FARUK DUMAN
Can Yayınları
Tom Sawyer’ın Kitap Okuduğu Kulübe, bir deneme kitabından bekleneni fazlasıyla yerine getirirken, okurlar için bir kılavuz kitaba da dönüşüyor.
Tom Sawyer’ın Kitap Okuduğu Kulübe, Faruk Duman’ın Adasız Deniz’den (2010) sonra çıkardığı ikinci deneme kitabı. Yazarın gözlemlerini, çeşitli konulardaki düşüncelerini ve okudukları üzerine yorumlarını içeren denemelerini birkaç tema etrafında değerlendirebiliriz. Bunlardan ilki yazarın çocukluk anıları ve düşleri ile ilgili. Çocukluk denen büyülü çağın yazma eylemi üzerindeki etkisi üzerinde birçok yazar durmuştur bugüne kadar. Faruk Duman kendisiyle ilgili bazı anekdotları aktarırken ilk okuma deneyimleriyle birlikte küçük yaştan itibaren nasıl bir okur kimliği edindiğini de anlatıyor. “Çocukluk Çağı,” “İlk Okumalar” ve “Çocukluğa Özlem” bu tarzda yazılmış denemelere örnek verilebilir. Burada James Joyce’tan ilham alarak ifade edersek “sanatçının bir çocuk olarak portresiyle” karşılaşıyoruz. Yazar; demiryolu lojmanlarında geçen çocukluğundan, tren yolculuklarından ve Kars’tan bahsederken roman ve öykülerine ilham veren konuları ve kültürel öğeleri de açıklamış oluyor. Dikkatli bir okur sözgelimi İncir Tarihi’ni; Ve Bir Pars, Hüzünle Kaybolur’u okurken işe yarayacak anahtar kavramlara ulaşabilir bu denemelerde.
Kitaptaki denemelerin bir kısmı kültürel değerlerimizle ilgili. “Kaz” başlıklı yazıda Kars’ta yetiştirilen kazın lezzetini anlatan yazar, geleneksel yaşamın izlerini sürüyor. “Tren”de ise tren imgesinin kendi yaşamındaki önemine değinirken trenin kültürel bir kod olarak nasıl algılandığına da işaret ediyor. Bilindiği gibi deneme yazılarının belli bir uzunluğu yoktur. Bu kitapta birkaç paragraftan oluşan kısa denemelerin yanında “Tren” gibi daha geniş oylumlu denemelere de rastlıyoruz.
Kitaptaki ikinci temayı dil olarak belirleyebiliriz. Faruk Duman, yazarlık dışında editörlükle de uğraşan ve dil üzerine düşünen bir yazar. Güncel dil sorunlarını masaya yatırdığı denemelerde Dil Devrimi’nin kazanımlarından da bahsediyor. “Dil” başlıklı denemesinde “Bizim, dil konusu üstünde bir türlü halledemediğimiz bir sorunumuz var. Avrupalı dilcilerin ‘zengin’ ve ‘ahenkli’ buldukları Türkçeyi bir türlü beğenmiyoruz” (s. 33) diyen yazar, Türkçe yazan biri olarak dil zenginliğimizin küçümsenmesini eleştiriyor. Denemelerin tümünde yazarın diğer kitaplarından da aşina olduğumuz üslubunu görmek mümkün. Fikir düzeyinde dilin önemini vurgulayan yazar, uygulamada da bunu göstermiş oluyor. Yalnızca kitaptaki arasöz ve aracümlelerin biraz fazla olduğunu ve dikkati dağıttığını söyleyebilirim.
Kitaptaki diğer bir tema ise yazarın yalnızlık, güzellik, rüya, intihar ve doğa gibi soyut ve somut kavramların çağrışımlarından hareketle yazdığı denemelerde karşımıza çıkan düşünce temrinleri. “Yalnızlık” isimli denemede yalnızlığın farklı görünümleri üzerinde duran Duman, Edgar Allan Poe’nun “Kalabalıkların Adamı” öyküsünde yalnızlığın nasıl algılandığına değiniyor. Güzellik karşısındaki tavrımızı da Steinbeck’in Fareler ve İnsanlar’ından yola çıkarak açıklamaya çalışıyor. Böylece düşünce ile edebî eserdeki yansıması arasında bağ kurmuş oluyor.
Faruk Duman’ın kitaplar ve yazarlar hakkındaki değerlendirmeleri bana göre kitabın en ilgiyle okunan kısmı. Yaşar Kemal’in eserlerini mitlerin kaynağına inerek incelerken Tahsin Yücel’in eserlerinin neden bir uyarı niteliğinde olduğunu açıklıyor yazar. Bu denemeler okuduklarına eleştirel bir gözle bakmak isteyen okurlar için de bir hayli faydalı. Faruk Duman; Füruzan, Erdal Öz, Ferit Edgü ve Sait Faik hakkındaki denemelerde bu yazarları neden sevdiğini anlatıyor. Duman’ın Türk ve dünya edebiyatının klasikleri ile bazı güncel metinleri ele aldığı bu kitapta Emile Zola’dan Germinal, Patrick Süskind’den Herr Sommer’in Öyküsü, Henry David Thoreau’dan Walden gibi okuma önerileriyle karşılaşıyoruz. Kitabın sonundaki dizinde yazarın kitap boyunca değindiği eserlerin tam listesini bulabilirsiniz.
Faruk Duman destanlara, halk hikâyelerine, masallara ve efsanelere ayrı bir önem veriyor. Bunu halk kültürü ve edebiyatı teması altında düşünebileceğimiz “Masalların Dili,” “Köroğlu” ve “Halk Hikâyesi” denemelerinde görebiliriz. İnan Çetin’in “Kureyş’in Kurtları” öyküsünü incelerken aynı adlı efsanenin kaynağına inen yazar, edebî metinlerin incelenmesinde halk anlatılarından nasıl yararlanabileceğimizi örnekliyor. Bunların dışında kalan edebiyat temalı denemelerde ise aydınların taşra algısından, günümüzde popüler hâle gelen yaratıcı yazarlık kavramından ve yarattıkları kahramanların gölgesinde kalan yazarlardan bahsediyor. “Okurdan Ne Bekleriz” ve “Yazardan Ne Bekleriz” isimli denemelerinde edebiyat denen iletişim dizgesinin iki önemli öğesi olan okur ve yazardan ne beklediğini açıklıyor.
Edebiyat geleneğimizde Nurullah Ataç, Oktay Akbal, Suut Kemal Yetkin, Sabahattin Eyüboğlu gibi birçok usta denemeci yetişse de deneme, günümüzde pek önemsenen bir yazı türü değil. Öykü ve roman yazarları da kendi yaşam deneyimlerini ve yazma süreçlerini anlatan denemeler yazmayı tercih etmiyor eskisi kadar. Faruk Duman yazdığı (ilki Memet Fuat Deneme ödülünü de alan) iki kitapla deneme türüne ayrı bir önem verdiğini kanıtlarken okurunu da düşünmeye, sorgulamaya ve eleştirmeye davet ediyor. Tom Sawyer’ın Kitap Okuduğu Kulübe, bir deneme kitabından bekleneni fazlasıyla yerine getirirken, okurlar için bir kılavuz kitaba da dönüşüyor.