03 Ağustos 2015

10 demeçte ‘şifa ilacı’ndan ‘şehadet şerbeti’ne

Ölümün yüceltildiği zamanlardayız, savaşa karşı barışı ve yaşamı savunmanın zor olduğu zamanlarda

Çocuklarımızın canlarının yeniden namlunun ucuna sürüldüğü, onların kanı üzerinden atıp tutmanın mertlik sanıldığı, ölümün yüceltildiği zamanlardayız. Savaşa karşı barışı ve yaşamı savunmanın zor olduğu zamanlarda. Öyleyse, bırakalım da kendi demeçleri not düşsün tarihe! Görelim, topluma “şifa ilacı” içirmeye hazırlananların, el çabukluğuyla bir yılda dümeni nasıl da “şehadet şerbeti”ne kırdıklarını:

“–Siyasi heyetin Ada’dan [İmralı’dan] dönüşünden sonra açıklamalarını önemli ve doğru buluyoruz. Bunlar bizim de düşüncelerimiz ve ifade ettiğim gibi yeni yol haritası sonuca götürücü olacaktır. Yasal düzenlemeler de yapılacak, Meclis’e de gidilecek.” – 7 Haziran 2014, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay.

Çözüm süreci bizim için tarihten gelen şifa ilacıdır. Birileri halkımıza zehir sunmak isterse, o zehri ayıklarız şifa ilacını içmeye devam ederiz.” - 16 Ekim 2014, Başbakan Ahmet Davutoğlu.

Çözüm süreci bizim kimseden izin almadan kendi irademizle başlattığımız bir süreçtir. Kimsenin de tutumuna bakmadan kendi irademizle yürüteceğimiz bir süreçtir. (...) Çözüm süreci kararlılıkla devam ettirilecek.” - 17 Ekim 2014, Ahmet Davutoğlu.

Evet size zulmedildi. Ayıp edildi. Bütün Alevi, Kürt hangi kimlikten olursa olsun hepsine saygıyla hürmetle bu kimlikleri selamlıyorum. Bu kimliklere karşı kim nasıl yanlış bir tavır alırsa devlete en büyük zararı o verir.” - 23 Kasım 2014, Başbakan Ahmet Davutoğlu.

Demokratik siyaset varsa artık gençler de devlet adamları da şiddeti körükleyen açıklamalardan uzak durmalı. Artık silah diliyle kimse konuşmamalıdır. (...) Anadolu evlatları artık el ele yürüyecek. Hiçbir annenin yüreğine evlat acısı düşemeyecek.” - 28 Şubat 2015, Başbakan Ahmet Davutoğlu.

Artık bu ülkede, Türk, Kürt, Sünni, Alevi gibi ayrımlar hiçbir şekilde bu milletin fertleri arasında nifak tohumu olacak şekilde kullanılamayacaktır. Türkiye'de şiddetin, silahın dili sona erecek, demokratik siyasetin önü açılacaktır. ” - 28 Şubat 2015, Başbakan Ahmet Davutoğlu.

Benden daha iyi kimse Diyarbekir'in ruhunu anlayamaz. Diyarbakır, Taksim değildir, Kıble, Mekkedir. Mescid-i Aksa'dır. Ak Parti birlik, tevhid ve vahdet hareketidir. Birleştirmeye geldik, parçalamaya değil.” - 31 Mayıs 2015, Başbakan Ahmet Davutoğlu.

[7 Haziran seçiminden sonra] Bak şu tablo şu an HDP’ye oy veren bir çok Kürdü çok rahatsız etmiştir. ‘Aman ne yapacaz? Çözüm süreci ne olacak?’ Öcalan İmralı’ya gömüldü bir defa.” – 7 Haziran 2015, Adıyaman AKP Milletvekili Mehmet Metiner.

“–Bundan sonra HDP çözüm sürecinin ancak filmini yapar” – 8 Haziran 2015, Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan.

Kandil’i tamamen imha edeceğiz. Hepimiz şehadet şerbeti içmeye hazırız.” – 31 Temmuz 2015, Veysel Eroğlu, Orman ve Su İşleri Bakanı.

 

 

Twitter: @akdoganozkan

Yazarın Diğer Yazıları

Orta Doğu’da Arap sonbaharı

Batı’nın lacileri giydirdiği neo-Ladinist Colani güçlerinin Şam’a girmesi ve Esad’ın ülkeyi terk etmesinin ardından Suriye’de bir dönem bitti. Muzafferlerin sevinç çığlıkları yanıltmasın, kötü günler bitmiş ve şimdi sırada daha kötü günler de olabilir

Savaşın ekseni Türkiye sınırına dayanırken

İlk bakışta Lübnan ateşkesi akabinde, İran-Hizbullah ikmal hattını kesmeye yönelik bir hamle gibi görünen Suriye’deki cihatçı taarruzu en çok Tel Aviv’i sevindirmiş olabilir ama en çok Şam’ı mı, Tahran’ı mı, yoksa Ankara’yı mı üzecek, bunu söylemek için çok erken

‘Bibi’yi tutuklayanı yakarız’

“Kurallar temelli uluslararası düzen”, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin Netanyahu ile Gallant hakkında alacağı tutuklama kararını önce 5 ay geciktirdi, şimdi de “sakın ha, tutuklarsanız yakarım sizi” deme yolunu seçiyor

"
"