05 Eylül 2021 13:17
Eski Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, Milli Görüş’ün kanalı TV5’te "Milli Eğitim Bakanlığı, Türkiye'nin kanayan yarasıdır" diye konuştu.
“Mustafa Aydın'la Eğitim Dünyamız” adlı programda konuşan Hüseyin Çelik, iktidarın eğitim politikasını eleştirdi.
“Milli Eğitim, Türkiye’nin kanayan yarası” diyen Çelik, “Milli Eğitim Bakanlığı’nda müsteşar yardımcılığı, genel müdürlük, genel müdürlüğü yardımcılığı, daire başkanlığı, il ve ilçe müdürlüğü, talim terbiye kurulu üyeliği yapmış binlerce insan özlük hakları garantiye alındığı için onlar da uslu uslu oturup maaşların aldılar” ifadelerini kullandı.
Çelik şunları söyledi:
"Milli Eğitim Bakanlığı’na bana kalırsa en büyük darbeyi vuran şey Milli Eğitim Teşkilat Kanunu’dur. Ben o zaman sayın cumhurbaşkanımız o zaman başbakandı cumhurbaşkanımız ve etkili yetkili olabilecek partiler nezdinde de çok çaba harcadım ama gücümüz yetmedi buna. Teşkilat kanunda ne yapıldı? Hâlbuki ismi değiştirilen, birleştirilen veya ayrılan bakanlar bakanlıklar için bu yapılabilirdi. Milli Eğitim Bakanlığı’nın ismi değişmedi bu aslında olmaması gereken bir şeydi. Milli eğitim Bakanlığı’nın kurumsal hafızası olan arkadaşlarımızın hepsi havuza atıldı. En büyük israf insan israfıdır. Havuz dediğim şey şudur Milli Eğitim Bakanlığı’nda müsteşar yardımcılığı, genel müdürlük, genel müdürlüğü yardımcılığı, daire başkanlığı, il ve ilçe müdürlüğü, talip terbiye kurulu üyeliği yapmış binlerce insan özlük hakları garantiye alındığı için onlar da uslu uslu oturup maaşların aldılar."
"Sonraki dönemlerde de ben şunu anlamakta güçlük çekiyorum. Tekrar söylüyorum. İktidar değişince yeni gelen bakan arkadaşlar zihniyet itibariyle uygulanacak program itibariyle pedagojik olmak kaydıyla. Bana göre 60 darbesi büyük bir cinayetti bunu meşrulaştıran öğretmeni talim terbiye kurumda neden tutayım bunu bir örnek olsun diye söylüyorum. Bakan değiştikçe kadro tepeden tırnağa değişince bu sefer yeninde sil baştan yapmak zorunda. Birisi geliyor bir yere oturuyor bir şeye başlıyor, ondan sonra o değişince yeni baştan bir başkası geliyor o, orada yeniden bir şeye başlıyor ne oluyor sonuca gidemiyorsunuz bu sefer. Bu maalesef Milli Eğitim Bakanlığının AK Parti hükümetine mahsus da değil bu konulduğu günden beri kanayan yaralarından birisidir."
"Bugünkü sınav yapısı devam ettiği sürece ben dershanelerin kapatılmasına karşıyım. Bu gündeme geldiği zaman da ben karşı oldum. Sayın başbakana da o yönde ikna ettim. Diyelim ki tamamen kursları da yasakladınız. Bu sefer iki kafadar, üç kafadar öğretmen onlar bir araya geliyorlar okuldaki öğrenciye diyorlar ki annene babana söyle sana bir takviye vermemiz lazım. Onlar onun evine ya da onlarım belli yerleri var oraya gidiyorlar bu sefer merdiven altına iniyor. Siz insanlar meşruiyet içinde yasal zeminde gereksinim duyulan ihtiyaç olan bir şeyi yapmaya müsaade etmezseniz o ihtiyaç ortadan kalkmadığı sürece o yapılır. Bu sefer illegal şekilde yapılır, kaçak yapılır merdiven altına iner. Hiç olmazsa diğerinde devlet vergisini alıyor ve devlet asgari düzeyde de de olsa kontrolü var."
© Tüm hakları saklıdır.