SIMON CRITCHLEY
Çeviri: Mine Yıldırım Encore Yayınları
"Beklediğiniz klasik bir biyografi okumaksa Simon Critchley’nin David Bowie’si size umduğunuzu vermeyecektir. Ama yazarın Bowie ile şekillenen serüvenine ortak olmak ve kendi Bowie serüveniniz üzerine biraz düşünmek isterseniz bu kitabı kaçırmamalısınız."
“David Bowie kimdir?” sorusuna verilebilecek bir sürü cevap olabilir. Hiç düşünmeden müzisyen, aktör, dansçı ya da prodüktör denebilir Bowie için. Eğer Bowie’nin sıkı hayranlarından biriyseniz onu “Glam Rock’ın Kralı” olarak da tanımlayabilirsiniz pekala. Peki bütün bu sıfatlar Bowie’yi tanımlamaya yeter mi? Elbette hayır.
Yıllar yılı İngiliz gençliğine başka türlü bir var oluşun mümkün olduğunu gösteren ve onları konfor alanlarının dışına çıkmaya zorlayan David Bowie aynı zamanda uzaydan dünyamıza düşmüş insan formunda bir uzaylı, kendi karnında birden çok insanı barındıran bir vantrilok, içimizdeki bir kafirdir. Fakat yine de Space Oddity albümünde “God Knows I’m Good” demekten geri durmaz. Hatta 1999 tarihli Hours... albümü pişmanlığı konu alan yedi ilahiden oluşur ve ibadet kitaplarına atıflar içermektedir. Fakat yine de bütün bunlar Bowie’yi kendiyle çelişen biri yapmaz. Bowie daha ziyade kollarını iki yana açarak bütün benliklerini tek bir çember içinde toplamaktadır. Sözün özü David Bowie kendi içinde bir kumpanyadır. Ki bu kumpanyada bir tür ucubelik de eksik değildir; Bowie iki gözü aynı renkte değildir. Bu her ne kadar içindeki uzaylının mirası gibi dursa da işin aslı öyle değildir. Bu Bowie’nin taa 1961 yılında karıştığı bir kavganın izidir aslında. Bowie’nin bir kız sebebiyle giriştiği bu kavgada hasmının taktığı yüzük Bowie’nin bir gözünü söndürmüştür. Fakat söylemeden geçmeyelim; kızın kalbini kazanan da Bowie olmuştur sonunda.
Fakat ucubeliği sadece gözünden mütevellik değildir Bowie’nin. Ziggy Stardust vasıtasıyla kırmızı bir fırçaya benzeyen saçları, aşırı makyajlı yüzü, platform topuklu çizmeleri ve garip kıyafetleri ile toplumsal cinsiyet kodlarını da bulanıklaştırmıştır Bowie. Ve Bowie’nin bu haline karmaşık bir aşk besleyen dönemin gençleri ise müziğin efendi çocukları Beatles’ı görünce çığlığı basan jenerasyonun kardeşlerinden başkası değildir. Bu manada İngiliz müziğinde bir devrimin de parçası olmuştur Bowie. Bir şarkıcıdan çok bir öykücüdür Bowie. Yazdığı şarkıların sözlerinde iyi yazılmış bir öykünün lezzetini bulmak mümkündür. Bowie’yi ve şarkılarını eskimekten koruyan ve zamanının ötesinde kılan da bu lezzettir işte. Elini dokundurduğu bütün sanat dallarını bir araya getirerek kendi avangart tarzını yaratmayı bilmiş usta bir performans sanatçısıdır.
Simon Critchley’nin kaleme aldığı ve Encore Yayınları’ndan çıkan David Bowie kitabı da yazarın Bowie’ye duyduğu yıllara yayılan hayranlığın bir ifadesi gibi. Yazar bu kitapta kimi zaman hayatına eşlik eden, kimi zamansa hayatını şekillendiren Bowie’yi kendine has bir üslupla, fragmanlar şeklinde anlatmış. Kitabın içinde kimilerinin çevirileri Ezel Akay’a ait olan şarkı sözlerini de bulmak mümkün. Bu şarkı sözleri bir nevi olay örgüsünün eşlikçisi niteliğinde. Ayrıca kitap Bowie’yi konu alan siyah-beyaz çizimler de içeriyor. Fakat kitaptaki bölümler arasında bir bağlantı kurmak pek mümkün değil. Dolayısıyla bu bölümler arasında akışkan bir bütünlük bulunmuyor. Bu nedenle her biri bir anı parçasıyla karışık yorumlar içeren bu bölümleri kendi içlerinde değerlendirmek çok daha doğru ve yerinde olur. Bunun dışında yazar son derece kişisel ve yer yer de poetik bir anlatıma da sahip. Bowie’ye duyduğu hayranlık neredeyse sınır tanımıyor. Fakat her köklü hayranlık gibi bu hayranlık da şahsi tanışıklıklardan kaçınmayı gerektiriyor. Dolayısıyla yazar bize David Bowie’nin gerçekte kim olduğunu değil, kendisinin David Bowie’yi nasıl gördüğünü anlatıyor bir nevi. Dolayısıyla beklediğiniz klasik bir biyografi okumaksa Simon Critchley’nin David Bowie’si size umduğunuzu vermeyecektir. Bu kitabın yazarın kendi hayatından otobiyografik anları David Bowie ile ilişkilendirerek anlattığı bir kitap olduğunu söylemek daha yerinde olacaktır.
Siz de yazarın Bowie ile şekillenen serüvenine ortak olmak ve kendi Bowie serüveniniz üzerine biraz düşünmek isterseniz bu kitabı kaçırmamalısınız. Sözün özü: İçinizdeki Marslı’yı takip edin! İyi okumalar.