneri Rusya'yı yatıştırma gayreti içinde.

Bilindiği gibi, Rusya, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) desteğindeki muhalif silahlı güçleri Suriye sahasında sert bir biçimde vurmakla kalmamış İdlib bölgesindeki hava saldırılarını Fırat Kalkanı Harekâtı bölgesine dahi taşımıştı. Tansiyonu düşürme gayretiyle geçtiğimiz hafta içinde Rusya ile diplomatik temaslarını artıran Türkiye'nin, bu temasların sonucunda, "Suriye'nin kuzeyindeki İdlib ve Halep kırsallarında 3 geçişin yeniden trafiğe açılmasına" razı olduğu da ileri sürüldü.  

Bazı medya kuruluşları, Rus askeri kanallarına dayanarak verdikleri haberlerinde, Rusya'nın Türkiye'ye, çatışmaların yaşandığı bölgelerdeki sivil halkın Şam yönetiminin denetimi altındaki topraklara güvenli bir şekilde geçişini mümkün kılmak üzere, İdlib kırsalının doğusundaki Ternebe'de (Serakib) ve Halep kırsalındaki Miznez ile Ebu Zandin'de geçiş kapıları açılması yönünde teklifte bulunduğunu, Türkiye'nin de bunu kabul ettiğini bildirdiler.

Ancak Anadolu Ajansı (AA), güvenlik kaynaklarından aldığı bilgiye dayanarak, bu bilginin tam bu şekilde olmadığını kaydetti. AA söz konusu haberinde, "İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi'nde bulunan Serakib kapısının 18 Nisan 2020'de, Miznaz kapısının ise 30 Nisan 2020'de açılmasının planlandığını, ancak halkın rejime yönelik protestoları nedeniyle kapıların açılması gerçekleşmemiştir," ifadesini kullandı. Ajans, aynı kaynakların, Fırat Kalkanı Harekât Bölgesi'ndeki Ebu Zandin'in de zaten kapalı olduğunu aktardıklarını not düştü.

Çelişen haberler

Suriye resmi haber ajansı SANA ise, geçiş noktalarında bulunan muhabirlerine dayanarak 27 Mart 2021 tarihinde verdiği haberinde, halkın trafiğe açılışlarının üçüncü gününde de bu geçiş kapılarına gelmeye çekindiğini kaydetti. SANA, işgal altındaki bölgelerden ayrılmak isteyen sivillerin güvenli bölgelere taşınmasını sağlayacak ambulans ve otobüslerle donatılmış geçiş kapılarına muhalif silahlı grupların tehditleri nedeniyle gelemediğini belirtti.

Rusya, Ankara'ya geçişlerin açılmasıyla ilgili olarak geçtiğimiz yıl sonundan bu yana baskı yapıyordu. Hatta TASS ajansı geçişlerin önce 13 Ocak tarihinde açılacağını duyurmuş, daha sonra da bu tarihi 22 Şubat olarak vermişti. Ajans son olarak Moskova'nın Ankara'ya geçişlerin 25 Mart'ta açılması yönünde "teklifte bulunduğunu" bildirmişti.

Suriye'deki Tarafları Uzlaştırma Merkezi'nden Aleksander Karpov, 24 Mart'ta yaptığı bir basın açıklamasına, Rusya ile Türkiye'nin bu konuda anlaşmaya vardığını ileri sürdü. TASS ajansı da dün geçtiği haberinde, söz konusu üç geçiş noktasının Rusya'nın Suriye'deki Tarafları Uzlaştırma Merkezi'nin desteğiyle 25 Mart'ta açıldığını kaydetti. Ajans, Merkez'den verilen bilgilere dayanarak, Türkiye'nin denetimi altındaki bölgelerdeki yasadışı silahlı grup militanların geçişe çıkan yolları barikatlar çekerek kapattıklarının ve sivillerin araçlarını zorla ve tutuklama tehdidiyle engelleyerek geçişlere izin vermediğinin altını çizdi.

Ankara ile Moskova arasında sağlandığı belirtilen mutabakat tam olarak nasıl bir karakter taşırsa taşısın, bölgede dengeleri etkileyen farklı dinamikler söz konusu. Örneğin, "muhalif" silahlı gruplar, yerel halkın "kurtarılmış bölgeleri" terk etmesiyle buraların ekonomik canlılığını yitireceğine inanıyor. Sivillerin kendilerine bir tür "insan kalkanı" imkânı verdiğini de düşünen söz konusu gruplar, halkın Şam Yönetimi'nin denetimindeki bölgelere geçmesiyle birlikte Rusya desteğindeki Suriye Arap Ordusu'nun bölgeye yönelik taarruzunun hız kazanacağını hesap ediyor.

Rusya, "muhalif" silahlı grupların, halkın güvenli bölgelere geçişini engellemesinin ardında, bu grupların sivillerin bölgeden göç etmesiyle birlikte Batı'nın bölgeye olasını bir müdahalesini meşru kılabilecek bir "kimyasal silah saldırısı" tiyatrosu sergileme imkânı bulamayacaklarının da yattığı kanısında. 

Ankara-Moskova arasında artan görüşme trafiği

6 Mart 2020'den beri resmi düzeyde de kalsa, bir ateşkesin hüküm sürdüğü Suriye'nin kuzeyindeki durum zaman zaman Milli Savunma Bakanları düzeyinde yapılan görüşmelerle de ele alınıyor. Son olarak, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu ile 25 Mart'ta telefonda görüştü. Görüşme, Rus uçaklarının Suriye ile Türkiye arasındaki uluslararası geçişlere açık (ve Cilvegözü sınır kapısının karşısındaki) sınır kapısı Babu'l Hava sınır kapısı yakınlarındaki akaryakıt dolum tesislerine yönelik hava saldırısının akabinde gerçekleşmişti. Aynı günlerde, Akdeniz'deki bir Rus gemisinden atılan bir balistik füze de İdlib'in Türkiye sınırına yaklaşık 3 kilometre uzaklıktaki Kah köyünde konuşlu "muhalif" silahlı gruplardan Feylaku'ş Şam'ın karargahı yakınlarına düşmüştü.

Akar görüşmenin akabinde yaptığı açıklamada şöyle konuşmuştu: "Gayet yapıcı bir görüşmeydi. Karşılıklı bütün farklılıkları, mutabakat muhtırasındaki ihlalleri dile getirdik. Bu konuda karşılıklı birtakım tedbirler almamız gerektiği konusunda mutabık kaldık ve çalışmalarımızı bu şekilde sürdürüyoruz." 

Türk Dışişleri Bakanlığı kaynaklarına göre, Türkiye ile Rusya arasındaki bir başka görüşme de 22 Mart'ta Ankara'da Rusya'nın Türkiye Büyükelçisi Aleksey Yerhov ile Türk Dışişleri yetkilileri arasında gerçekleşti. Bu görüşmede Türk tarafının Yerkov'a Rusya'nın bölgede artan bombardımanlarıyla ilgili kaygı ve endişelerini aktardığı bildirildi.

TSK desteğindeki muhalif silahlı güçleri son zamanlarda Türkiye sınırındaki yakın kamplarında vurmaya başlayan Rusya, bir yandan da muhalif silahlı yapıların SDG/YPG bölgesinden taşınan petrolü depoladıkları Cerablus ve El Bab'daki istasyonlarını da bombalıyor.

Öte yandan Rusya'nın Suriye'deki Tarafları Uzlaştırma Merkezi'nin 24 Mart tarihinde Türk tarafına ricada bulunarak, Fırat Kalkanı bölgesindeki batı kırsalından Halep'in meskûn mahallerine 21 Mart Pazar günü yapılan ve bazı sivillerin hayatını yitirmesine sebebiyet veren top atışlarının sorumlularının bulunup cezalandırılmasını istediği öğrenildi.

Kısacası, Ankara ile Moskova'nın arası son zamanlarda biraz limoni. Taraflar bir konuda mutabık kalsa bile, hangi konularda mutabık kaldıkları net olarak anlaşılamıyor. Tarafların son zamanlarda mutabık kaldıklarında anlaştıkları belki de tek konu, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile TSK desteğindeki muhalif silahlı grupların Fırat'ın doğusundaki Ayn İsa beldesinde gerçekleştirdikleri çatışmalarda hayatını kaybedenlerin cenazelerinin takası konusunda yaşandı. Cenazelerin takası konusunda iki taraf arasında arabuluculuğun Rusya tarafından sağlandığı bildirildi.

Yazarın Diğer Yazıları

Avrupa savaş için geri sayıma doğru ilerlerken

Giderek daha çok sayıda kundakçının belirdiği bir dünyada bundan sonraki perdelerde “büyük patlama” öncesi rıza üretiminden savaş ekonomisine geçişe ve paradigma değişimini mümkün kılacak liderlik inşasına, daha çok şey göreceğiz gibi duruyor

Amerikan askerlerinin çekilmesi

ABD’nin bir yerlerden asker çekmesi dünyanın barışa bir adım daha yaklaştığı anlamına da gelmiyor. ABD, 2024'te ordusuna 886 milyar dolar harcamayı planlıyor. Bu, onu askeri harcamalarda bir kez daha dünya birincisi yaptığı gibi Çin, Rusya, Hindistan, Suudi Arabistan, İngiltere, Almanya, Fransa, Güney Kore, Japonya ve Ukrayna'nın toplamından da daha fazla askeri harcama yaptığının teyidi...

Karadeniz ısıtılırken

NATO’nun Rusya ile topyekûn bir savaşa mı gireceği sorusunu gündeme taşıyan sıcak gelişmelerin arka planı ve sebepler, sonuçlar