Haberler

Ali Babacan: HDP'nin ötekileştirilmesi devlete yakışmaz; ittifak düşüncesi bizim için erken

20 Mayıs 2020 11:38

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, liseli gençlerin liderlere sorular sorduğu 'Artık Biz Soralım'a konuk oldu. Babacan, siyasete tekrar başlamasını "Ülkenin şartları o kadar kötüye gitmeye başladı ki çevremizden siyasete tekrar başlamam için yoğun talep gelmeye başladı. Bayağı yoğun bir baskı ve talep geldi. Bunun üzerine DEVA Partisi’ni kurduk. Şu anda da yoğun bir şekilde yeni bir Türkiye’nin hazırlığını yapıyoruz" sözleriyle açıkladı. 

Babacan'a 'HDP’ye bakış açısı' da soruldu, Babacan bu soruya şöyle yanıt verdi; 

"Hukuk devleti açısından bakmamız lazım. HDP, siyasi partiler yasasına göre kurulmuş bir siyasi parti. Aynı zamanda seçim kanununa göre seçime girmiş ve mecliste yer alan bir parti. Hukuk devleti açısından baktığımızda bunu böyle görmemiz gerekiyor. Ama işi siyasi taraf haline getirdiğimizde, “Benimle misin onunla mısın?” diye böyle kutuplaştırıcı bir siyaset çerçevesinde baktığımızda o zaman siyasi söylem de siyasi duruş da değişebiliyor."

"Biz meselelere önce hukuk devleti perspektifinden bakıyoruz. Eğer ortada suç unsuru teşkil eden bir durum varsa yargı orada. Yargı gereğini yapar. Yapmalıdır da. Eğer suç unsuru teşkil eden bir şey yoksa tamamen siyasi polemiklerle bir siyasi partinin ötekileştirilmesi, sistemden dışarı doğru itilmesi devlete yakışan bir davranış değil. Devlete yakışan hukuk devleti olmaktır. Varsa suçu, vermektir. Ama bugünkü sistemde, devlet mekanizmasıyla, Ak Parti mekanizması iç içe geçtiği için devlet artık bir parti devleti gibi davranmaya başladı. Bir partinin hizmetinde çalışan bir devlet yapısı görüyoruz şu anda maalesef. O zaman da işler karışıyor işte. Devletin taraf tutmaması lazım. Anayasının gereğidir. Anayasanın o maddesi değişmedi. Cumhurbaşkanının yemini tarafsız olacağım diye başlar."

Millet İttifakına katılımınız söz konusu olabilir mi?' sorusunu yanıtlayan Babacan, Açıkçası bugün için bizim ittifaklarla ilgili söyleyeceğimiz hiçbir şey yok. Bizim için çok erkendir bu. Bizim amacımız, toplumumuzun geniş kesimlerinin üzerinde ittifak kuracağı bir siyasi parti olabilmektir. Toplumun partimiz üzerindeki ittifakı bizim için çok çok önemlidir. Çünkü biz tek bir kesime, dar bir kesime hitap eden bir siyasi parti değiliz. Bir gün seçim kararı alınır, bir gün seçim önümüze gelir, o kararlar o günkü şartlara göre o zaman verilir" diye konuştu. 

Babacan'ın sorulan sorulara verdiği cevaplar şöyle; 

'Deva gerçekten deva olabilecek mi?' 

"Bizim amacımız bu, bunun için kurulan bir siyasi partiyiz fakat diğer siyasi partilerden en önemli farkımız kurucularımızdan yarıdan fazlası daha önce siyaset yapmamış arkadaşlar ama kendi alanlarında çok başarılı olmuş kişiler ve herkes burada amatör bir ruhla siyaset yapıyor, profesyonel siyasetçi bizde yok. Herkesin bir işi var, başarılı olduğu bir alan var ama bizim ekibimiz siyaseti sadece memlekete hizmet için yapıyor. Böyle bir ekip kurduk böyle de devam edeceğiz. Bütün illerde, ilçelerde buna göre yapılanıyoruz. İnsanlar benim mesleğim siyaset dediği anda zaten hatalar beraberinde gelmeye başlıyor. Yozlaşma başlıyor hele hele iktidar gücü ele geçince o güç çok daha hızlı yozlaştırabiliyor. Her şeyin bir ömrü vardır, kurumların bir ömrü vardır, insanların bir ömrü vardır okulların bir ömrü vardır, başlar ve biter dolayısıyla burada önemli olan o ilk kuruluş heyecanının kuruluş ilkelerinin, prensiplerinin uygulanıyor olması. Bunlardan sapma başlayınca zaman içerisinde hatalar çoğalıyor, hatalar çoğalınca da halk bir seçimde cezasını kesiyor"

'Gelecek seçimler için; CHP, Saadet Partisi ve İYİ Parti’nin kurduğu Millet İttifakına katılımınız söz konusu olabilir mi?'

"İttifakların şu andaki mevcut yanlış anayasal düzende bir mecburiyet olduğunu dile getirdi ve "Hiçbir siyasi parti, bu ittifakı böyle çok severek isteyerek yapmıyor. Eskiden herkes kendi siyasi partisiyle seçime girerdi. Seçimlerden sonra ortaya çıkan tabloya göre bir ittifak protokolü üzerinden bir anlaşma üzerinden beraberlik oluşturup hükümet kurardı, eğer tek bir parti kendi başına hükümeti kuramıyorsa. Yeni sistem, seçimden önce ittifakları bir araya getirdi. Açıkçası bugün için bizim ittifaklarla ilgili söyleyeceğimiz hiçbir şey yok. Bizim için çok erkendir bu. Bizim amacımız, toplumumuzun geniş kesimlerinin üzerinde ittifak kuracağı bir siyasi parti olabilmektir. Toplumun partimiz üzerindeki ittifakı bizim için çok çok önemlidir. Çünkü biz tek bir kesime, dar bir kesime hitap eden bir siyasi parti değiliz. Bir gün seçim kararı alınır, bir gün seçim önümüze gelir, o kararlar o günkü şartlara göre o zaman verilir"

Devletler, PKK'yı terör örgütü olarak tanıyor mu?

"Avrupa Birliği terör örgütü olarak tanıyor. Avrupa Birliği’ne üye ülkeler PKK’yı resmen terör örgütü olarak tanımış durumda. Ama gereğini yapıyorlar mı ayrı bir soru. Dış politikada iki konu vardır. Bir tanıyıp tanımama vardır bir de tanıyorsunuz gereğini yapıyor musunuz vardır. Avrupa Birliği tanımış durumda, Amerika Birleşik Devletleri terör örgütü olarak tanıyor ama gereğini yapıyorlar mı orada büyük soru işaretleri var fakat ismini şimdi söylemek istemediğim bazı ülkelerde PKK’nın bürosu var orada faaliyet gösteriyorlar."

'Türkiye’nin AB’ye girmek konusunda nasıl bir strateji geliştirdiğini düşünüyorsunuz? 

"Avrupa Birliği’nin tüm vatandaşları için öngördüğü o yüksek yaşam standartlarını, yüksek demokrasi standardını, yüksek hak ve özgürlük standardını yakalamak için içeride değişiklikler yapmanız gerekiyor."

"Avrupa’nın kendi içindeki birlik beraberlik zayıflamış durumda. Yani Avrupa Birliği Kuzey ile Güney arasında bir uzaklaşma söz konusu, Kuzeyler diyor ki ‘Güneyler çok tembel, biz kazanıyoruz, onlar yiyor.' Güneyler de diyor ki ‘Avrupa Birliği her işimize karışıyor, bu ne, biz bağımsız bir ülkeyiz, biz bağımsız olalım, özgür olalım.’ Yine İngiltere biliyorsunuz ayrılıyor. Türkiye AB sürecinden artık önemli ölçüde uzaklaşmış durumda derken AB eski AB değil. Eski gücü yok, eski cazibesi yok."

"Ancak AB niye önemli? AB 2.Dünya Savaşı’ndan sonra kademe kademe, evrile evrile çok önemli siyasi birlik haline gelmiş ve bunların bazı ortak değerleri var. Demokrasi gibi, insan hakları gibi. Ya da günlük hayatımızı ilgilendiren, işte içtiğimiz suyun kalitesinden tutun da giydiğimiz kıyafetlerin kumaşının alerji yapmamasına kadar bir sürü insan hayatına doğrudan dokunan standartları var AB’nin. Biz o standartları çok önemsiyoruz. Çünkü bu standartlar 28 ülkenin ortak aklıyla, 28 ülkenin mutabakatıyla konulmuş yüksek standartlar. Biz kendi halkımızın, vatandaşlarımızın yüksek standartlara layık olduğunu düşünüyoruz. Yüksek standartları bir ölçüt olarak kabul ediyoruz. Onlara ulaşmamız için de elimizden gelen her şeyi yapmamız gerektiğini düşünüyoruz."

"AB yeni üye istemiyor. Böyle de bir sonuç var şu an. Yani biz ne kadar çabalasak da şu anda AB’nin yeni bir ülkeyi üye yapacak takati yok. Öyle bir oryantasyonu da yok. Öyle bir ilgi odağı da yok. Herkes kendi derdine düşmüş durumda. Fransa ‘’Fransa’’ diyor, İtalya ‘’İtalya’’ diyor, Almanya ‘’Almanya’’ diyor. Herkes kendi derdinde ama bizim AB için gerekli olan reformları yapmaya devam etmemizi Türkiye için ve halkımız için çok kıymetli görüyoruz. Ortak akıl, insanlığın ortak aklı olarak konmuş standartlara ulaşmak için atacağımız her adım Türkiye’ye kazandıracaktır."

'Siz bir proje misiniz?' 

"Bizim bütün kurucularımız bu ülkeni vatandaşı. Biz insanların hangi coğrafyadan geldiğine bakmıyoruz. İnsanların daha önceki siyasi tercihlerine bakmıyoruz. İnsanların daha önce savundukları ideolojilere de bakmıyoruz. Ortak bir Türkiye hayali etrafında buluştuğumuz herkesle beraber çalışıyoruz. Bu siyasi hareket bu toprakların siyasi hareketidir. Bizim insanlarımızın siyasi hareketidir ve siyasetin finansmanı da çok önemlidir. Siyasetin finansmanı, bugüne kadar tamamen üyelerimizin ve siyasi partimize destek olmak isteyenlerin bağışları ile gitmektedir." şeklinde yanıt verdi. 

'YKS tarihleri neden değiştirildi? Bu konu hakkında neler düşünüyorsunuz?' 

"Ortak akıl olmadan istişare olmadan tek bir karar merceğiyle koskoca ülke yönetilirse burada hata çok olur hep istişaresizliktendir bu. İlk önce bir tarih var arkasından tarih açıklanıyor temmuza sonra tekrar geri çekiliyor milyonlarca öğrenci benim bildiğim en son 2,5 milyon öğrenci giriyordu bu sınava şimdi bu kadar insanımızı ilgilendiren ayrıca aileleri de ilgilendiriyor bu konu sadece sınava girecek arkadaşlarımızı değil en az 10 milyon insanı direkt ilgilendiren bir konu."

"En azından aklı eren bilen 8-10 tane adamı bir oturtun bunlar bir çalışsınlar etsinler senaryolara baksınlar tamam salgınla ilgili bilinmeyenler olabilir ama bilinmeyenlerin olduğu dönemde de senaryoyla çalışılır senaryolar üretirsiniz şu senaryoda ne yaparız bu senaryoda ne yaparız diye."

"Biz yıllarca yaptık bunu dış politikada da yaptık ekonomide de yaptık bir belirsizlik bilinmezlik olduğu anda hemen senaryo çalışırdık en kötü senaryo, beklenen senaryo, en iyi senaryo 4. 5. senaryo ve her bir senaryo için de hazırlıklarımızı yapardık ki karşımıza o senaryolardan çıktığında şaşırıp kalmayalım."

"Bu bir kişiyi ilgilendiren bir karar değil milyonlarca insanı ilgilendiren bir karar Türkiye bu şekilde yönetilmeyi hak etmiyor arkadaşlar biz buna çok üzülüyoruz söylenecek başka bir şey yok."

'Öğrencilik hayatınız nasıl geçti?

"Öğrencilik hayatım baya yoğun geçti. Çünkü ben hem çalıştım hem okudum. Eğer okul yarım günse yarım gün okulda yarım gün işteydim. Cumartesileri hep işteydim hep çalıştım. Öğrencilik hayatım iş hayatıyla iç içe geçti. Okula devamlılığım çok iyiydi. Hiç der kaçırmazdım. Derslerde de konu kaçırmazdım. Konuyu anlayıncaya kadar hocalarımı çok bunaltırdım. Hiçbir şey teoride kalmadı. Öğrendiğim her şeyi uygulayacak bir yerim oldu. Hiçbir şey soyut kalmadı. Öğrendiğim bütün soyut kavramları somutlaştırabildim. Herhalde o da bana baya bir şeyler kazandırdı."