REBECCA SOLNIT
Çeviren: Gökçe Gündüç Encore Yayınları
"Kaybolmanın çeşitlerine, evrelerine, yaşlarına ve mekânlarına ayrı ayrı değinen Rebecca Solnit'in Kaybolma Kılavuzu bir kaybolma, bulma ve tekrar kaybolma döngüsü."
Rebecca Solnit, Kaybolma Kılavuzu adlı kitabında bütün bu kavramların, arayışların ya da kabul edişlerin kelime kökenleriyle anlatmaya başlıyor kaybolma becerisinin hikâyelerini. Kelimeleri keşfetme arzusu, onu dilin köklerinde bir şeyler aramaya başladığında bulmanın ve her bulduğunda tekrar kaybetmenin yolculuğuna çıkarıyor. Kaybolmanın çeşitlerine, evrelerine, yaşlarına ve mekânlarına ayrı ayrı değinen Solnit'in yapıtı bir kaybolma, bulma ve tekrar kaybolma döngüsü. Öyle ki kitabın içerisinde de yazarın anlattığı tarihi, coğrafi, kültürel ve felsefi hikâyelerin arasında gezinirken daima başka açık kapılar buluyor ve oralarda kaybolmayı arzuluyorsunuz. Solnit kaybolmayı öğretmiyor, bildiği kaybolma yöntemlerini ve kaybolma hikâyelerini, kaybolmanın bir arzu olduğunu dair fikirlerini anlatıyor. Hiç kaybolamamanın bir çaresizlik olduğuna değiniyor ve adeta sizi siz yapan şey kaybolduğunuzda bulduklarınızdır diyor.
Kendi ailesinin köklerini araştırma merakıyla tarihçi olduğundan bahsediyor Solnit, ailesinin hikâyesini anlatırken hikâyenin uzandığı coğrafyaları, kültürleri, dilleri de anlatıyor. Kitabın içerisinde yer alan kabilelerin, kişilerin, kültürlerin ve dillerin kaybolma hikâyeleri size sizi de merak ettiriyor. Nereden geldiğinin ve nerede kaybolduğunun elbette önemli olduğunu ve insanın bilmediği tek şeyin kendisi olduğunu dile getiriyor. Bir yerden sürgün edilen insanların yerleşmek zorunda kaldıkları coğrafyanın kültürünü orada yaşayanlardan daha çok benimsediklerine, tekrar sürgün edilme korkularına ve bir ömre birden çok sürgün sığdırmak zorunda kalan insanların hafızalarının kendi kendilerini nasıl yok ettiklerini anlatıyor. Bir yere ait hissetmek için anılara duyulan ihtiyacın ve iğretiliğin çaresizliğine ve o çaresizlikle insanın kendini anlatamadığını anlatıyor. Kendi yolculuk merakıyla atalarının durmadan sürgün edilişleri arasında bağlar kuran yazar, adeta bir aile diziminden kendine düşenleri okurla paylaşıyor.
Bir kaybolma sözlüğü de denebilir kitaba. Kaybolmanın uçsuz bucaksız çölünde gördüğünüz mavi ufukta bir sürü kelime ve kavram getiriyor zihninize. Aileden aşka, aşktan doğaya, doğadan varoluşa, varoluştan ölüme kadar her biri ayrı ayrı incelenen kavramların ve anlatılan hikâyelerin her biri içinizde hiç bilmediğiniz bir yere hiç bilmediğiniz bir hisle çarpıyor. Hüzünlü bir kitap Kaybolma Kılavuzu, şiir tadında. Yazarın anlatma üslubu ve çevirisi ayrıca etkiliyor.
Kaybolma Kılavuzu Rebecca Solnit'in ne kadar iyi bir anlatıcı olduğunun adeta göstergesi. Bilgisinin, birikiminin yanı sıra anlattığı hikâyelere kattığı duygu ve oradan yaptığı çıkarımlar ile kitap bir yol gösterici. Önce zihninizde birçok kelimeyi kaybetmenizi ve yeniden bulmanızı sağlıyor Solnit algınızla bakış açınızla oynuyor ve sonunda eve dönüyor. Galiba insan kaybolduğunu ancak eve dönünce anlıyor…
Kaybolma Kılavuzu'nun dışında Yakındaki Uzak ve Bana Bilgiçlik Taslayan Adamlar aynı yayınevi tarafından yazarın Türkçe olarak yayımlanan diğer kitapları olarak meraklı okurun ilgisini bekliyor…