TOVE JANSSON
çev. Yonca Mete Soy Siren Yayınları 2020 152 s.
Finli yazar, ressam, illüstratör Tove Marika Jansson (1914-2001), “Moomin” serisi kitapları ile çocukların hayranlığını kazanmıştır. Çocuk kitaplarının yanı sıra yetişkinler için kaleme aldığı romanları ile de çağdaş dünya edebiyatında yerini alır. Kitapları, çizgi romanları, televizyon dizileriyle İskandinav edebiyatının en ünlü isimlerinden biri olan Jansson’un yetişkin romanlarından biri Dürüst Yalancı’dır.
Roman kışların çok sert geçtiği bir köyde, iki kadın arasındaki “yalan” ve “hakikat” çatışmasını konu edinir. Kişinin kendine ve başkalarına söylediği yalanların ve dürüstlüğün sorgulandığı bir roman olan, Kuzey coğrafyasına özgü, hiç durmadan yağan kar ve fırtına manzarası arasında, insan doğasının fırtınalarını, karşılıklı “çıkar” ilişkilerini, “av” kim, “avcı” kim sorularının yanıtının belirsizliğini sonuna dek koruyan, yalın bir üslupla kaleme alınmış olan Dürüst Yalancı ilk kez 1982’de yayınlanmış.
Finlandiya’nın geleni gideni pek olmayan, kışların erken gelip, uzun, sert ve karanlık geçtiği, göl kıyısındaki küçük bir köyünde o kış da diğerlerinden çok farklı değildir. Sadece biraz sert geçmekte, hatta bazı yaşlılar “geçmişte kapılara pencerelere dayanan, çatıları çökerten, bir saat bile durmadan yağan böyle yoğun bir karı” asla görmediklerini söylemektedirler. Çocuklar durumdan hiç şikâyetçi değildir; bütün gün dışarıda tüneller, mağaralar kazarak, kartopu oynayarak ve çığlıklar atarak oynar dururlar.
Köy sakinlerinden Katri Kling sabah uyanmış, sessizce kahve hazırladıktan sonra termosu uyuyan kardeşinin başucuna koymuştur; kapının yanında yatan koca köpek dışarı çıkmak için onun işini bitirmesini beklemektedir. Katri köyün yegâne bakkalının üzerindeki çatı katında kardeşi Mats ve köpeğiyle birlikte yaşamaktadır. “Her sabah gün ağarmadan önce köpekle dışarı çıkıp köyün ana caddesinden geçerek deniz fenerine kadar” yürür. Köylüler köyün en erken dışarı çıkan kişisi olan kadının rakamlardan ve erkek kardeşinden başka hiçbir şeyi önemsemediğini söylerler.
Katri babasız büyümüş, annesinin ölümünden sonra da onun bakkaldaki yerini almış, ancak kısa bir süre önce bu işten ayrılmıştır. Artık on beş yaşında olan kardeşi Mats’ı altı yaşından bu yana o büyütmüştür. Ablasından on yaş küçük, uzun boylu ve güçlü kuvvetli bir delikanlı olan Mats’ın biraz saf olduğu söylenir. “Köyde ne iş olsa yapmakta ama çoğunlukla, soğuktan işlerin durmadığı zamanlarda Liljeberg kardeşlerin kayıkhanesinde vakit geçirmekte”, burada çok mühim olmayan ufak tefek işlere bakmaktadır.
Tove Jansson, 1956.
Vasterby isimli köyde uzun zamandır kimse balıkçılık yapmaz, çünkü balıkçılık para getirmemektedir. Tekne yapımında kullanılan üç kayıkhane vardır. Mats’ın yanlarında çalıştığı Liljebergler bölgenin en iyi tekne imalatçılarıdır. Ayrıca en büyük Liljeberg olan Edvard ara sıra posta arabasıyla kasabaya gidip bakkalın siparişlerini de alır. Köyün bir başka özelliği de haziran ayından itibaren köye yazlıkçıların gelmesi ve kış boyunca kadınların yaptıkları geleneksel tığ desenli yatak örtülerini satın almalarıdır. Ağustos sonunda sezonun bitmesiyle köy yeniden sessizliğe gömülür ve kış yavaş yavaş kendini göstermeye başlar.
Katri devamlı olarak çok para sahibi olmayı hayal eder. “Çabucak, zekice, dürüstçe nasıl para kazanılır, onu düşünür. O kadar çok parası olmalıdır ki, artık para düşünmesine gerek kalmamalıdır.” Önce Mats’ın teknesi olacaktır; üstelik bu köyde yapılmış olan en güzel tekne. Bu düşüncelerle fenere doğru yürür ve karşıdaki evi inceler. Anna Aemelin o evde yalnız yaşamaktadır ve “akla hayale sığmaz ölçüde zengindir”. Evi beyaz cumbalı pencereleri olan, gri boyalı, ahşap bir villadır. Karla kaplı ormanın oluşturduğu yüksek fon kadar gri-beyaz bir yapı. Kendi kendine “O burada yaşıyor işte” der. “Mats ve ben de orada yaşayacağız, ama beklemeliyiz. Anna Aemelin denen bu kadına hayatımda önemli bir yer açmadan önce iyi düşünmeliyim.”
Anna aileden zengin, yaşlı, tek başına yaşayan, nadir olarak birileriyle görüşen bir kişidir. “Monomaninin o yüce ve ikna edici gücüne, sadece tek bir şeyi görüp onu kucaklama, sadece tek bir şeye ilgi duyma yeteneğine” sahiptir. O tek şey de ormandır. Ormanı büyük bir sadakat ve doğrulukla çizer. Suluboyaları doğaldır. Onun resimlerine bakan ormanın nasıl bir yer olduğunu hatırlar “ve bir an için umut aşılayan, hoş bir hasret duygusuna” kapılır. Ama bu resimlerin bir fazlalığı vardır, Anna resimlere tavşanlar, daha doğrusu anne, baba ve yavru tavşancık ekleyerek, bir de tavşanların üzerine küçük çiçek desenleri çizerek resimlerin doğallığını bozmaktadır.
Tove Jansson, otoportre.
Anna bu resimleri çocuk kitapları için yapar ve iki yılda bir yeni kitap çıkarır. Metnini yayınevinin yazdığı bu kitaplar çocuklar arasında büyük üne sahiptir. Yüzlerce mektup alır ve onları cevaplar. Kış boyu evinden çıkmayan, ev işlerini yapan Bayan Sundblem’dan ve yalnızca sipariş olduğu zaman istenenleri getiren bakkalın yardımcısından başka kimsenin kapısını çalmadığı Anna Aemelin karların kalkmasıyla dışarı çıkar ve açık havada çalışır.
Günlerden bir gün, Katri bakkaldayken içeri Edvard Liljeberg girer. Köyün postasını ve siparişleri almak için kasabaya gitmiş, oradan dönmektedir. Kar ve soğuk nedeniyle aracı çalışmadığı için kayaklarla gitmek zorunda kalmış olan Liljeberg çok yorulduğunu ve ancak biraz dinlendikten sonra siparişlerin, postanın dağıtımını yapabileceğini söyler. Bunu duyan Katri kendisinin Bayan Aemelin’in postalarını ve siparişlerini götürebileceğini söyler ve götürür.
Mutfak kapısında onu karşılayan Anna Aemelin onu kahve içmeye, evine davet eder, lakin o her zamanki ciddi ve mesafeli tavrıyla kahve içmeyeceğini söyler. Sadece eve girip biraz oturacaktır. Aralarında kısa konuşmalar geçer. Bu sadece bir başlangıç olacaktır.
Köyde pek sevilmese de Katri’nin herkes tarafından takdir edilen bir meziyeti vardır: Hesap işlerinden anlamak. İnsanlar zorda kalınca ona başvururlar:
“Zor hesaplamaların, yüzdelerle ilgili soruların altından kolayca kalkar ve sonuçlar her zaman yerinde, her zaman doğru olur. (…) Köydeki tedarikçilerin çoğunun bakkalı dolandırdığını o saptamıştır. Daha sonra adamın da onları dolandırdığını (…) Tutarların nasıl adilce tahsil edileceği ve çetin meselelerin nasıl çözümleneceği hususunda da şaşmaz öngörülere sahiptir.”
Ahali kasabadaki avukattan daha çok ona güvenir. Üstelik yaptıkları için kimseden para talep etmez ve para vermek isteyenleri şiddetle tersler. Her ne kadar sorulan meseleler dışında kimseyle uzun uzun konuşmasa, nobranlığından en küçük bir taviz vermese de, Katri Kling herkes tarafından adil biri olarak kabuledilir.
İlk ziyaretinden bir süre sonra Katri bir kez daha postaları götürmek için Anna’nın evine gider. Elindekileri mutfağa bıraktıktan sonra, Anna’nın daveti üzerine iki kadın oturma odasına geçerler. Ve beklenmedik şekilde, o gün Katri sohbet etmek isteyen kadının beklentisini boşa çıkarmaz. Köpeğinden, konserlerden, hazır yiyeceklerden söz eder. Anna da kitaplarını, okuyucularını anlatır. Ayrılırken yeniden buluşmak ve sohbete devam etmek konusunda anlaşırlar. Anna’nın içi huzur doludur, dilediği sohbeti etmiştir.
Katri’nin Bayan Anna’ya postalarını ve siparişlerini götürmesi, ardından yapılan sohbetler sürüp gider. Fırsat çıktıkça Katri onun para ilişkisi içinde olduğu kişiler tarafından devamlı olarak aldatıldığını söylemeye başlar. Bakkal ona malları olduğundan daha pahalıya satmaktadır. Ayrıca temizliğe gelen kadına ödediği para da çoktur. Katri’nin bu şekilde davranması Anna’nın ona olan güvenini artırır. Katri’de nezaketten eser yoktur; kaba, sert biridir ama dürüsttür.
Tove Jansson, 1961.
Sonra bir gün Katri temizlikçi kadınla tartışır. İşini baştan savma yapan ve Anna’nın yanında iyi bir edinmeye çalışan kadın Katri’nin eve gelip gitmesinden rahatsızdır. Katri de onu bir pürüz olarak görmektedir. Kazanan Katri olur ve temizlik işini üstlenir. Tüm bu gelişmeler doğal olarak köyde bir dedikodu fırtınası estirir. Katri’nin yaşlı kadının parasına göz diktiği konuşulur. Ancak bunların hiçbiri Katri’yi etkilemez. Bir gece Anna Aemelin’in evine hırsız girer ve bazı değerli eşyaları alır, ancak çalınanlar sabahleyin kapının önünde bulunur. Tabii ki köy bu haberle çalkalanır, polis gelir ama bir sonuç alınmaz. Gerçekte eve giren Katri’dir; yerlerini iyi bildiği değerli eşyaları alıp bir çuvala koymuş, çıkarken de kapının yanına bırakmıştır. Anna’ya geçmiş olsuna gidenlerin çoğu ona yalnız yaşamamasını tavsiye ederler. Bunun üzerine o da Katri’ye birkaç gece kalıp kalamayacağını sorar. Tabii ki cevap olumlu olur. Katri birkaç geceliğine geldiği eve yerleşir, daha sonra kardeşi de gelecektir.
Mats gelir gelmez yıllardır bakımsız kalan evin onarıma muhtaç yerlerini onarır. Ama bunları o kadar sessizce yapar ki, Anna sadece çalışmanın sonucunu görür. Artık açılmayan pencere açılmakta, bacağı kırık sandalyeye oturulabilmektedir. Anna bu sürprizleri sever. Ayrıca Anna’yla ortak bir zevkleri vardır: Macera romanları okumak. Akşamları roman okuyup sohbet ederler. Giderek eve daha çok yerleşen ve müdahil olan Katri ve Mats’ın ortak özellikleri tüm yaptıklarını sessizce, Anna’yı rahatsız etmeden, onun alışageldiği düzeni bozmadan yapmalarıdır. Hatta o kadar ki, Anna bir gün Katri’ye çıkışır. Görünmez olmalarından rahatsız olmuştur. Bunun üzerine kardeşler iş yaparken biraz daha çok ses çıkartırlar.
Anna zaman zaman aniden köpekle beraber evde dört kişi olduklarını düşünmeye başlar ama çok da şikâyetçi değildir. Bazen aralarında çıkan tartışmalar çok uzamadan kapanır. Yaşlı kadın onların varlıklarına alışmıştır. Ama yine de bazen büyük tartışmalar yaşanır. Evi temizleyip yeniden düzenlerken Anna’nın yıllardır el sürmediği evrakı, eşyaları gözden geçiren Katri, Anna’ya yayıncısının onu aldattığını söyler. Bunun için bazı düzenlemeler yapması lazımdır. Para için mesele çıkmasından hoşlanmayan yaşlı kadın önceleri itiraz etse de, sonunda Katri’nin söylediklerini kabul eder. Bazı eski eşyaların muhafazası konusunda da anlaşamazlar ama sonuç değişmez. Katri sonunda çocuklara gönderdiği mektuplara, yaptığı çizimlere kadar her konuya karışmaya başlar. Bir süre sonra çocukların mektuplarını beraber cevaplamaya başlarlar.
Tove Jansson, 1991.
Köylülerin biraz saf olduğunu söyledikleri, gündüzleri ufak tefek işler yapan, akşamları macera romanları okuyan Mats’ın bir başka merakı da teknelerdir. Tekne tasarımları yapar. O güne kadar uygulanmadıysa da pek çok tekne tasarlamış, çizmiştir. Katri, Anna ile görüştükçe dolaylı olarak teknelerden, Mats’ın rüyasından söz eder. Ve bu proje giderek somutlaşır. Küçük çatışmalar çıksa da delikanlı teknesine kavuşur: “Köyde şimdiye kadar yapılmış en güzel tekneye…”
Katri tüm istediklerini yapmıştır ama Anna’ya her şeyi anlatmamıştır. Bir akşam, “Ben başından beri yalan söyledim” der ve yalanlarını sıralar. Aslında kimse Anna’yı aldatmamıştır, diğer söyledikleri de gerçek değildir. Anna’ya karşı hiçbir zaman dürüst olmamıştır. Anna duyduklarına çok da aldırmaz. Bir şeyler söyledikten sonra gidip kestirmesini tavsiye eder. Ertesi sabah evden erken çıkar; taburesi ve boyaları, matarası yanındadır. Açık havada bir yer bulacak ve resim yapacaktır. Sabah ışığını kaçırmamak için bir an önce çalışmaya başlaması gerekmektedir.
Hakikate, dürüstlüğe, yalana ve doğruya dair incelikli bir metin… Yaşadığımız post-truth çağından epey önce kaleme alınmış, ama tam da bu çağda okumak için ideal.
•