ÇİMEN GÜNAY ERKOL
Ayizi Kitap
12 Mart romanlarının ana akım eleştirmenleri bu romanları gerçekçi tanıklıkları, gerçekliğe uygunluğu, deneyimlerin dürüstçe paylaşılması ve tarihsel değerleri bağlamında tartışıp değerlendiriyor. Ancak bu durumda metinlerin pek çok yanı gözden kaçıyor ve metinler üzerine yapılacak eleştirel okumalar fazlasıyla sınırlandırılmış oluyor. Öte yandan bu sınırlandırma hâli yalnızca romanların eleştiri hatlarını keskin biçimde belirlemiyor, aynı zamanda metinlerdeki yaratımların, deneyimin ve kurgunun tek tipleştirilmesine neden oluyor.
Yaralı Erkeklikler: 12 Mart Romanlarında Yalnızlık, Yabancılaşma ve Öfke, kapanma kararı veren feminist yayınevi Ayizi’nin son çıkan kitaplarından. Bu metin Çimen Günay-Erkol’un 2008 yılında Leiden Üniversitesi Edebiyat Çalışmaları Bölümü’nde tamamladığı doktora tezine dayanıyor. 2016’da Central European University tarafından Broken Masculinities: Solitude, Alienation, and Frustration in Turkish Literature After 1970 adıyla yayımlanan kitap Türkçeye Eylem Yıldızer desteğiyle çevrildi.
Yaralı Erkeklikler, 1971 ve 1980 arasında yayımlanan dokuz romanı odağına alıyor: Çetin Altan’ın Büyük Gözaltı’sı, Erdal Öz’ün Yaralısın’ı, Melih Cevdet Anday’ın İsa’nın Güncesi, Sevgi Soysal’ın Şafak’ı Emine Işınsu’nun Sancı’sı, Pınar Kür’ün Yarın Yarın’ı, Sevinç Çokum’un Zor’u, Adalet Ağaoğlu’nun Bir Düğün Gecesi, Tarık Buğra’nın Gençliğim Eyvah’ı .
12 Mart romanları olarak nitelenen bu metinler üzerine çok söz söylenmesine karşın eleştirmenler, erkeklik ve iktidar eksenlerine değinmiş değiller. Nitekim Çimen Günay-Erkol, “12 Mart romanlarının önceki eleştirmenlerinin iktidar ve erkeklik arasındaki dolaşıklığa ısrarla kulak tıkadıkları” düşüncesiyle metnini örüyor (s. 44). Ayrıca 12 Mart romanlarının ana akım eleştirmenlerinin her birinin erkek olduğunu söylemenin de şaşırtıcı olmayacağını ekliyor.
12 Mart romanlarının ana akım eleştirmenleri bu romanları gerçekçi tanıklıkları, gerçekliğe uygunluğu, deneyimlerin dürüstçe paylaşılması ve tarihsel değerleri bağlamında tartışıp değerlendiriyor. Ancak bu durumda metinlerin pek çok yanı gözden kaçıyor ve metinler üzerine yapılacak eleştirel okumalar fazlasıyla sınırlandırılmış oluyor. Öte yandan bu sınırlandırma hâli yalnızca romanların eleştiri hatlarını keskin biçimde belirlemiyor, aynı zamanda metinlerdeki yaratımların, deneyimin ve kurgunun tek tipleştirilmesine neden oluyor.
Çimen Günay-Erkol’un eleştirel erkeklik incelemeleri dolayımıyla oluşturduğu çalışması, üniter ve tekil erkeklik kavramını desteklemiyor. Aynı zamanda erkeklikleri kategorize de etmiyor. Yaralı Erkeklikler okuruna 12 Mart romanlarındaki istikrarsızlaşan ve geçişken erkeklikler yelpazesini sunuyor. Bu yelpaze, 12 Mart romanları incelenirken erkeklik inşaları ve performanslarını, değişmez kanısıyla bakılan erkekliğin tekilliğini eleştiren erkek yazarların yaratımlarını, erkeklik kavrayışları içerisindeki özcülük meselesini, 12 Mart’ın travmatik anıları kadar erkekliğin yarattığı travmaları, cinsiyet vertigosunu odağına alıyor. Kadın romancıların metinlerinin sundukları, bu yelpazenin dışında değil elbette. Kadın yazarların metinlerindeki erkeklikler, “dişi erkeklikler”, “erkek olmayanlar”, “yedek koca sayılan oğlanlar” ve “çocuklar” olmak üzere kadın karakterlerle birlikte yelpazeyi ve perspektifi genişletir. Hatta kısaca kadın yazarların 12 Mart romanlarında kendilerini göstermesiyle, bu romanlar idealize edilmiş erkeklikler ve “kurbanlaştırılmış erkekler” ekseninden çıkarılıyor ve darbe sonrası ilk örneklerdeki süregelen izlekler kesintiye uğratılıyor. Çimen Günay-Erkol’a göre kadın yazarların bakışıyla 12 Mart’ın ilk romanlarından daha iyi bir kavrayış sağlanıyor: “Kadın yazarlar, dönemin atmosferine sinen kaygı ve sıkıntıları konu ederken, cinsiyet farklarını da gündeme getirdiler ve bunu yaparak kendi kuşaklarının erkeklik ve kadınlık anlayışını sarstılar.” (s. 136)
Sonuç olarak Yaralı Erkeklikler milliyetçi erkek kardeşlikleriyle, yetersiz erkekliklerle, hiper erkeklikle, kırılganlarla, maçolarla, devrimcilerle, bozkurtlarla, erkek rollerinin dişi icracılarıyla, nazik erkekliklerle, kırsal ve kent erkeklikleriyle, burjuva ve alt sınıf erkekleriyle erkekliğin binbir tonunu gözler önüne seriyor. Bu kimlik ve rollerin her biri farklı ölçeklerle 12 Mart romanlarındaki işlevlerini sürdürüyor. Fakat ideolojisine, performansına göre gerçek ve makbul sayılan erkeklikleri, erkekliğinin anksiyetesini yaşayan, travmatik anlarla, işkencelerle ve üzerinde kurulan baskıyla “bozulan” erkeklikler cinsiyetin özü sayılan meretleri yerinden ediyor. Bu yerinden etme ve bozma ile Çimen Günay-Erkol’un kitabın sonunda sözünü ettiği mevcut cam duvarda yeni çalışmalarla çatlaklar meydana getirme hâli, aslında çoktan başlamış oluyor. En nihayetinde giderek 12 Mart romanlarının seyrinin değişmesi hem romanda hem de eleştiride edebiyatın kabuğunu çatlatıyor. İşte Yaralı Erkeklikler ile kadın yazarların 12 Mart romanlarına yaptığı dümen kırmayı Çimen Günay-Erkol eleştiride yapıyor ve ana akım eleştirinin yönünü değiştiriyor.
Günay-Erkol, Çimen. Yaralı Erkeklikler: 12 Mart Romanlarında Yalnızlık, Yabancılaşma ve Öfke. Ankara: Ayizi Yayınları, 2019.