Gitmeliydin

Gitmeliydin’de yazar, sarmal bir kurgusal yapıyla gerçeği ve anlatıcı kahraman tarafından yazılan senaryoyu aynı zamansal akış içerisinde veriyor. Önce neler olup bittiğini tam olarak anlayamıyorsunuz ama metnin içine girdikçe olaylar tuhaf bir hız kazanıyor. Gerçeküstü olaylar, ürkütücü bir evde yaşanan tuhaflıklar, hayatın güncel ve sıkıcı temposunda yazarın duygu ve düşünce dünyasında olan bitenlere karışarak akıyor.

NİLÜFER KAYA

Daniel Kehlmann’ın Gitmeliydin adlı kitabı Ayça Sabuncuoğlu çevirisiyle ve Can Yayınları etiketiyle okurla buluştu. Ben, Kehlmann’ı daha önce okuma fırsatı yakalayamamış bir okur olarak Gitmeliydin’i okuduğumda yeni bir yazarla tanışmanın heyecanına kapılıp bu sarsıcı novellanın etkisinden bir süre çıkamadığımı hissettim.

Novellanın neden tanımları aşan bir tür olduğunu ya da olması gerektiğini bu kısa ama bir o kadar şaşırtıcı ve etkileyici metinle yeniden düşünme fırsatı da bulmuş oldum.

Gitmeliydin’de yazar, sarmal bir kurgusal yapıyla gerçeği ve anlatıcı kahraman tarafından yazılan senaryoyu aynı zamansal akış içerisinde veriyor. Önce neler olup bittiğini tam olarak anlayamıyorsunuz ama metnin içine girdikçe olaylar tuhaf bir hız kazanıyor. Gerçeküstü olaylar, ürkütücü bir evde yaşanan tuhaflıklar, hayatın güncel ve sıkıcı temposunda yazarın duygu ve düşünce dünyasında olan bitenlere karışarak akıyor.

Uzun öykü olarak da sınıflandırılabilecek kitapta anlatıcı kahramanın yaşadıklarını, duygu ve düşüncelerini bir deftere notlar olarak yazdığını ve okuduğumuz metnin bu alınan notların bir toplamı olduğunu anlıyoruz. 2-7 Aralık gibi kısa bir zaman diliminde alınan bu notlar, bir senaryo yazarı olan anlatıcı kahramanın yazdığı senaryoyu da kendi yaşadıklarını da kapsıyor ve yazma amaçlı gittikleri evde yaşanan olaylar da bunlara ekleniyor. İşin içine bu tuhaflıklar barındıran evde yaşanan gariplikler, korkutucu rüyalar da karışınca çok katmanlı bir metne dönüşüyor bu notlardan oluşan novella. Böylece bu kısa ve yoğun metinle yazar okurun dünyasında çok farklı kapılar aralamış oluyor. Normal seyrinde gidiyor gibi görünen bir evlilik, yazılması gereken bir senaryo ve ilgilenilmesi gereken bir çocuk anlatıcı kahramanın kırılgan dünyasında iç içe yer alıyor. Bir oturuşta okunacak kadar kısa ve akıcı olan bu metinle Kehlmann okurda kalıcı bir etki bırakmayı başarıyor.