Haberler

Aşı karşıtı mitinge hukukçu yorumu: İfade özgürlüğü, toplum sağlığını tehdit etmemeli

“Bazen bir hakkın kullanılmasına genel sağlığı korumak için bazı sınırlar getirilebilir"

10 Eylül 2021 10:37

Aşı karşıtları İstanbul Valiliği’nin verdiği izinle 11 Eylül Cumartesi günü İstanbul’da miting düzenleyecek. Sağlık alanında çalışan avukat Ziynet Özçelik, mitingin “ifade özgürlüğü kapsamında olduğunu” ancak “toplum sağlını tehdit etmemesi gerektiğini” belirtti. Özçelik, “Bazen bir hakkın kullanılmasına genel sağlığı korumak için bazı sınırlar getirilebilir, ancak bu sınırların da ölçülü olması gerekiyor” dedi.

Sağlık alanında çalışan ve Türk Tabipleri Birliği'nin de avukatlığını yapan Ziynet Özçelik, İstanbul’da aşı karşıtlarının düzenlemek istediği mitingle ilgili olarak sorulara yanıt verdi:

"Genel sağlık için, tehdit oluşturmayacak biçimde olmalıdır"

“İnsanlar aşı konusunda eleştirel düşünceye sahip olabilirler. Düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında hak olarak değerlendirilebilir. Toplantı da planlanabilir. Ancak bu hakkın kullanımı, katılanların ve diğer insanların sağlığının korunması için yani genel sağlık için, tehdit oluşturmayacak biçimde olmalıdır.  Toplantıya ilişkin önlemlerin de genel sağlığa yönelik tehdidi önleyecek biçimde olması gerekir. Bu mitinge baktığımızda da aşı konusunda eleştirel düşünceye sahip olan insanlar, toplantı yerine gelip, giderken diğer insanlar ve toplantıya katılanlar bakımından insanları tehdit etmeyecek biçimde bir araya gelmiş ve toplanmış olmalıdır.”

"Kamu otoriteleri topluma mitinge ilişkin alınacak önlemleri açıklamalı"

“Ne tür önlemlerin alınacağı, hangi kurallara uyulacağı ve bu uyulma halinin nasıl denetleneceği konusunda herkesin anlayacağı biçimde bilgilendirme yapılması gerekiyor” 

"Toplantı planı mevcut önemlerle mümkün ise PCR testi istenmeyebilir"

“Bu insanlar bir anda uzaydan ışınlanıp gelmeyeceklerine göre, yolculukları, katılımlarıyla ilgili olarak da bir tedbir düşünülmesi gerekir. PCR testi konusunda sokakta yolda yürürken zorunluluk yok. Bulaşı önlemek için maske takma ve mesafe kurallarına uyma sorumluluğumuz var. Bir toplantı alanında bu engeller yeterli olur mu, maskelerin sürekli takılması nasıl sağlanır, mesafe ihtiyacı dikkate alınarak toplantı alanına kaç kişi alınacak gibi konularda veriye dayalı, doğru bilgilerin kamuoyu ile paylaşılması ihtiyacı var. Veriye dayalı bilimsel değerlendirmelere göre bir toplantı planı mevcut önemlerle mümkün ise PCR testi istenmeyebilir. Ancak bu konuya mülki amirlerin tek başına karar vermesi düşünülemez elbette.”

“Sağlık personeli bu konuda baskı altında. Bu yönde açıklamalar var. Bu haberlere göre de birileri bundan para kazanıyor. Öncelikle sağlık personelinin yapılmamış bir aşıyı yapılmış gibi göstermesi düşünülemez. Sağlık mesleklerinin bütün ilkeleriyle bağdaşmayan tutum, eğer var ise bu tutum.

"Evrakta sahtecilik suçu söz konusu olacaktır"

Belgenin düzenlenmiş olmasıyla ilgili hastanelerde bu belgeyi sağlık personeli düzenliyor olamaz. Hastanelerdeki işleyişe göre yönetsel birimler tarafından, kayıtlara göre düzenlenip imzalanması gerekir. Dolayısıyla yapılmadan böyle bir belge veriliyorsa, evrakta sahtecilik suçu söz konusu olacaktır.”

"İhmal ya da kasıt söz konusuysa tabii ki suç işlemiş sayılırlar"

Koronavirüs önlemlerine uymadığı için bir kişinin ölümüne yol açmanın cezai yaptırımı olup olmayacağına ilişkin soruya Özçelik şu yanıtı verdi: 

“Uyması gereken kurala uymayarak, başkasının sağlığını tehlikeye düşüren, yaralayan ve ölüme sebebiyet veren kişiler, yani bulundukları duruma göre ihmal ya da kasıt söz konusuysa tabii ki suç işlemiş sayılırlar. Yaptırım uygulanabilir. Bu tür durumlarda soruşturma yürütülebilir, ama kamu otoritelerinin toplumu bilgilendirmesi, tanıtması gerekir, insanların doğru bilgiye bu konuda şeffaf bir süreç yönetimine ihtiyacı var. Doğru bilgilerin özgür basın, araştırmacılar ve üniversiteler aracılığıyla topluma ulaştırıldığı, aşı ile ilgili bütün tereddütlerinin giderildiği şeffaf bilgilendirme süreçlerine ihtiyaç var. Ülkemizde eksik olan esas bu durumdur.

"Aşının etkinliğini, riskini kontrol eden yapıların, aşıyı üretip satanlardan bağımsız olması gerekir"

Bu aşının etkinliğini, riskini kontrol eden yapıların, aşıyı üretip satanlardan bağımsız olması gerekir. Bizim üniversitelerin bağımsız düşünüp davranabilen üniversite birimlerinin üreteceği bilgilere, toplumlara, insanlara güven verecek birimlerin de görevlerini yerine getirmesine ihtiyaç var. Sorunun büyüğünü insanlarda değil başta Sağlık Bakanlığı ve kamu otoritesinde görüyorum. Örneğin koronavirüs pandemisi ile ilgili araştırmaların bağımsız araştırmacılar, öğretim üyeleri tarafından yapılmasında Sağlık Bakanlığı ciddi engeller çıkardı.”

Özçelik Sağlık Bakanlığı yetkililerinin ve Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın “şeffaf bilgi paylaşmadığı için” ileride siyasi sorumluluk yanında cezai sorumluluğunun da olabileceğini kaydederek, şunları açıkladı:

“Yürütme organı uzun süre bilgileri toplumdan, sağlık meslek örgütlerinden sakladı. Şeffaf bir süreç yürütmedi. Toplumla güven ilişkisi oluşturmadılar. TTB başta olmak üzere uzmanlık dernekleri, meslek kuruluşları sürekli bu alanda pandemi ile ilgili verilerin, alınan kararların paylaşılmasını istemişlerdi. Hem açık ve şeffaf bir süreç yürütülmedi, hem gerçekler saklandı. İnsan yaşamını, toplum sağlığını çok yakından ilgilendiren bir konuda görevin gereği gibi yerine getirilmemesi, saklanması elbette siyaseten sorumluluk doğurduğu gibi ceza hukuku bakımından da sorumluluk doğurur diye düşünüyorum.”

"Bir kısım insanların gerçeklerin bir bölümünü alarak, korku oluşturarak, dikkat çekme çabaları var"

 “Yüzyıldan fazla bir zamandır aşı çalışmaları bizi pek çok sağlık sorunundan korudu. Elbette daha önce başka aşılarda olduğu gibi covid-19 aşısına karşı olan kişiler de olabilir.  Ancak özellikle hekimlerin, sağlık personelinin ve bilim insanı kimliğini kullananların daha hassas bir sorumluluğu var. Eleştirel düşüncelerini herhangi bir insan gibi değil, bilimsel çalışmalara dayalı olarak ifade etme yükümlülükleri var. Topluma da şunu söyleyebiliriz, bir kısım insanların bazı gerçeklerin bir bölümünü alarak, korku oluşturarak, dikkat çekme çabaları var… Sağlıklı bir toplumda yaşamak istiyorsak, hepimize düşen sorumluluk korkuyu bir tarafa bırakıp, doğru, bilimsel bilgiye ilk elden ulaşmak, bu bilgiler ışığında yaşamı korumak ve sağlıklı olmak için elimizden geleni yapmaktır.”

TIKLAYIN - İstanbul Valiliği aşı karşıtı mitinge izin verdi