03 Nisan 2020

Sporu asıl şimdi gündeme sokmalı, spora ilişkin birlikteliği arttırmalıyız

Evde kalma süresinin uzaması beraberinde hareketsizlik, obezite gibi sorunların yanı sıra başta aile içi şiddet ve geçimsizlik olmak üzere bazı toplumsal problemleri de arttırma olasılığını güçlendirmektedir

İçinde yaşadığımız olağanüstü günlerin toplumsal hayatın her alanını olduğu gibi sportif etkinlikleri de dönüştüreceğini belirttiğimiz bir önceki yazımız aslında yaşadıklarımıza ilişkin bir giriş niteliği taşıyordu. Türkiye’de sporun bir yaşam kültürü olarak yerleşmesinde belki de bu dönemin bir fırsat niteliği taşıyabileceğine vurgu yapılıyordu. Televizyondan egzersiz hareketlerinin yayınlanması ile ilgili olarak yapmış olduğum öneriye ilişkin Herkes İçin Spor Federasyonu'nda yer alan bir arkadaşımdan geri dönüş aldım ve kendisi bu uygulamaya başladıklarını belirtti. Son derece önemli ve yerinde bir karar ancak kitlenin ne kadar haberi var asıl sorun burada. Çünkü buna ilişkin duyuruların çok daha geniş bir ölçekte yapılması gerekirdi ve vurgu tıpkı kamu spotlarında olduğu gibi öne çıkartılmalıydı.

Öncelikle, eve kapanma sonrasında "dışarıda spor"un neler yaşadığına ilişkin örnekler üzerinde duralım ve ardından geleceğe ilişkin kendi ülkemizde neler yapılabileceğini dile getirelim. Sport England İcra Kurulu Başkanı Tim Hollingsworth "Spor ve fiziksel aktivitenin tabandan büyümesinden sorumlu organ olarak, hem kısa vadeli nakit akışı endişeleri olan ve hemen gelir kaybına sahip olanları hem de orta ve uzun vadeli hayatta kalma zorlukları ve finansal zorluklar. Sektörün sadece bu krizden geçmesini değil, gelecekte tekrar gelişecek bir konumda olmasını istiyoruz ve bu paket bunun merkezinde bulunan çok sayıda kuruluş üzerindeki baskıyı azaltacaktır" ifadesini kullanıyor ve 195 milyon Euro tutarında bir fon aktarımını devreye soktuklarını belirtiyor.(1)

Kapanan spor salonları, iptal edilen sportif etkinlikler sonrasında ev içinin spora elverişli bir hale dönüştürülmesi girişimleri giderek daha fazla karşılık buluyor. Dijital dünya bu kez televizyonlar, cep telefonları ve bilgisayarlar üzerinden sporu dış mekanda değil bu kez evlerimizin içerisinde yapılabilecek bir hale dönüştürmeye başlıyor. Bu noktada daha önce bireyleri yönlendiren kurum ve kuruluşlar bu kez ev içine yönelik çevrim içi derslere yönelmeye başlıyor. NSW Spor Enstitüsü tarafından yeni başlatılan girişimle dünya standartlarında, yüksek performanslı uzmanlık doğrudan evlere getiriliyor. Evden çalışanların deneyimini geliştirmek için tasarlanan özel İnfographics, video içeriği ve bilgiler, sosyal medyada paylaşılmanın yanı sıra nswis.com.au/highperformanceathome adresinde de mevcut. Ayrıca burada bağışıklık sistemini güçlendirmeye dönük besinlere ilişkin bilgiler de yer almakta.(2)

Danimarka Avrupa’da kadınların en fazla spor yaptığı ülke. Burada şimdilerde sporun dernekler ve kuruluşlar boyutu mola alırken, ev ile doğadaki uygulamaları tam hızla devam etmekte. Move for Life’ın danışmanı Maja Holm bu durumu şöyle açıklıyor: "Dernekler ve topluluklar duraklatıldığı için devam etmek için büyük bir istek var. Ancak, ödev, çocuk bakımı ve diğer stajlar arasında bakım yapılması gerekiyorsa, çok somut ve gitmek kolay olmalıdır. Evde eğitim uygulamamız eskisinden altı ila yedi kat daha sık indiriliyor ve sosyal medyada evde eğitim videolarına büyük ilgi var. Kendinizi Eğitin son iki hafta içinde 2 bin 649 kez indirildi, bu da günde 150’den fazla bir sayıya denk geliyor. Daha önce günde 20-30 arasında indirilirdi." Üyeler artık fiziksel olarak alamayacak olsalar da Skype, Microsoft Teams veya Facebook üzerinden eğitim almaya devam ediyorlar.(3)

Bir diğer ilgi çekici haber ise Martin Armstrong tarafından kaleme alınan "Sosyal izolasyon sırasında birden ilgi çeken ürünler" başlığını taşıyor. Armstrong Koronavirüs salgını nedeniyle izolasyon koşullarında yaşayanların tümünün, yaşamlarını bir dereceye kadar uyarlamak zorunda kaldıklarını belirtiyor. Web üzerinden yapılan satışlara ilişkin bir analizi okuyucularıyla buluşturuyor. "Burada önemli ilgi artışlarıyla seçilen diğer ürünlere baktığımızda evlerimizin sınırları içinde kalırken formda ve sağlıklı kalmaya odaklanırken, dumbell(dambıl) satışlarında %725’lik ve C vitamini sakızlarında %532’lik büyük bir artışın yaşanması." (4)

Biraz da kendimize dönelim ve neler yapabileceğimiz üzerinde duralım. Türkiye’nin bu zorunlu evde kalma hali bitmesinin ardından belki de spor alanında üzerinde en çok düşünmesi gereken kavram gönüllülük olmak durumundadır. Geçtiğimiz yüzyılın son çeyreğinden bu yana giderek güçlenen toplumsal hareketler içerisinde gönüllülük vurgusu daha fazla ön plana çıkmış ve hayatın her alanında olduğu gibi spor alanında da kendisini hissettirmiştir. Gönüllüler aracılığıyla sportif etkinliklerin yapılması maliyetlerin azaltılmasından çok daha fazla insani duyarlılık ve sosyal sorumluluk anlayışlarının pekişmesinde etkili olmaktadır. Önümüzdeki dönemde kendisini daha fazla hissettirmesi gereken gönüllülük olgusunun bu dönemde de çekilip paylaşılan videolar aracılığıyla dolaşımda olduğunu da belirtmeliyiz. Bunu çoğaltmalı ve spora ilişkin birlikteliği arttırmalıyız. Gönüllülük konusunda ülke olarak çok da iyi sınavlar vermediğimizi belirtmeliyim, İzmir’de 2005 yılında gerçekleştirilen Dünya Üniversite Oyunları Universiade İzmir esnasında, gönüllülere para verdik. Başka bir deyişle eşyanın doğasına aykırı bir durumun yaratılmasını sağladık. Bu yüzden gönüllülüğü gerçek anlamda ve ruhuna uygun bir anlayış içerisinde hayata geçirmek suretiyle sportif kültürün yerleşmesinde aracı olarak kullanmanın yollarını aramak durumundayız.

Bir diğer önemli husus ülkemizde yaklaşık 15 bin civarında spor kulübü bulunuyor. Bu kulüplerin sportif etkinliklerin yanı sıra aynı zamanda birer sivil toplum örgütü oldukları gerçeğini hem bizler hem de bu kulüpleri yönetenler fark etmiyoruz bile. Belki de bu yüzden spor kulüplerimiz devletin organize ettiği uygulamaların dışında kendileri toplumsal hayata ilişkin sorunların uzağında durmayı tercih ediyorlar. Oysa içinden çıktıkları ve paydaşı oldukları ilçeni, ilin, bölgenin ve ülkenin olmazsa olmazları olarak yapabilecekleri çok fazla iş var ve bu sayede dokunabilecekleri binlerce, milyonlarca hayat bulunuyor. Bu yüzden bu kulüplerin içinde bulundukları yerde kendilerini destekleyen taraftarları ile bütünleşme doğrultusunda daha aktif ve katılımcı olmaları önümüzdeki dönemde kulüp-vatandaş birlikteliğini arttırmanın yanı sıra sportif etkinleri de daha ön plana çıkartabilir. Birlikte paylaşma ve ortak bir amaç uğruna bir arada olmanın verdiği hazzı yaşamak üzerinden spor daha geniş kitleler ile bulaşabilir. Bu zor günlerde ise yine spor kulüpleri ve onların önde gelen isimlerinin çektikleri videolar, paylaşımlar aracılığıyla bağın taze tutulması ve birlikteliğin güçlendirilmesi sağlanabilir.

Evde kalmanın biraz da sosyolojik yönüne vurgu yapmak zorundayız. Çünkü sürenin uzaması beraberinde hareketsizlik, obezite gibi sorunların yanı sıra başta aile içi şiddet ve geçimsizlik olmak üzere bazı toplumsal problemleri de arttırma olasılığını güçlendirmektedir. Geçim sıkıntısının artması beraberinde şiddet ve boşanma vakalarını da tetikleyecektir. Bu açıdan önümüzdeki dönemde bütün bu olasılıkları göz önünde bulundurmak son derece önem arz edecektir. Evin kendisine özgü güzellikleri kadar zorlukları olduğunu da unutmamak durumundayız ve bu zorlukları bertaraf edebilecek uzmanları bu dönemde daha çok devreye sokmalıyız. Daha önce de belirttim bundan sonraki dönemde başta sağlık alanı olmak üzere insanlığın geleceğine ilişkin yapılacak bilimsel çalışmalarda görev alacak bütün kişiler daha fazla ön planda olacaklar. Bununla birlikte yaşanacak olan dönüşüm sürecini anlamlandırmak için ise başta sosyologlar olmak üzere sosyal bilimcilere ihtiyacımız olacak. Bambaşka bir dönem bizleri beklerken buna kayıtsız kalamayız ve toplumsal dayanışmayı güçlendirmede başta spor olmak üzere her türlü alanı ve bu alana ilişkin uzmanlıkları daha çok öne almalıyız.


Bu yazının şekillenmesinde kaynak desteği veren sevgili dostum Ahmet Ak’a teşekkürlerimi sunuyorum. Yazı içerisinde geçen bilgilere aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz.

1) https://www.sportindustry.biz/news/sport-england-announces-%C2%A3195m-funding-sector

2) https://www.nswis.com.au/high-performance-at-home/your-daily-flexibility-routine-for-working-at-home/

3) https://via.ritzau.dk/pressemeddelelse/danskerne-hjemmetraener-som-aldrig-for?publisherId=1874227&releaseId=13590804

4) https://www.statista.com/chart/21297/change-interest-products-lockdown/?utm_source=Statista+Global&utm_campaign=fcc89bdd4d-All_InfographTicker_daily_COM_PM_KW14_2020_We&utm_medium=email&utm_term=0_afecd219f5-fcc89bdd4d-308522585

5) Herkes için spor federasyonu için gov.tr adresine bakabilirsiniz.

Yazarın Diğer Yazıları

Sonları beceremeyen ve bunu tartışamayanların ülkesi

İster futbolda ister siyaset dünyasında olsun sorgulanmayan, tartışılmayan ve sistematik bir hale dönüştürülmeyen hiçbir yapının mutluluk getirebilmesi de söz konusu değildir

Yine bir 10 Kasım

Resmi devlet ideolojisinin yarattığı ve katı kurallar içerisinde insani vasıflarından arındırdığı Mustafa Kemal Atatürk imgesinin yıkılmakta olduğunu buna karşın bu ülkenin insanlarının kalplerinde yaşattıkları Mustafa Kemal Atatürk imgesinin ise her geçen 10 Kasım ile biraz daha fazla büyüdüğünü bir kez daha yüksek sesle haykıralım

Yüz birinci yılında Cumhuriyet

Yüz birinci yılda cumhuriyetin en çok halkın çaba ve uğraşlarıyla kazanılacağını ve eğer bunlar gösterilmezse kaybedileceğini aklımızdan hiç ama hiç çıkartmamalıyız. Şikâyet etmekte olduğumuz bütün olumsuzluklar karşısında özellikle de hukuk, özgürlük, hoşgörü ve laiklik konusunda cumhuriyete sıkı sıkı sarılmak durumundayız

"
"