Belde Oral / T24
360'da buluştuk, kim ne kadar gurmeymiş ya da değilmiş anladık!
İstanbul'un en gözde restoranlarından biri olan 360'da dün gece sıradışı bir organizasyon vardı: Blind Taste yani Kör Tadım...
İyiyemek.com'un 360'la birlikte organize ettiği kör tadım, yaklaşık 3 saat sürdü. Kör tadıma katılacak olan grup, önce içeride olacaklar hakkında bilgilendirildi. Daha sonra uyarılara geldi sıra:
“İçeri girmeden önce mutlaka tuvalete uğrayın, çünkü dışarı çıkmanız çok zor.”
“Çantanızı, ceketinizi vestiyere bırakın. Yere düşerse bulamazsınız.”
“Cep telefonlarınızı kapatın, ışık istemiyoruz.”
“Herkes tek sıra hizaya girsin. Sağ kolunuzu önünüzdeki kişinin omuzuna koyun. Aranızdaki mesafe hep bir kol mesafesi olsun.” (Bu uyarının nedeni içeride masa sandalye düzenlemesinin bu hesaba göre yapılmış olması...)
“Gözler kapanınca genelde çeneler düşer, biraz sessiz olup yemeğin tadını çıkarmaya çalışın!!!” (Aynen de öyle oluyor, çeneler feci şekilde düşüyor.)
Oyun parkında gibiyiz
Bu uyarıların ardından bir alt katta, zifiri karanlık bir salona götürüldük. Önümüzde rehberimiz Yaz Yazıcıoğlu var. Koca koca adamlar, kadınlar, iş çıkışı oyun parkına düşmüş gibiyiz. Kimse şikayetçi değil halinden. El yordamıyla ilerliyoruz. Bir süre tek sıra ilerledikten sonra Yaz Bey, “Durun” diyor, “Herkes sağ eliyle sandalyesini bulsun. Önlüğünü taksın ve otursun..” Kuş cikcikleri ve su sesleri eşliğinde, hiçbir şey görmeden dediklerini aynen yapıyoruz.
Derken içerde ateş böcekleri uçuşmaya başlıyor. Gerçekten değil tabii, görüntü sadece. Bahsettiğim şey, bize aralıksız yemek ve şarap sunan servis elemanlarının önlerini görebilmek için taktıkları özel gözlüklerin ışığı.
Ellerimizle yedik
Herkes hazır, servis tamam. Sıra tadımda. Yaz Bey, yeni komutu veriyor: “Herkes masasını keşfetsin. Şarap, sağ tarafınızda, bıçağınızın devamında. Solda su var. Ortada servis tabağı, onun arkasında ise ekmekleriniz var. Her tadımdan sonra şarap içmenizi öneriyorum. Bir diğer tavsiyem de çatal bıçak kullanmamanız. Yemeğe dokunun, koklayın, sonra tadın.”
Bazıları karanlıkta bile olsa çatal bıçaktan vazgeçmiyor. Ben, söz dinleyip ellerimi kullanıyorum. Yemek yemeyi seven biri olarak, pür dikkat ilk lokmayı ağzıma atıyorum. Çıkışta sınav var, rezil olmamak lazım. Neyse ki kolay lokma! Yediğim şey, hiç kuşkusuz somon! Şarabımı içiyorum, şahane! Kesin Cabarnet Sauvignon diyorum, o da tutuyor.
Doğal olarak bunları sınavdan sonra öğrendim. Servis elemanları bizle konuşmuyor ki, tüyo alalım.
Servis elemanları dillerini yutmuş
İlk tadım tamamlanınca bizim ateş böcekleri (yani servis elemanları) uçuşmaya başlıyor yine içerde. Sessizce boş tabaklar gidiyor, yerine doluları geliyor. Bu seferki tadım zorlu. Kremsi ve yapışkan... On parmak tabakların içindeyiz. Ellerim yapış yapış, parmaklarımı yalayarak temizlemeye çalışıyorum, yüzümde salata sosuna ait damlacıklar... (Neyse ki kimse kimseyi görmüyor.) Tabaktakilerden biri incir, eminim. Diğeri ise muhtemelen keçi peyniri. Bir parça da et varmış ama benim elim ona denk düşmemiş!
Şaraplar muhteşemdi
Sorbe, kağıtta lüfer ve kestaneli pudingle devam ediyor kör tadım. Bu sırada su ve kuş sesine zaman zaman ara verilip hoş sürprizler yapılıyor ama her şeyi de yazıp oyunun tadını kaçırmayalım.
Benim için kör tadım, sıradışı bir tecrübe, lezzetli bir oyundu. Tattığımız 3 ayrı şarabın 'oyunda' çok önemli bir role sahip olduğunu vurgulamam lazım.
360'ın kör tadım organizasyonları devam edecek. Yemeği, şarabı, heyecanı sevenler, bu tecrübeyi mutlaka yaşamalı...