02 Mayıs 2021 12:27
Köln
Başta Almanya olmak üzere Avrupa ülkelerinin şu günlerdeki en önemli krizi aşı önceliği ve aşılananlara sağlanacak ayrıcalıklar. Çünkü şu anda yoğun bakım ünitelerinde yatan hastaların çoğunun, yoksul kesim ve göçmenlerden, yani alt sınıftan oluştuğu tespit edildi. Bu yüzden alarm veren yoğun bakım tabipleri, hükümetlerden bir an önce aşı önceliğini değiştirmesini ve yoksulların yaşadığı semtlere mobil aşı ekipleri göndermesini talep etti.
Alman Robert Koch Enstitüsü’nün yaptığı iki araştırma da sosyal statü ile Koronavirüs'e yakalanma riski ve ölüm oranı arasında bir bağ olduğunu ortaya koydu. İki araştırmada da Almanya’nın Sosyoekonomik Yoksunluk Endeksi’nden yararlanıldı. İlk araştırma aralık ve ocak aylarını kapsıyor. Bu aylar içerisinde Almanya’da 42 bin kişi hayatını kaybetti ve bunların %50 ile %70’e yakınının yoksul ve sosyal olarak ihmal edilmiş kesimden geldiği kaydedildi. İkinci araştırmada ise salgının başladığı aylarda enfeksiyon sayısının daha çok varlıklı kesimde arttığını ama ikinci ve üçüncü dalga sırasında bunun değiştiğini gösteriyor. Yani seyahat edebilen zenginlerin getirdiği virüs artık, küçük mekanlarda, kalabalık ailelerde yaşayan, hayatta kalmak için işe toplu taşım araçları ile giden, yeterli beslenemeyen yoksulların başına dert oldu. Avrupa’da, Almanya’da yaşayan göçmen kökenliler ve mülteciler de bu gruba dahil.
Almanya’nın en çok satan Bild gazetesinin Federal Sağlık Bakanı Jens Spahn’ın, “Göçmenleri aşıya ikna etmemiz sorunlu” sözlerini manşete taşıması bu konudaki tartışmaları da alevlendirdi. Almanca bilmeyen göçmenlerin, kendilerine gelen aşı davetiyesini anlamadıkları için bir kenara ittiğinden, mültecilerin, aşı olanların daha kolay sınır dışı edileceğine ya da aşının kısırlık yaptığına inandığından söz ediliyor. Maalesef Almanya’da ana dilde yayınların eksik olması, göçmenleri hedefleyen kampanyaların ihmal edilmesi de sorunları büyüttü. Almanya bir yandan göçmenlere yönelik nasıl bir kampanya yapılabileceğini araştırıyor, bir yandan da iş yeri doktorlarının haziran ayından itibaren aşı yapmaya başlamasına hazırlanıyor. Böyle giderse Almanya da sorunu sonbahara kadar çözmüş demektir.
Yeni mutasyonların gençler ve çocuklar için de risk teşkil etmesi üzerine Almanya’daki tabipler arasında, çocukların da aileleri ile birlikte aşılanmalarını isteyenlerin sayısı arttı. Bugüne kadar aşıların çocuklar üzerinde ne kadar etkili olduğu ve yan etkileri hakkında yeterli araştırma bulunmuyordu. Ancak BioNTech firması önceki gün, 12 ile 15 yaş arasındaki çocukların aşılanması amacı ile hem Avrupa hem de Amerikan İlaç Ajansı’na baş vurduğunu açıkladı. Aşının koruma oranının çocuklarda %100 ve hatta uzun süreli olduğu ifade ediliyor. Şirket daha küçük çocuklar üzerinde de araştırma yapıyor. BioNTech ayrıca Koronavirüs'ü tedavi edecek, hastalığın ağır geçmesini engelleyecek bir ilaç bulduğunu da kamuoyuna duyurdu. İlk defa Amerika’da denenen ilacın şu anda birinci fazı araştırılıyor. Üçüncü fazından sonra gerekli izinlerin alınması ve sonbaharda piyasaya sunulması bekleniyor.
Tatil mevsimi yaklaşırken Avrupa Birliği'nde, üye ülke vatandaşlarının pandemi koşullarında rahat seyahat edebilmesi için hazırlıklar da hızlandı. Avrupa Parlamentosu, bu konuda hazırlanan yasa tasarısını kabul etti. Üzerinde çalışmaların sürdüğü aşı kimliğinde kişinin aşı durumu, Covid-19 test sonuçları, ya da hastalığı atlattıysa ona dair bilgiler yer alacak. Adı hakkında hala tartışılan belgenin serbest dolaşım için bir zorunluluk olmaması istendiği için şimdilik bir yıl geçerli olması düşünülüyor. Almanya’nın talebi, Avrupa İlaç Ajansı EMA’nın onayladığı aşıların geçerli olması yönünde. AB ülkeleri arasında uygulamanın ne zaman başlayacağı şiddetle tartışılıyor. Yunanistan, İtalya, İspanya gibi turizm ülkeleri sürecin hızlanmasını isterken, Kuzey ülkeleri çekingen davranıyor. Küçük ama dijitalleşme de diğer AB ülkelerinin çok ilerisinde olan Estonya, soruna teknik bir çözüm getirdi ve bir aşı kimliği uygulaması geliştirdi. Kare kodu yöntemi ile çalışacak söz konusu uygulamanın taklit edilmesi güç ve pazara sunulmasının kolay olduğu, kişisel verilerin korunmasını sağladığı ifade ediliyor. Estonya şimdiden 4 ülke ile pazarlıklara başladı bile.
Hindistan’da vaka sayısı dramatik bir biçimde artınca Dünya Sağlık Örgütü’nün de çağrısı ile aşının patent haklarından vaz geçilmesi ile ilgili tartışmalar alevlenmişti. Meğer bu tartışma saman alevi gibiymiş, hızla söndü. BioNTech’in kurucularından Uğur Şahin de tartışmayı “Patent haklarından vazgeçmek sorunu çözmez” diyerek kesip attı. Şahin, üretim kalitesine dikkat çekiyor. Şunu da hatırlatalım tıp camiasında patent haklarını korudukları ve çok para verene önce aşı sattıkları için BioNTech ve Uğur Şahin’e yönelik eleştiriler de artıyor. Bu sayede Covid-19 artık zengin hastalığı olmaktan çıktı diyebiliriz. Salgının başladığı aylarda Koronavirüs yoksul ya da varsıl tanımıyor diyorduk ama son araştırmalar gösteriyor ki, ihale yine yoksula, göçmene, mülteciye, devlete muhtaç vatandaşa kalacak.
© Tüm hakları saklıdır.