Ziraat Bankası, İstanbul Göktürk'te Demirören Holding’in aldığı krediye karşılık ipotek ettirdiği arazilerin “özel spor alanı” olarak kalmasını öngören plan nedeniyle İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) dava açtı. Söz konusu alanın tekrar imara açılmasını isteyen banka, “mülkiyet hakkından yararlanmasının engellendiğini” öne sürdü.
Gazete Duvar’dan Hazal Ocak’ın haberine göre, Ziraat Bankası, Demirören Holding'in, 300 milyon dolar ve 1 milyar 118 milyon lira krediye karşılık ipotek ettirdiği Göktürk Mahallesi’ndeki arazi ile ilgili İBB'nin bölge halkına hizmet edecek biçimde açık yeşil alan olarak değerlendirilmesine yönelik hazırladığı ve 9 Haziran'da askıya çıkardığı imar planına itiraz etti.
İtirazla yetinmeyen Ziraat Bankası, İBB’nin yeni imar planının iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle dava açtı. Banka avukatı tarafından hazırlanan dilekçede “imar planının hukuka aykırı olduğu, mülkiyet hakkından yararlanmasının engellendiği ve eşitlik ilkesinin ihlal edildiği” iddia edildi. Dilekçede söz konusu arazilerin bankaya ait olduğu vurgulanarak yüz ölçümlerinin toplam 300 dönüm olduğu belirtildi. Dilekçede 1989 ve 2003 yılında onaylanan imar planlarının sadece bölge halkının menfaatini gözettiği ve kamu yararından yoksun olduğu savunularak söz konusu imar planlarına ilişkin “parsel sahiplerinin mülkiyet haklarını kısıtlayan ve kamu yararından yoksun bir imar planı” denildi.
Dilekçede ayrıca İstanbul ve Göktürk’ün nüfusunda artış olduğu belirtilerek, “müvekkil bankaya ait taşınmazların yer aldığı bölgede yeni konut ihtiyacının bulunduğu sonucuna varılmaktadır” ifadeleri kullanıldı. Dilekçede özetle şu çarpıcı ifadeler de yer aldı:
“Ülkemizin en büyük yatırımlarından biri olan İstanbul Havaalanı inşaa edilerek 29 Ekim 2018 tarihinde faaliyete başlamıştır. İstanbul Havaalanı’nın inşaası ile birlikte Gayrettepe–İstanbul Havaalanı metro inşaa faaliyetleri de başlamış olup, inşası devam eden ve ilk etabı 2021 yıl sonunda açılması planlanan metronun bir durağı da Göktürk’te bulunmaktadır.
Diğer taraftan Covid-19 salgınının, insanlarda şehir merkezlerindeki dikey yapılaşmadan uzaklaşıp doğa ile iç içe, müstakil ve bahçeli evlerde yaşama istek ve arzularında ciddi derecede artışı beraberinde getirdiği ve toplum sağlığı için dikey yapılaşma yerine yatay yapılaşmanın önemi nazara alındığında; tüm bu ihtiyaçlara imkan sunma potansiyeli yüksek olduğu dava konusu bölgedeki konut ihtiyacının daha da arttığı ortadadır.”