Edebiyatı teoriler üstünden düşünmek

teori

Edebi Üretim Teorisi

PIERRE MACHEREY

Çeviri: Işık Ergüden, İletişim Yayınları

Pierre Macherey’nin Edebi Üretim Teorisi adlı kitabı, okuru edebiyata ve edebiyat üretimine yönelik hummalı bir düşünce sarmalına sokuyor. Bu sarmal içerisinde okur, metnin hakkını verebilirse, teorinin kazandırdıklarıyla daha yetkin bir okur hâline geliyor.

BÜŞRA UYAR

İlk kültürel motor faaliyetimiz, sanata dair genelgeçer çıkarımları sorgulamadan kabul etmektir. Küçük ve basit bir yapı taşı olarak kabul edilebilecek aileden, geniş ve karmaşık topluma kadar her katmanın fikri, bizim de fikrimizdir. Bu katmanlar içerisinde düşüncemiz daima pragmatisttir: Sanatın nasıl daha iyi olabileceğini düşünürüz ya da nasıl daha faydalı olabileceğini. Sanatın “ne” olduğunu düşünmek ise aklımıza gelmez. Hâlbuki bu soru, özü dışında birçok soruya cevap verebilen yoğun bir düşünme sürecinin temelidir.

Sanat dalları içerisinde şüphesiz ki edebiyat, bu kültürel motor faaliyetin eziciliğini en çok hissedendir. Varoluşundan bu yana toplumsal hafızanın temeli olmuş, içinde bulunduğu toplumu eğitme vazifesini “üstlenmiş”, kimi zaman yalnız üst orta sınıf için bir anlam ifade etmiş, kimi zamansa yalnızca bulanık ve umutsuz bir bilinçte yükselmiştir. Hâlâ devam eden bu ilginç ve zorlu yolculuğunda edebiyatın “ne” olduğu sorusu belirli bir döneme kadar, nadiren akıllara düşmüştür. Çünkü edebiyat “vardır.” İnsanlık, yüzyıllarca düştüğü yanılgıya yine düşmüş ve varolan şeyin ne olduğunu sorgulamamıştır; zira bu yanılgıya göre görünen şey vardır, varolan şeyin ne olduğu ise zaten ortadadır.

Ancak özellikle 20'nci yüzyıldan itibaren edebiyatın ne olduğu üzerine düşünülmeye başlandığını ve bu düşünceye dair önemli perspektifler oluşturulduğunu görüyoruz. Birçok disiplinin iç içe geçerek oluşturduğu perspektifler, cevapsız kalan sorulara karşı daimi ve yapıcı bir açlık uyandırırken; şekillenen bu yeni sürecin diğer önemli sorularından biri de edebiyat eleştirisinin “ne” olduğu idi. Edebiyata ve edebiyat eleştirisine yönelik bu sorular önemli, fakat cevaplaması zor: Çünkü edebiyatın “ne” olduğu belli değildir, eleştirinin ise özünde olumlu mu yoksa olumsuz mu olduğu muammadır. Ciddi bir tezat barındıran belirsizliği bir kenara bırakılırsa, eleştirinin bir eseri ileri taşıması beklenir; oysa ne olduğu ya da ne olması gerektiği belli olmayan edebiyatın daha ileriye taşınabileceğine neye göre karar verilebilir?

Tüm bu sorular, bilinçli yol göstericiler olmadan kültürel bir buhran hâlini alır. İletişim Yayınları’ndan çıkan Edebi Üretim Teorisi bu noktada şüphesiz ki son derece donanımlı ve sağlam bir yol gösterici olarak okurla buluşuyor. Althusserci ekolden gelen Pierre Macherey’nin çalışması, okuru edebiyata ve edebiyat üretimine yönelik hummalı bir düşünce sarmalına sokuyor. Bu sarmal içerisinde okur, metnin hakkını verebilirse, teorinin kazandırdıklarıyla daha yetkin bir okur hâline geliyor. Bu son derece önemli çalışmaya teorinin yoğun ve yorucu doğasının tabii olarak hâkim olduğunu söylemek gerek. Ancak çalışmanın iç düzeni teoriyi okurun zihnine yığmak yerine, teorinin iskeletini okuyanın zihninde aşama aşama şekillendiriyor.

Üç bölümden oluşturulan Edebi Üretim Teorisi, “Birkaç Temel Kavram” la başlıyor. Kısa ve yoğun alt başlıklarla örülen bu bölüm ucu açık soruların, genelgeçer kavramların derinliğini ve belirsizliğini ortaya koyar bir şekilde okuyucuyla buluşuyor. Kitabın en yorucu süreci olarak kabul edilebilecek bölüm, her cümlesiyle kafamızdaki edebiyat ve eleştiri tanımını âdeta, defalarca baştan yaratıyor.

Macherey’nin okurunu zorladığı bir gerçek. Ancak zekice planlanmış çalışmasında Macherey hem zorlu yolculuğun donanımlı yol göstericisi hem de anlattıklarının iyi bir temsili olarak karşımıza çıkıyor. Çalışması boyunca edebiyatın ve eleştirinin “masum olmadığını” anlatan, daima zıtlıklarla dolu bir grafik çizen yazar, Birkaç Eleştiri” ve Birkaç Eser” bölümlerini “masum olmayan” metinlerle örüyor. Daima anlattığının ötesinde ve kimi zaman anlattığından uzak olan ama hiçbir şekilde kontrolünü kaybetmeyen bu metinler, Macherey’nin dehasının ve eleştiri tekniğini pratiğe uygulama kabiliyetinin somut bir kanıtı olarak çalışmada yer alıyor. Esere hâkim olan yer yer komplike, ama bir o kadar da çözümleyici anlatımın Balzac, Borges, Jules Verne gibi önemli edebiyatçılar üzerinden ilerlemesi, kitabın zorlayıcı iç dinamiğini ilgi çekici ve doyurucu bir noktaya getiriyor.

Teori ile pratiğin kusursuz harmanlanışı, bu tarz çalışmalar için son derece zor elde edilen bir başarı;  Edebi Üretim Teorisi ise bu başarıyı elde edebilen önemli çalışmalardan yalnızca biri. Üstün başarısıyla eser “soğuk” ve “anlaşılması zor” gibi görünse de, aslında okuyucusuna son derece samimi bir amaca yönlendirmeye çalışıyor, “gerçekten okumak”: “Gerçekten okumak, okumayı bilerek ve okumanın ne olduğunu bilerek okumak, bu çokluğun hiçbir şeyini kaçırmamaktır. Özellikle, eseri oluşturan unsurların sayımının ötesinde, bir bağdan ziyade bir uyum ya da birlik görmektir ki bunlar aynı ölçüde deformasyon ve idealleştirme demektir, eserin sürecinin nedenidir. Bariz eserin işaret ettiği gizil bir yapıyı algılamak değil, etrafında gerçek bir karmaşıklığın düğümlendiği bu yokluğu inşa etmek söz konusudur yine.” (s. 134)

Edebi Üretim Teorisi şüphesiz, edebiyata dair bir üst bilinç oluşturuyor. Macherey’nin entelektüel birikimi ve detaycı anlatımı okuyanda mükemmelliyetçiliği tetikliyor. Son derece titiz bir çalışma sonucu okurla buluşturulan eser, sosyal bilimciler ve özellikle edebiyat araştırmacıları için ciddi bir kılavuz.