-ZOELLICK TÜRK EKONOMİSİNİ ÖVDÜ İSTANBUL (A.A) - 21.07.2011 - Dünya Bankası Başkanı Robert Zoellick, Türkiye'nin durumunun geçmişle kıyasla çok daha iyi olduğunun altını çizerek, ''Geçmişe kıyasla artık daha güçlü, daha dayanıklı bir iç ekonominiz var'' dedi. Zoellick, IFC'nin Kanyon'daki ofisinde düzenlediği basın toplantısında, sözlerine terör saldırısında hayatını kaybedenlerin yakınlarına başsağlığı dileyerek başladı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'le, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'la harika görüşmeleri olduğunu ifade eden Zoellick, ''Hükümeti geçtiğimiz yıllarda gösterdiği güçlü başarılardan dolayı takdir ediyorum'' dedi. Ziyaretinin temel amacının, gelecekle ilgili plan ve zorluklarla ilgili bilgi edinmek ve Dünya Bankası'nın nasıl yardımcı olacağını görmek olduğunu söyleyen Zoellick, yaptığı temaslar sonucunda önümüzdeki reformlarla ilgili daha iyi bilgi almaya çalıştığını söyledi. Zoellick, ulusal istihdam projesi, eğitimin iyileştirilmesiyle ilgili konular olduğunu, enerji güvenliği ile ilgili sorunları konuştuklarını, Başbakan Erdoğan'ın özellikle konut sektöründeki kapsamlı planlarından bahsettiğini, gayrimenkul satın alımlarıyla ilgili konulara değindiklerini anlattı. Zoellick, ''Türkiye gündemine değindik ama bunun yanı sıra bölgesel ve küresel konuları da ele aldık. Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da meydana gelen değişim sürecinde nasıl birlikte çalışabiliriz, işbirliği yapabiliriz, bununla ilgili olarak görüştük. Yine Afganistan'daki güvenlik meselesi gibi konular gündemimizdeydi'' diye konuştu. Erdoğan'ın İstanbul'u özellikle bir mali merkez haline getirmek arzusunu dile getirdiğini ifade eden Zoellick, IFC'nin Washington dışındaki en önemli operasyon merkezinin İstanbul'da bulunduğunu anımsatarak, ''2.6 milyar dolarlık IFC yatırımlarını Türkiye'de ele alıyorlar. Bu, bizim küresel olarak iş akışımızın da üçte birini teşkil ediyor. Böyle bir operasyon biriminin IFC'nin yerelleşmesi konusunda nasıl yardımcı olabileceği ve İstanbul'u da bir finans merkezi haline getirebileceği konusunda önem taşımakta'' dedi. Temasları esnasında Ankara'da Anıtkabir'i ziyaret ettiğini, bugün özel sektör işletmeleri ile bir toplantı gerçekleştirdiklerini anlatan Zoellick, afet koordinasyon merkezine gittiklerini belirtti. Robert Zoellick, ''Afetlere hazırlık konusu çok önemli. İstanbul'da biz aslında son teknoloji ürünü bir tesis geliştirmekteyiz. İnsanlar artık sadece bir an evvel afetlere müdahale etmenin yanı sıra, afete önceden hazırlıklı olma konusunda çalışıyorlar. Bütün bu operasyonlara baktığımız zaman bu tecrübeler umut ediyoruz ki İstanbul'dan, Türkiye'den alınıp başka ülkelere de uygulanabilecekler'' değerlendirmesinde bulundu. -ANAYASA- Konuşmasının ardından soruları yanıtlayan Zoellick, anayasa çalışmalarına ilişkin, Anayasa reformunun hükümetin seçimlerin hemen ardından ele aldığı bir konu olduğunu ve yaptığı görüşmelerde daha geniş tabanlı bir şekilde ele alınmak istendiğinin belirtildiğini ifade etti. Zoellick, sivil toplum ve özel sektörle yaptığı toplantılarda da konunun ele alındığını çünkü herkesin süreçle ilgili olduğunu kaydetti. Zoellick, Türk toplumunda askeri dönemde geliştirilen bir anayasanın alınarak bunu daha da sivil demokratik toplumu destekleyecek şekilde değiştirmenin konuşulduğunu söyleyerek, şunları belirtti: ''Tabi ki bu Türk halkına kalmış bir konu ama benim anladığım kadarıyla hem hükümetle yaptığım görüşmelerde hem de bir takım sivil toplum kuruluşlarının söylediklerinden anladığım kadarıyla, toplumu daha kapsayıcı bir şekilde, toplumu içerisine alan bir sürecin uygulanması isteniyor bu anayasa hazırlanması esnasında. Bir taslak bile sayılamayacak nitelikte bir belge hazırlanmış aslında ve Sayın Başbakan da muhalefete de bu konuyu götürüp, onların da desteğini almak istediklerini söyledi. Yine daha geniş çaplı toplumda tartışma, görüşme başlatmak istediklerini anlıyoruz. Tabi ki bu ileriye götürülmesi gereken bir konu ama Türk halkı için önemli olan bir konu.'' Belgenin ne olduğunun sorulması üzerine Zoellick, TÜSİAD'ın bir çalışma belgesi hazırladığını, ne gibi genel konuların yer alması gerektiğini toplumla ve hükümetle paylaştığını belirterek, ''Hükümet tabi ki bütün bunları dikkate almalı. Ben burada nasıl bir karar verileceği konusunda yorumda bulunamam ancak küresel tecrübelere bakarsak anayasa yaparken toplumu sürece katarsanız ve toplumun geniş bir tabanını sürece katarsanız o zaman bu süreç çok daha sağlıklı yürür. O yüzden bu katılım önemli. Başbakan aynı zamanda şunu söyledi, 'Bu sürece medya da katılmalı' dedi'' diye konuştu. Asgari ücretle ilgili bir soruya karşılık ise Zoellick, hükümetle birlikte çalışarak bir takım ek istihdam ve iş esneklik konularını ele aldıklarını, Başbakan Yardımcısı ile de dün görüştüklerini, özellikle sosyal koruma ve kıdem tazminatları arasında bir denge tutturulması, bir takım değişiklikler yapılması konusunun ele alındığını belirtti. -''BU MESELE ARTIK DAHA RİSKLİ BİR NOKTAYA GELMİŞ DURUMDA''- Zoellick, ''Dünya Bankası'nın Yunanistan'a kredi vermek konusunda çok istekli olmadığına yönelik bir takım açıklamalar yapılmıştı. Siz ne düşünüyorsunuz?'' şeklindeki soruyu da şöyle yanıtladı: ''Yunanistan ile ilgili olarak bizim politikalarımızda bir değişiklik olmadı. Biz son 30 yıldır onlarla ilgilenmiyoruz. Biz gelişmekte olan ülkelerle ilgileniyoruz. Tabi ki Yunanistan AB üyesi bir ülke, onların desteği söz konusu. Medyadan duyduğum kadarıyla Almanya ve Fransa bu konuda bir karar almış, ama detaylarını bilmiyorum. Büyük bir memnuniyetle şunu görüyorum; Avro bölgesindeki ülkelerin bir araya gelmesi çok güzel bir şey. Çünkü bu mesele artık daha riskli bir noktaya gelmiş durumda. Özellikle pek çok Avro bölgesi dışındaki ülkelerde bir takım endişeler var. Etkili bir çözüm gelecek mi gelmeyecek mi bilemiyorum. Buradaki çözüm etkili olacak mı? Ama burada bir dizi farklı bileşen söz konusu. Yunanistan'ın borcu var. Yunanistan'ın rekabet edebilme gücü var, sadece borç meselesi de değil. Bankacılık sistemiyle ilgili yapmaları gereken çalışmalar var. Yunan bankaları, Avrupa'daki bankalar ve Avrupa merkez bankası müdahil olacak. O yüzden bütün bu farklı unsurlara tek tek hitap eden tam bir paket olması lazım.'' -''TÜRKİYE ARTIK EKONOMİK İLİŞKİLERİNİ GENİŞLETTİ''- Avrupa ülkelerindeki krizin Türkiye'ye yansımalarının sorulması üzerine Zoellick, şu değerlendirmede bulundu: ''Türkiye'nin ihracatının yüzde 50'si hala AB'ye gidiyor. O yüzden AB'deki ekonomik sorunlar tabi ki kaçınılmaz olarak Türkiye'yi de etkileyecektir nihayetinde. Zannediyorum Avrupa'dan gelen doğrudan yabancı yatırımlarda bir düşüş olmuş, bu da Avrupa'daki durumla ilgili. Ama şunu söylemek istiyorum; Türkiye'nin durumu şu anda geçmişe kıyasla çok daha iyi. Çünkü Türkiye artık ekonomik ilişkilerini genişletti. Türkiye'ye belki 10 yıl önce gelmiş olsaydım, belki odaklanacağım ilk konu AB ile ekonomik ilişkiler olurdu, ama şimdi geldiğimizde artık Ortadoğu ve Kuzey Afrika'daki iş olasılıklarını ve fırsatlarını konuşuyorsunuz. Özellikle özel sektördeki aktörlerle konuştuğumuzda onların Rusya'daki, Orta Asya'daki, Doğu Avrupa ülkelerindeki yatırımlarından bahsettik. Artık daha geniş tabanlı bir uluslararası bağlantılar ağı kurulmuş durumda Türkiye için. Ayrıca geçmişe kıyasla artık daha güçlü, daha dayanıklı bir iç ekonominiz var. O yüzden bence Türk yetkililerinin tabi ki neler olup bittiğini çok yakından izlemeleri akıllıca olacaktır.'' AB'deki yeni ülkelerle de çalıştıklarını söyleyen Zoellick, böyle bir durumdaki tehlikenin bu etkinin yayılması ve katlanması olduğunu, buna hassas yaklaşmak gerektiğini, Türk hükümetinin de bunu düşünmesi gerektiğini ancak hükümetin zaten çok güçlü büyüme durumunda bulunduğu için konuyu düşündüğünü vurguladı. Türkiye'nin küresel ekonominin bir parçası olduğunu, o yüzden küresel olarak meydana gelen şeylerin Türkiye'yi de etkilediğini söyleyen Zoellick, ''Yapısal reformlarla ilgili olarak geçtiğimiz 7-8 yıl içinde Türkiye ile çalışıyoruz, Türkiye daha fazla dayanıklılık sağladı. Türkiye diğer ülkeler gibi küresel ekonominin bir parçası. O yüzden rekabetçiliğinin olması ve uyum sağlama esnekliğine sahip olması gerekiyor. Türkiye'de bu yolda ilerliyor zaten'' diye konuştu. -''(CARİ AÇIK) HÜKÜMETİN BU KONUDAKİ ÇABALARINI DA DESTEKLİYORUZ''- Cari açıkla ilgili olarak da Zoellick, dikkat edilmesi gereken iki makroekonomik sorunun enflasyon ve cari açık olduğunu, enflasyonun nispeten daha iyi yönetilebileceğini ifade ederek, şunları kaydetti: Hükümetle de görüşme yaptık, bütçe gelecek ve mali politikalar buna göre ayarlanacak ancak şu anda cari açığın olması bir taraftan anlaşılabilir bir durum. Çünkü Türkiye büyümeye devam eden bir ülke ve büyümeye devam ettikçe daha fazla ithalat yapan bir ülke. Ama şu anda hükümet şunu yapmak istiyor ki biz de bunu hiç şüphesiz destekleyeceğiz, cari açık sorunuyla ilgili bir takım yapısal sorunları çözmek... Eğer enerji verimliliğini artırabilirseniz ve alternatif enerji kaynaklarını kullanabilirseniz o zaman enerji ithalatını da kesmiş olabilirsiniz. Diğer önemli faktör de cari açığın bileşenleri. Doğrudan yabancı yatırım geliyorsa ve uzun vadeye yayılan yatırımlar geliyorsa o zaman ekonomiye şoklardan uzak olacaksınız, iş dünyası için de çok daha iyi ortam olacak. O yüzden sizi bu konuda temin ederim, hükümet bu konulara odaklanıyor ve hükümetin bu konudaki çabalarını da destekliyoruz. Çünkü zaman yayılan ve yapısal çözüm önerileri üzerinde duruluyor şu anda.''