Haberler

Cumhuriyet yazarı Şükran Soner: Uğur Mumcu, eşini ve çocuklarını kurtarmayı o kadar çok istemişti ki

"Yüz binleri sokağa döken olan Don Kişot konumunda olabilme rolüyle ilgili"

24 Ocak 2022 09:07

Cumhuriyet gazetesi yazarı Şükran Soner, ölümünün 29. yılında meslektaşı Uğur Mumcu'nun bombalı saldırıya uğradığı gün yaşadıklarını “24 Ocak sabahı yine sokaktaydım. Çünkü çağdaş yaşamın, Türkan Saylan’ların, Bayrampaşa'da bir yürüyüşü vardı, oraya katıldım. Oradan evime döndüğümde oğlumla birlikte yemek yerken telefon çaldı. Bir arkadaşım Uğur Mumcu'nun vurulduğu haberini verdi. Hemen oğluma dedim ki koş televizyonu aç. Alt yazılara bak. Güldal’la çocuklar kurtuldu mu? diye. Çünkü o kadar çok istemişti ki onları kurtarmayı. Alt yazıda bir şey okuyamadık. Ama Güldal'la çocukları kurtarmayı başarmıştı” sözleriyle anlattı.

Ankara’daki evinin önünde 24 Ocak 1993’te uğradığı bombalı saldırıda yaşamını yitiren Uğur Mumcu ile uzun yıllar birlikte çalışan Cumhuriyet gazetesi yazarı Şükran Soner, ANKA'ya konuştu. 

"Arabamın kontak anahtarını çevirmeden onlar dışarı çıkmasınlar"

Şükran Soner, Mumcu ile ilgili şunları anlattı:

"Her zamanki gibi Cumhuriyet'in çok sorunlu yıllarıydı. Sohbet ettik, o kitabından falan söz etti. Çıkış kapısının önüne geldiğimizde, Cumhuriyet'teki sorunlar ve koşullar gündeme geldi. Uğur Mumcu çok sakin bir insan gibi görünür ama değildir. Karşı olduğu olaylara ilişkin tepkileri yüksektir.

Cumhuriyet'i nasıl kurtaracağımızı konuşmaya başlayınca bir saatten fazla biz kapının arkasında, Ankara'nın aralık ayı soğuğunda konuşmuş olduk. Sonra beni fark etti. 'Seni burada ayakta tuttum' dedi. 'Çok özür dilerim' dedi ama biliyor musun burası Güldal'la çocukların yeri dedi. Önce şaşkın baktım, anlayamadım ne demek istediğini. 'Ben güvenlik önlemi olarak düşündüm ki arabamın kontak anahtarını çevirmeden onlar dışarı çıkmasınlar' dedi. 'O nedenle de burada bekliyorlar' dedi."

"Yüz binleri sokağa döken olan Don Kişot konumunda olabilme rolüyle ilgili"

24 Ocak sabahı yine sokakta olduğunu söyleyen Soner şöyle devam etti:

"Çünkü çağdaş yaşamın, Türkan Saylan’ların, Bayrampaşa'da bir yürüyüşü vardı, oraya katıldım. Oradan evime döndüğümde oğlumla birlikte yemek yerken telefon çaldı. Bir arkadaşım Uğur Mumcu'nun vurulduğu haberini verdi. Hemen oğluma dedim ki 'Koş televizyonu aç.' Alt yazılara bak Güldal’la çocuklar kurtuldu mu diye. Çünkü o kadar çok istemişti ki onları kurtarmayı. Alt yazıda bir şey okuyamadık. Ama Güldal'la çocukları kurtarmayı başarmıştı. Ve şaşırtıcı olanı da kontak anahtarı çevirmesiyle patlama olayının yaşanmış olması ve onları da bu sayede bu aldığı önlem sayesinde. Kızı yokmuş o gün. Oğluyla Güldal kapının arkasında bekledikleri için kurtulmuş oldular.

Bu kadar öngörülü bir cinayet tasarımı söz konusu. Doğal olarak bütün toplumun içinde yani o yüz binleri sokaklara döken olay, herkesin adına insan haklarını ve onların haklarını savunan bir Don Kişot konumunda olabilme rolüyle ilgili. İddiaların hiçbirinin ne kadar doğru ne kadar yalan olduğunu bilme şansımız yok. Ama çok net olarak bildiğimiz bir şey var. Bunların hepsi ulusal ve uluslararası ölçekte çok büyük provokasyonların ürünüdür."