Suriye’de 2019 yılında “sürpriz” bir barış görebilmemiz için galiba Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile Şam Yönetimi’nin kendi aralarında bir anlaşma, bir uzlaşmaya varmaları gerekiyor. Yalnızca böyle bir anlaşma ABD’nin bölgeyi terk etmesini hızlandırıp kalıcı barışın önünü açabileceği için önemli. Ancak bu ihtimal de galiba, bölgedeki mevcut denge ve uzlaşıların doğasına şimdilik aykırı görünüyor. Yine de “en kötü” diyebileceğimiz senaryolar gerçekleşmez ise, 2019’da Suriye’de barışa bir adım daha yaklaşma ihtimalimiz kuvvetli. Ama tabii, “en kötüler” olmaz ise… Geçen hafta, Suriye ve yakın coğrafyasında önümüzdeki yıl “en kötü senaryo” kategorisi altında neler bekleyebileceğimize dair birtakım öngörülerde bulunabileceğimizi belirtip, ilkini “İsrail’in Lübnan’ı işgali” olarak tanımlamıştım.
“Olay” Ortadoğu’da geçiyorsa, “en kötü senaryo” başlığının altına yazabileceğiniz şey sıkıntısı çekmiyorsunuz. Hele de dünya, askerî açıdan 90’larda ve 2000’lerin ilk 10 yılında görmeye alışık olmadığımız türden geniş bir hareketlilik yaşıyorsa ve başka coğrafyalarda olup biteceklerin de bölgeyi etkileme potansiyeli varsa.
Şimdi gelelim olası diğer “en kötü” ihtimallere… Olasılığı zayıf ama her zaman orada duran diğer ihtimallere…
Ciddi sonuçları olabilecek bir başka “en kötü” ihtimal ise, Tenef’te ABD ve Rusya arasında sınırlı da olsa bir çatışma yaşanması…
Tenef’te ABD – Rusya çatışması
2018 yılı sonu itibarıyla Suriye’nin batısında Rusya’nın, doğusunda ise ABD’nin hâkim durumda göründüğünü gözlemek mümkün. Fırat nehri bu noktada kritik bir ayrım çizgisi olarak beliriyor. 2018 Kasım ayı sonu itibarıyla verilen rakamlara bakılırsa, Rusya ve diğer müttefiklerinin desteğini almış Suriye ordusu ülkenin yüzde 60,7’sini denetim altında tutarken, yüzde 27,6’sını ise ABD desteğindeki SDG kontrol ediyor. Heyet Tahrirü’ş Şam’ın (HTŞ) da aralarında olduğu el Kaide türevli cihatçılar ise yüzde 8,7’sini denetimleri altında tutuyor. TSK destekli ÖSO güçleri yüzde 2’sini, ABD ve Batılı müttefiklerin desteklemeyi sürdürdüğü diğer cihatçılar ise yüzde 1,9’unu kontrol eder durumda.
Bu son verdiğimiz 1,9’luk oranın içine Fırat’ın batısında bir Suriye toprağı olmakla birlikte Irak ve Ürdün sınırlarının hemen dibinde bir bölge olan el Tenef te bulunuyor. Tenef’te bir ABD üssü var. Bağdat -Şam karayolunun üzerinde bir nokta Tenef. Bu nedenle de, bölgede Tahran’dan Bağdat’a, Bağdat’tan Şam’a ve oradan da Akdeniz’e uzanacak Şii ağırlıklı bir nüfuz -ve tabii ikmal- hattını kesme çabası içindeki ABD önderliğindeki koalisyon için kritik bir öneme sahip…
Bir diğer deyişle, Tenef ABD’nin İran’ı durdurmak istediği kavşak! Bu amaçla da, Amerikalılar, bölgede 55 km derinlikte bir tampon bölge oluşturarak bir de askeri üs kurdular. Bununla da yetinmediler ve hemen güneydoğudaki Irak topraklarında, yani 1,5 saat mesafedeki Rutbe’de bulunan mülteci kampından da Şam Yönetimi’ne karşı savaşacak cihatçı militan devşirdiler. Suriye’ye geçiş kapısı sayılan el Tenef’e 150 km uzaklıkta, Ürdün üzerinden Suriye’ye geçiş kapısı sayılan Cabir Geçiş noktasına ise 436 km mesafede olan Rutbe’de ABD proksisi olarak savaşacak cihatçılar seçildi, yedirildi giydirildi, ellerine silah verildi, eğitildi ve oradan sevkiyatları yapıldı.
Amerikalılar, buradaki amaçlarını “IŞİD’e karşı mücadele olarak” ifade etmiş olsalar da, asıl hedef, yukarıda da belirttiğimiz gibi, Tahran. Tenef, ABD destekli cihatçı güçlere danışmanlık yapanların, “bu hatta İran destekli milisler girerse, ölüleri çıkar” dediği bir bölge. Nitekim CENTCOM komutanı General Joseph Votel, Tenef’teki üslerini Ekim ayı sonlarına doğru ziyaret ettiğinde, CENTCOM’dan sbu konuda bir açıklama yapıldı. Açıklamada, Amerikan askerlerinin Tenef’deki varlığının Suriye içindeki İran destekli unsurların faaliyetlerini zorlaştırmada etkisi olduğu açık bir şekilde dile getirildi.
Burada ABD’nin 7/24 hava desteği var… Suriye ordu birlikleri en son Tenef’e girmeye çalıştıklarında Amerikalılar tarafından anında bombalandılar… Yine Aralık ayının başlarında ABD ordu birlikleri M142 Yüksek Hareket Yetenekli Topçu Roket Sistemlerini (MIMARS) kullanarak el Gurab Tepesi yakınlarındaki SAA mevzilerine çok sayıda roket atışı gerçekleştirdiler. Çatışmalarda can kaybı yaşanmadığı, ancak Suriye’nin nispeten sakin duran bu bölgesine yönelik endişeleri tırmandırdığı ifade edildi.
Bölge yeniden ısınıyor mu?
Ruslar Amerikan askerlerinin Tenef’ten ayrılmalarını ve bölgenin kontrolünü Suriye askerlerine bırakmalarını istiyorlar. Ülkenin güneybatısında işleri arzu ettiği gibi yoluna koyan Şam Yönetiminin Ruslar ile birlikte bundan sonra ABD üzerindeki Tenef’e yönelik baskıyı artıracakları kesin. İdlib meselesi arzuladıkları şekliyle hallolmadan Rusların Fırat’ın doğusuna ve Deyrizor bölgesi civarına yönelik büyük bir baskı koymalarını bekleyemeyiz belki. Ama Tenef öyle değil. ABD’nin oradaki varlığı Deyrizor’un savunmasını da zorlaştıran bir nitelik taşıyor. Ancak Amerikalıların Tenef’ten çekilmeye yanaşmaları o kadar kolay olmayacağından, 2019’da bölgenin daha da ısınması hiç şaşırtıcı olmayacaktır. Nitekim bunun ilk emareleri görülmeye başlandı.
Şam yönetimine yakın medya aktivistleri kanalıyla 12 Aralık’ta kamuoyuna sızdırılan haberlere bakılırsa, Ruslar Tenef’te ABD denetimindeki tampon bölgeye yakın çok sayıda noktada son günlerde mevzilendiler. Aynı kaynaklar, bölgeye getirdikleri hava savunma sistemlerini aktif hale getiren Rusların önümüzdeki günlerde bölgeye ağır silahlar da içeren askeri yığınak yapmayı sürdüreceklerini ifade ediyorlar.
Bu arada, ABD'nin bölgede asli proksi gücü olarak hareket eden Sünni tabanlı Mahavir el Tavra’nın (MeT -Devrimci Komando Ordusu) yaptığı basın açıklamasına göre, 13 Aralık’ta örgüte ait bir konvoy ile Suriye Arap Ordusu’nun 1. Tümenine bağlı güçler arasında çatışma yaşandı. Suriye askerlerinin açtığı ateş sonucu 3 MeT mensubu cihatçı hayatını kaybetti. Bir ara kendilerine Yeni Suriye Ordusu adı da veren MeT güçleri, Suriye askerlerinin 55 km’lik tampon bölge içinde tutunmaya çalıştığı için bir çatışma yaşandığını ileri sürdüler. ABD askeri kaynaklarının olayı doğrulamaması MeT’in iddialarına kuşkuyla yaklaşılmasına yol açtı. Zaten Şam yönetimine yakın kaynaklara bakılırsa, MeT militanları bölgede sınır kaçakçılığı yaparken yanlışlıkla Suriye askerlerinin bulunduğu mevzilere yaklaştılar ve çatışma bu nedenle yaşandı.
Bu gerilim ve çatışmalar hangi noktaya kadar gider, bilmiyoruz. Ancak ABD güçleri Fırat’ın doğusundaki işgali sonlandırmadığı müddetçe Ruslar ülkenin güneyinde tam orta noktada kritik bir kavşağı Pentagon’un elinde tutmasından son derece rahatsızlar. Geçmişte özellikle de -aşağıda da aktaracağım gibi- Mayıs 2017’de bölgede olanlar gelecekte yaşanabileceklerin ipuçlarını da veriyor.
Bölgenin ısınmasının getireceği birtakım gelişmelerin sonucu olarak, ABD ile Rusya’nın Tenef civarındaki angajman kurallarını değiştirmeleri ve sınırlı da olsa bir çatışmanın içinde olmaları, 2019’da çok güçlü bir olasılık değilse bile, “en kötü senaryo” diye düşündüğümüz ihtimallerden biri. Zira böyle bir ihtimal başka “en kötü senaryoların” da kapısını açabilecektir.
Tenef neden önemli?
Tenef, Irak ile Suriye arasındaki üç resmi sınır geçiş kapısından biri. Bağdat – Şam karayolunun üzerindeki bu geçiş noktası Iraklılarca da “el Valid” olarak adlandırılıyor. El Valid, Irak’ın batısındaki Anbar vilayetinin tamamı Sünni Müslümanlarca iskân edilmiş olan Rütbe kasabası sınırları içinde yer alan bir geçiş noktası. Stratejik bir geçiş noktası. Zira yukarıda da belirttiğimiz gibi, üç ülkeye komşuluk yapıyor. Irak’ın en batı ucundaki bu nokta, Ürdün’ün de kuzeydoğu ucunun hemen dibinde. Bağdat -Şam karayolunun üzerinde olduğu için ABD (ve İsrail) tarafından, Tahran – Şam – Beyrut karayolu olarak algılanıyor. Böyle algılandığı için de, ABD savaş boyunca proksileri yardımıyla aslında Türkiye sınırından Ürdün sınırına uzanan bir koridor oluşturarak Tahran’ın Suriye ve Lübnan’daki müttefiklerine destek ulaştırabileceği tüm karasal ikmal yollarını engellemeye çalıştı. Bağdat – Şam karayolu üzerindeki Tenef de bunlardan biriydi.
ABD böyle yaparak, Lübnan Hizbullahı ile Iraklı Şii milislerin ve İran destekli güçlerin Bağdat – Şam hattını kullanmalarını ve bu yol üzerinden silah/mühimmat taşımalarını engellemeye çalıştı. Eski statükonun devamının hem Suudi Arabistan’ın kuzeyinin topyekûn İran nüfuzunda kalması anlamına geldiğini düşündüğü için hem de İsrail’in güvenliğini tehlikeye attığını varsaydığı için de, bu faaliyetlerini “Şii Hilal’i” kırmak kapsamında değerlendiriyordu.
Tenef’te geçmişte neler oldu?
Bu amaçla da, Tenef’in savaşın başlarında Şam yönetiminin otoritesinden çıkarak IŞİD tarafından ele geçirilmesi sağlandı. Hedef bu koridoru IŞİD’den Pentagon’un proksilerinin almasını sağlamaktı. Nitekim Tenef, 2015 yılında IŞİD’in eline geçtiyse de, 2016 Ağustos’unda ABD desteğindeki Iraklı milisler tarafından alındı. Amerikalılar bu dönemde Tenef’te bir askeri üs kurdu. Bu üs sayesinde Suriye hükümetine karşı savaşmak üzere eski IŞİD elemanlarından cihatçı gruplar oluşturup bunlara eğitimler verdiler.
2017 yılı Mart ayında sınırın Suriye tarafı ABD ve Ürdün destekli Mahavir el Tavra isimli cihatçı grubun kontrolüne verildi ve sınır bu örgütün denetiminde geçişlere açıldı. Aynı yılın Nisan ayında ABD Özel Kuvvetlere mensup askerlerin buradaki üsten muharebelere katılmaya başladığını öğrendik. Tenef, o tarihten bu yana ABD ile Rusya arasında bir gerilim konusu. Suriye Savaşı’nda ABD öncülüğündeki koalisyon güçleri ile Suriye ordu birlikleri pek doğrudan karşı karşıya gelmemişlerdi. Ama Mayıs 2017’de Amerikan savaş uçakları Tenef’e doğru ilerlemekte olan ve 27 tanktan oluşan Suriye ordu birliğini bombalayarak Rusya’nın doğrudan desteklediği bu askeri güce “yaklaşma” demiş oldu ve büyük hasar verdi.
Tabii Ruslar Suriye sahnesinde belirdikten sonra tablo değişti, tarihin seyri hızlandı. 2017 yılının Aralık ayına geldiğimizde Tenef, çöl coğrafyasından IŞİD’i hızla süpürmeye başlayan Suriye ordu birlikleri tarafından kuşatıldı. Ancak ABD destekli cihatçılar sınır geçiş noktasını ve buradaki ABD üssünün etrafında 55 km uzunluğunda bir hattı denetim altında tutmayı bugün de sürdürüyorlar.
twitter: @akdoganozkan