S-400 hava savunma sistemlerinin Türkiye’ye yönelik sevkiyatının başlamasıyla birlikte dikkatler yakın bir tarihte Ankara’ya yönelik birtakım yaptırımlar açıklaması beklenen ABD Senatosu’na odaklanırken, Türk hükümetince arzulanmayan bir yaptırım ilanı durumunda Ankara ile Washington arasında Suriye sınırına dönük müzakerelerin çökeceği ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin de Fırat’ın doğusuna yönelik bir askeri operasyon yapabileceği, son günlerde bu yöndeki hazırlıklarını yoğunlaştırdığı yönünde haberler geliyor.
Bu yönde en ciddi hazırlığın olduğu bölgelerin belki de başında Şanlıurfa’nın Akçakale ilçesi geliyor. Tel Abyad’ın hemen karşısında bulunan Akçakale’ye son bir haftadır yoğun askeri takviye yapılıyor. Ayrıca Türk Hava Kuvvetleri’ne bağlı savaş uçaklarının da son günlerde bu bölgedeki hava sahasında sık görüldüğü ileri sürülüyor.
Şanlıurfa'daki 20'nci Zırhlı Tugay Komutanlığı’ndan dün yola çıkarılan obüs, zırhlı araç ve iş makinelerinden oluşan 15 araçlık konvoyun ayrı gün içinde Akçakale'ye ulaştığı ve Üçüncü Hudut Alay Komutanlığı’na giriş yapan araçların, kısa bir süre içinde sınır hattındaki hudut karakollarında konuşlandırılacağının altı çiziliyor.
Bölgeye yaklaşık bir haftadır askeri malzeme sevkiyatı yapıldığını bildiren kaynaklar, kimi zırhlı araçlardaki askeri malzemelerin Suriye sınırına 1 kilometre mesafede daha önceden açılan siperlere yerleştirildiğine de dikkati çekmişlerdi.
Tabii hareketlilik sınırın Türkiye tarafıyla kısıtlı değil. ABD’nin desteğindeki YPG/YPJ birliklerinin ana omurgasını oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) denetiminde bulunan Fırat’ın doğusundaki bölgede de bir süredir yoğun bir askeri hareketlilik var. Buradaki hareketliliğin bel kemiğini, bazı Suudi Arabistan ve ABD temsilcilerinin haziran ayında bölgeye yaptığı ziyaretler sonrasında oluşturulan yeni yapılanmalar teşkil ediyor.
Hangi ziyaretleri kast ediyoruz? Suudi Arabistan Körfez İlişkileri Bakanı Tamer el Sabhan, ABD Dışişleri Bakanlığı eski Müsteşar Yardımcısı Joel Ruben ve ABD’nin eski Şam Büyükelçisi William Roebuck’un ziyaretlerini...
Bahsi geçen ülke temsilcileri 13 Haziran tarihinde bölgedeki SDG yetkilileri ile aşiret/kabile temsilcilerini ziyaret ederek Arap aşiretlerden YPG’ye destek istemişlerdi. Bu ziyaretlerin ardından SDG’nin bölgenin pek çok noktasında askeri meclisler (konseyler) kurduğunu duyduk. Bu meclislerden dördü (Tabka, Rakka, Tel Abyad ve Kobani) Suudi Arabistan ve ABD temsilcilerinin temaslarının hemen akabinde, bir haftadan kısa bir süre içinde oluşturuldu.
Akçakale’nin hemen karşısında bulunan Tel Abyad’daki Askeri Meclis’in kuruluş tarihi 14 Haziran 2019.
Suriye’nin elektrik üretiminin önemli bir kısmını sağlayan ve ülkenin en büyük barajı olan Tabka Barajı’nın bulunduğu Tabka kentindeki Askeri Meclis’in kuruluşu ise, bölgede etkin kimi aşiret ve kabile liderlerinin destek videoları eşliğinde “daha hızlı karar almak ve bölgeyi olası saldırılara karşı korumak amacıyla” 18 Haziran’da duyuruldu. Diğer iki meclis ise bu iki tarih arasındaki zaman dilimi içinde…
Bu dört meclisin akabinde 20 Haziran’da da Nusaybin’in hemen karşısındaki Kamışlı’da ve onun 90 km kadar güneyindeki el Hol’da askeri meclisler oluşturuldu.
Son olarak da, 3 Temmuz’da Haseke Askeri Meclisi’nin oluşturulduğu haberini aldık. Askeri operasyonlarda daha etkin kararlar almak üzere ademi merkeziyetçi yapılar oluşturmak anlayışıyla kurulan askeri konseyler bölgedeki yerel unsurlardan temsilciler de içeriyor.
SDG, IŞİD ile mücadele kapsamında Menbiç ve Rakka gibi kentlerde 2016 ve 2017 tarihlerinde bölgedeki Arap unsurları da içinde barındıracak şekilde askeri meclisler teşkil etmiş, ancak yukarıda saydığımız şehirlerin büyük kısmında bu yönde bir yapılanma oluşturma yoluna gitmemişti.
SDG komutanı Mazlum Abdi’nin Haziran ayı sonlarında ANHA Haber Ajansına verdiği, ancak bağımsız kaynaklarca teyit edilmeyen bilgilere bakılırsa, SDG çatısı altında 30 bini “sınır devriyesi”, 5 bini özel kuvvetler olmak üzere yaklaşık 70 bin kişilik bir askeri kuvvet bulunuyor. Birleşik Ortak Görev Gücü-Doğal Kararlılık Harekâtı (CJTF-OIR) sözcülerinden birinin 2018 yılı Ocak ayında verdiği ve Ankara’yı epeyce tedirgin eden bilgi ise bölgede ABD denetiminde "Suriye Sınır Güvenliği Gücü" adı altında 30 bin kişilik bir askeri yapılanma oluşturulacağı yolundaydı.
Aslında Türk ve Amerikalı temsilciler epey bir zamandır YPG’nin Türkiye sınırına yakın bölgelerden çekilmesi ve Ankara’nın güvenlik endişelerinin giderilmesini temel alan görüşmeler yürütüyordu. Bölgedeki kimi siyasi gözlemciler, ABD’nin Ankara’ya yönelik birtakım yaptırımları açıklaması ile birlikte bu müzakerelerin tamamen çökeceğini ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin de bölgeye yönelik operasyona girişme ihtimalinin kuvvetleneceğini vurguluyorlar. Türkiye’nin sınır bölgelerindeki askeri hareketlilik de bu kapsamda değerlendiriliyor. Ancak kimi uzmanlar ise Ankara’nın blöf yaptığı inancında.
Amerikalıların S-400’lerin Türkiye’ye yönelik sevkiyatı 12 Temmuz’da başlamasına rağmen yaptırımları ilan etmek için 15 Temmuz darbe girişiminin yıldönümünü bilerek “pas geçtiklerini” ve Türkiye kamuoyu nezdinde Washington-darbe-yaptırım şeklinde bir ilişkilendirme yapılmasını arzu etmediklerini söyleyenler de var.
Dolayısıyla Türkiye’nin S-400 kaynaklı olası ABD yaptırımlarına ne ölçüde hazır olduğunu belki bilemiyoruz ama öyle görünüyor ki, Akçakale yaptırımlara Ankara’nın cevabını üretmek üzere, Tel Abyad da böyle bir cevaba Kürtlerin karşılığını vermesi yönünde “hazırol”a (!) geçmiş durumdalar.
twitter: @akdoganozkan