08 Temmuz 2019 10:25
Şirin Payzın
Elif Şafak’ı yıllardır tanırım. Pek çok röportaj yaptım kendisiyle. Doğan Kitap yöneticileri yeni roman piyasaya çıkınca “Elif’le röportaja ne dersin” diye sordular, hiç düşünmeden kabul ettim.
Londra’da buluştuk. 10 Dakika 38 Saniye Elif Şafak’ın yazdığı son roman. Roman, İngilizce orijinal baskısında “Şu Garip Dünyada 10 Dakika 38 Saniye” adıyla yayımlandı. Romanı çok katmanlı, çok sesli. Siyaset, tarih, sosyoloji, kadınların mücadelesi iç içe geçmiş bu romanda. Elif Şafak “Özellikle sessizlikler, tabular, konuşamadığımız konular hakkında soru sormayı seviyorum romanlarımda” diye özetledi romanı nasıl kurguladığını anlatırken.
Şu tespiti önemliydi; “Hafızasızlık boşluk demektir. Aşırı milliyetçi, aşırı dindar söylemler doldurmaya başlıyor boşluğu.”
“Türkiye’nin giderek ataerkilleştiğini” belirten Şafak “Kadınlar kendi aralarında bölünürse bundan yalnızca ataerkillik kazançlı çıkar” uyarısında bulunuyor.
Elif Şafak’la sadece romanını konuşmadık. “Bence her kesimden kadınlar çıkarabilir bu ülkeyi karanlık tünelden” diye başlayan sohbetimiz sırasında, Osman Kavala’nın bugün itibarıyla 612 gündür süren tutukluluk haline duyduğu tepkiyi, yargılanarak mahkûm edilen Barış Akademisyenleri’nin “aslında Türkiye’nin vicdanı olduğunu”, İmamoğlu ile esen rüzgârın “demokrasiye dönmede mihenk taşı” olduğunu ve edebiyatçıların, sanatçıların -kendi ifadesiyle- “kapkara bir tünelden geçerken” neden sessiz kalamayacaklarını da konuştuk.
© Tüm hakları saklıdır.