Dünya

"Zarrab davasında komplonun kesin delili ortaya çıktı, ABD Türkiye'ye dava açacak"

"Amerika bir devlet politikası olarak 2013 yılında Türkiye'yi hedefe koymuş"

18 Aralık 2017 11:37

Habertürk yazarı Serdar Turgut, ABD'nin İran'a yönelik yaptırımlarını deldiği iddiasıyla tutuklanan iş adamı Reza Zarrab'ın 'tanık' olmayı kabul ederek ifade verdiği davada Amerika'nın asıl amacının başka olduğunu ifade etti. ABD'nin bir devlet kararı olarak 2013 yılında Türkiye'yi hedefe koyduğunu söyleyen Turgut, katıldığı Zrrab davasında kesin deliller elde ettiğini belirterek, "Amerika aslında 'teröre yardım eden, hukukun işlemediği, dış politikasında tehlikeli oyunlar oynanan bir ülke' olduğu iddialarıyla ilerde Türkiye’ye davalar açmaya çalışacak ve Türkiye’yi daha da zorlayabilmek için kimi yaptırımlara yasal temel sağlamaya uğraşacak gibi görünüyor" dedi.

Serdar Turgut'un, "Türkiye’ye komplonun kesin delili ortaya çıktı" başlığıyla (18 Aralık 2017) yayımlanan yazısı şöyle:

Washington'un derin komploların şehri olduğunu teorik olarak hep biliriz.

Şehir hakkındaki önyargılarımız arasında “Burada kimbilir ne komplolar düzenleniyordur” düşüncesi hep vardır. Bu düşüncenin her zaman haksız olduğunu söylemek de mümkün değil.

Washington’a gazetemizin temsilcisi olarak ilk geldiğim gün, çok sevdiğim halde komplo teorilerine rağbet etmeme kararı almıştım.

Çok okunması ihtimali büyük olan, internet tabiriyle çok “tıklanacak”yazılar yazma fırsatını böylece kaçırmama rağmen bir saygın gazetenin temsilcisinin pek rağbet etmemesi gereken bir yoldu komplo teorileri yapmak.

Üstelik şehirdeki eski bağlantılarım yüzünden bana çok güzel komplo teorilerinin tüyosunu verecek kaynaklarım olmasına rağmen eğer bana anlatılanın gözle görülür, elle tutulur delili yoksa komploları anlatma amacı bulunan çok yazı yazmamaya çalıştım bugüne kadar.

“Hiç yazmadım” demiyorum, ama o yazılarda mutlaka anlatanın bizzat kendisinin delilleri belgeleri görmüş olduğuna inanmışımdır ya da anlatan bana bazı şeyler göstermiştir.

Bu yüzden burada öğrendiklerim nedeniyle Amerikan yönetiminin Türkiye’yi hedefine koyduğuna ve ülkemiz hakkında bazı komplolar yaptığına daima inandım.

Rüyamda görsem inanmazdım

Belki de bir gazeteci/yazarın rüyasında görse inanamayacağı bir şey başıma geldi; belki de çok az insanın yaşama şansına sahip olduğu bir şeyi yaşadım ve kurulan komplonun aslında ne olduğu ciddiyetiyle bilinen bir yargıcın önüne delil olarak getirildi ve ben de bunun her detayını görme imkânına sahip oldum.

Evet, Zarrab’ın tanık olduğu Hakan Atilla’nın sanık yapıldığı davadan bahsediyorum. Büyük ihtimalle bugün son haftasının başlayacağı bu davada Türkiye’ye kurulmaya çalışılan, aslında çok da kapsamlı olan komplonun, başımıza örülmeye çalışılan belanın temeliyle ilgili bazı ipuçları edindim.

Bu yeni davalara hazırlık davası

Bu davayı izlerken aslında Amerikan devletinde çok daha büyük başka davaların hazırlığının yapılmakta olduğunu sunulan delillerden, savcıların kullandığı cümlelerden, çağrılan tanıkların tavırlarından anlamış durumdayım.

Aslında bunun var olduğunu Washington’daki bazı güvendiğim kaynaklar da bana söylemişlerdi ama dava sayesinde bunun ilk kez deliliyle mahkemede ortaya dökülmesine şahit oldum.

Amerika aslında “teröre yardım eden, hukukun işlemediği, dış politikasında tehlikeli oyunlar oynanan bir ülke” olduğu iddialarıyla ilerde Türkiye’ye davalar açmaya çalışacak ve Türkiye’yi daha da zorlayabilmek için kimi yaptırımlara yasal temel sağlamaya uğraşacak gibi görünüyor.

Amerika Türkiye’yi hedefine koymaya 2013 yılında çoktan karar vermiş bile, yani bu Trump’ın kararı değil bir devlet kararı.

Bir süre Ortadoğu politikalarında bir arada hareket eden Türkiye ve ABD bir aşamada ayrışmaya başlamışlar ve Amerikan devleti büyük ihtimalle bugün ortaya konulacak yeni ulusal güvenlik stratejisi doğrultusunda hareket etmemeye başlayan, yeni Ortadoğu planına uymayan Türkiye’yi hedefine koymuş. Washington bunun sorumlusu olarak Recep Tayyip Erdoğan’ı görüyor ve onu hedef alıyor.

Bu davada sanık kim?

Bugün son haftasına girilen bu davada resmen sanık olarak Hakan Atillaolsa da asıl amacın başka olduğu davanın neredeyse her dakikasından belli oluyor.

- Bir dava düşünün, savcıların delil olarak sunduğu, üzerine “Amerikan Devleti belgesidir” damgasının vurulduğu nerdeyse bütün belgeler, ses kayıtları, tapeler 17-25 Aralık tarihinde düzenlenen ve Türkiye’de darbe girişimi olarak yargılanan operasyonlardan elde edilmiş.

- Aslında 15 Temmuz darbe girişiminde FETÖ ile ABD işbirliğinin olduğunu düşünen Türkiye, bu davada savcıların sunduğu belgeleri delil olarak Washington’a gönderebilir.

- Savcının en büyük tanığı olarak çıkardığı David Cohen eski CIA Başkan Yardımcısı, para avcısı olarak tanınıyor ve Amerikan Hazine Bakanlığı’nda da başkanlık yapmış bir insan. Yıllardır Hakan Atilla ile görüştüğü biliniyor ve hatta Hakan Atilla ilk tutuklandığı gün “Onu tanıyor musunuz?” diye FBI yetkililerine sormuş, ama buna rağmen onun tutuklanmasını da içeren planın yapılmasında David Cohen’in de büyük rolü olduğuna inanıyorum ben. Çünkü eski bir CIA görevlisi olarak bu, onun görev tanımları arasında yer alıyor.

- Cohen, Amerikan devletinin terör finansmanı konularını araştıran en önemli yetkilisi. Eğer Türkiye’ye de bir terör finansmanı iftirası atılacağı, bu davada ortaya çıktığı gibi doğruysa, bunun da hazırlığını DavidCohen’in başını çektiği devlet birimlerinin yapmış olması büyük ihtimal.

- Davada Deutsche Bank ve Citibank’ın terörün finansmanının takibini iyi bilen üst düzey yetkilileri savcı tarafından tanık olarak getirildi; onlar da Türk bankalarından yapılmış olduklarını söyledikleri bazı işlemleri anlattılar.

- Savcılığın delil olarak sunduğu evrakları getiren firari eski polis, hiç durmadan Türkiye’de olduğunu, hukukun olmadığını, yasal güvencelerin kalmadığını iddia etti ve Erdoğan’ı suçladı. Savcılık bunu devlet kayıtlarına geçirdi.

Bana uzun zamandır Washington’daki bağlantıları çok iyi olan Amerikalı gazeteci arkadaşlarım, PYD’lilerin ve Şam rejiminin, yakaladıkları El Kaide’cilerin sorgulamalarından çıktığını söyledikleri ve Türkiye bağlantılarını gösterdiğini iddia ettikleri dokümanları CIA’ya verdiklerini ve bunların Washington’da bir dosyada toplandığını anlatıyorlardı.

Başımıza belanın, komplonun nasıl adım adım örülmekte olduğunu görüyorsunuz değil mi?

Yani Washington’da, ABD’nin bugün açıklanabilecek yeni ulusal güvenlik stratejisi konsepti doğrultusunda ‘Türkiye’yi hedefe koyma kararı’ çoktan verilmiş, ama son günlerde bu davayla bundan sonra yapılacak işlere de yasal kılıf hazırlanmaya çalışıldığı ortaya çıktı.