Milattan önce 2’nci yüzyılda, Bergama Kralı 2. Eumenes tarafından kurulan ve ‘kutsal şehir’ anlamına gelen Hierapolis Antik Kenti’nde, Prof. Francesco D’Andria başkanlığındaki İtalyan kazı ekibi, 2013 yılında bölgenin geçmişine ışık tutan bir yapıyı keşfetti. D’Andria ve ekibi, antik dünyada ‘ölüler ülkesine geçiş kapısı’ olarak kabul edilen Plütonyum’u (Cehennem Kapısı) ve Pamukkale traverten havuzlarının oluşmasını sağlayan termal suların orijinal kaynaklarından birini buldu.
"Antik inanışta önemli ve gizemli bir yere sahip"
Cehennem Kapısı, keşfedilmesinin ardından zehirli gaz yaydığı gerekçesiyle ziyaretçilerin güvenliği için kapatıldı ve kazı çalışmalarına başlandı. Araştırmaların ardından gizemi çözülen Cehennem Kapısı’nda restorasyon çalışmaları tamamlandı. Önemli bir kısmı ayağa kaldırılan yapıya, yer altı tanrısı Hades ve cehennemin 3 başlı bekçi köpeği Kerberos’un heykeli de yerleştirildi. Eylül ayında ziyarete açılması planlanan Cehennem Kapısı’nın çevresine ziyaretçiler için zehirli gazın etkilemeyeceği uzaklıkta yürüyüş bandı da yapıldı.
Hierapolis Antik Kenti’nin şimdiki Kazı Heyeti Başkanı İtalya Lecce Üniversitesi’nden Prof. Dr. Grazia Semeraro’nun Yardımcısı Dr. Öğretim Üyesi Arkeolog Coşkun Daşbacak, Plütonyum’un antik inanışta önemli ve gizemli bir yere sahip olduğunu söyledi.
"Rahipler, nefeslerini tutup, yanlarında canlı hayvanla içeriye gidiyordu"
Pamukkale'ye beyazlığını veren termal suyun çıktığı Cehennem Kapısı'ndaki karbondioksit gazı nedeniyle canlıların öldüğünü, bu nedenle antik çağda burada kutsal törenler yapıldığını belirten Daşbacak, "Plütonyum'daki kutsal alan restorasyon çalışmasıyla antik çağda dini törenlerin yapıldığı şekilde düzenlendi. Burası Frigler döneminde kutsal alan olarak düzenlenmiş. Antik dönemde 'ölüler ülkesine geçiş kapısı' olarak adlandırılıyor. Yer altından 34 derece sıcak suyla birlikte karbondioksit gazı da çıkıyor. Burada bulunan fay hattındaki kırıklar nedeniyle bu alandan su ve gaz çıktığı tespit edildi. Eskiden kutsal sayılan bu alanda görev yapan rahipler, nefeslerini tutup, yanlarında canlı hayvanla içeriye gidiyordu. Sanki bir ilahi müdahale olmuş gibi içerideki gaz nedeniyle hayvanlar zehirlenerek ölürken, rahipler ise canlı olarak çıkıyordu. Böylece din adamları kutsal sayılırken, ölen hayvanların da Hades'e kurban olarak sunulduğuna inanılıyordu" diye konuştu.