Hülya Karabağlı
T24/ ANKARA
TBMM Anayasa Uzlaşma Alt Komisyonu ile görüşen, Türkiye Yayıncılar Birliği, KCK operasyonları kapsamında tutuklanan, yayıncı-yazar Ragıp Zarakolu’nun kaleme aldığı “ Yayınlama Özgürlüğü” raporunu sundu. Özgürlükçü bin anayasanın kriterlerini sıralayan Yayıncılar Birliği, düşünce özgürlüğü ve ifadesinin anayasa güvence istedi.
Can Yücel’den, Ahmet Şık’a
TBMM’de STK’larla Anayasa turları sürüyor. Celal Metin Zeynioğlu başkanlığındaki Türkiye Yayıncılar Birliği heyeti yeni anayasa taleplerini komisyonu sunarken, 2011 yılında hazırlanan başkanlığını Ragıp Zarakolu’nun yaptığı, Yayınlama Özgürlüğü Komitesi’nce hazırlanan “ Yayınlama Özgürlüğü Raporu’nu sundu. “Matbaacı da Mahkum Olursa”, “ Kangren”, “ Bilgisayardan İlk Kitap toplatılması”, “ İnternet yayıncılığına Yönelik Kısıtlamalar” , “ Hakaret Eleştiri, Eleştiri Hakaret Olarak kabul Edilirse”, “ Bitmeyen Davalar” bölümlerinin ye r aldığı raporda, Can Yücel’den Ahmet Şık, Ertuğrul Mavioğlu, Baskın Oran , İbrahim Kabaoğlu, Nedim Şener’den İlhan Taşçı’ya kadar çok sayıda gazeteci- yazarın kalemleri nedeniyle nasıl suçlandıkları ve açılan davalar yer alıyor. Yasaklanan, yargılanan yayınevi, yazar ve kitapların listesi raporun arka sayfasında.
Zarakolu: Terörle Mücadele Yasası Kaldırılmalı
Komite Başkanı Zarakolu, raporun sonuç bölümünde, “Terörle Mücadele Yasası’nın (TMY) kaldırılması gerekmektedir” diyor. TCK’nin bazı maddeleri ile 301’in yürürlükten kaldırılması önerisinin yer aldığı sonuç bölümünde “ Ancak bırakın bu düzenlemeleri, ‘TCK’da Değişiklik Yapılmasına Dair kanun tasarısı’ ile özel hayatın tamamen korumasız bir noktaya gelmesi söz konusu” denmişti. .
Türkiye Yayıncılar Birliği’nin yeni Anayasaya ilişkin komisyona sunduğu görüş ve önerileri şöyle:
İnsan onuru-halk egemenliği- kültürel farklılık
*Anayasa’da, insan onuru, insan hakları, halk egemenliği, hukukun üstünlüğü, azınlık haklarına saygı, kültürel farklılıkların tanınması ve bu farklılıklara saygı, toplumsal barış, vicdan ve din özgürlüğünün teminatı olarak lâiklik, hukuk önünde eşitlik, herkesin kamu hizmetlerine eşit ulaşma hakkı, devletin uluslararası hukuktan doğan taahhütlerine bağlılığı prensipleri yer almalıdır.
Temel insan hak ve özgürlüklerine dayanan, demokrasi, laiklik ortak paydasında kurulu, sosyal bir hukuk devleti:
-Türkiye Cumhuriyeti’nin temel ilkesi, temel insan hak ve özgürlüklerine dayanan, demokrasi, laiklik ortak paydasında kurulu bir hukuk devleti olduğu kadar sosyal bir hukuk devleti olduğu kabul edilmeli ve bu kabule Anayasa’da açıkça yer verilmelidir.
-Yeni Anayasa’da yurttaşlığın tanımında etnik çağrışımları olan kavramlardan uzak durulmalı, din, mezhep ve etnisite farkı gözetmeyen ve bunlarla ilgili kavram ve terimlere atıfta bulunmayan, ideolojik, dini, etnik ve milliyetçi referanslardan da arınmış, tamamen eşitlikçi bir yurttaşlık tanımına yer verilmelidir.
-Anayasa’da devlet iktidarının hukuk devleti ve insan hakları çerçevesinde, uluslararası ve uluslar üstü hukuka ve Türkiye’nin milletlerarası taahhütlerine uygun olarak kullanılacağı belirtilmelidir.
‘Temel haklar, özgürlükçü bir anlayışla düzenlenmeli’
-Anayasa’da belirtilen tüm hak ve özgürlükleri teminat altına alıcı hükümler açık ve net olarak Anayasa’da yer almalıdır.
-Yurttaşlar arasında keyfi ayrım yapılmasına dayanak oluşturabilecek ifade ve ibarelere yer verilmemelidir.
-Yeni Anayasa, toplumun çeşitlilik ve çoğulculuğuna saygılı bir uygulamayı mümkün kılmalıdır.
-Temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası hukukun ve sözleşmelerin kendiliğinden ve öncelikle üstünlüğü ve doğrudan uygulanabilirliği Anayasa’da açıkça ve net olarak vurgulanmalıdır.
‘İnsan onuruna dokunulamaz’
-Anayasa’da, “insan onurun korunması ve asla çiğnenmemesi” ilkesi temel insan hak ve özgürlüğü olarak yer almalıdır.
‘Özgürlük genel bir ilkedir, sınırlandırılması ise istisnadır’
-Kişi hak ve özgürlüklerini oluşturan hakların korunmasında devletin müdahalesi sınırlandırılmalıdır. Temel hak ve özgürlükler, yalnızca ilgili maddelerinde belirtilen neden ve amaçların haklı ve zorunlu kıldığı ölçüde, Anayasa’nın ruhuna uygun olarak ve ancak kanunla sınırlandırılabilir haklar olarak Anayasa’da yer almalıdır.
-Anayasa’da her özgürlük için tek tek sayılan “özel sınırlama nedenleri” dışında başkaca bir sınırlandırma nedeni yaratılamayacağı ilkesi benimsenmelidir. Bir başka deyişle; Anayasa’da, özgürlüklerin sınırlandırma nedenleri sayılarak saptandıktan sonra kanun ile sadece sayılan sınırlandırma nedenleri somutlaştırılabilmelidir.
‘Düşünce özgürlüğü ve ifadesi’
-İnsan haklarının omurgası olan düşünce özgürlüğü ve ifadesi, demokratik bir toplumun vazgeçilmez insan hakkı olarak güvenceye kavuşturulmalıdır.
-Herkesin müdahaleye maruz kalmaksızın görüş sahibi olma hakkının var olduğu Anayasa’da yer almalıdır.
-Herkes ifade özgürlüğü hakkına sahip olmalıdır. Bu hak, ülke sınırları dikkate alınmaksızın ister sözlü, yazılı, basılı ya da sanatsal formda olsun, isterse de kişinin kendi seçtiği herhangi bir başka araçla olsun, her türlü bilginin ve fikirlerin araştırılması, edinilmesi ve yayılması, iletilmesi özgürlüğünü de içermelidir.
‘Düşünce suçu’ yaratmaya yol açacak hükümlere yer verilmemeli’
-Anayasa’da yer alacak “düşünce ve kanaat özgürlüğü” ile “düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü”, bu yaklaşım içinde ve istisnai kayıt ve kısıtlamalarla sınırlı olarak düzenlenmelidir.
-Bu özgürlükler ancak, insan onuruna ve haklarına karşı saygısızlık, savaş propagandası ve şiddet eylemlerini kışkırtma, insanlığa karşı suçlar, ayrımcılık, düşmanlık ve ırkçı veya dinsel nefret duygularının kışkırtılması nedenleriyle sınırlanabilir.
‘Nefret savunuculuğu yasaklanmalı’
-Anayasa’da her türlü savaş propagandasının kanunla yasaklanması gerektiği yer almalıdır.
-Anayasa’ya ayrımcılığı, düşmanlığı yahut şiddeti kışkırtan herhangi bir ulusal, etnik ya da dinsel nefret savunuculuğunun kanunla yasaklanacağı konusunda hüküm konulmalıdır.
‘Basın hürdür, sansür edilemez’
-“Basın hürdür, sansür edilemez” ilkesi ile basın ve haber alma özgürlüğünü sağlayacak tedbirleri almakla devleti görevli kılan düzenleme korunmalıdır.
-Basın özgürlüğü aleyhine kanun çıkarılamayacağı konusunda “Basın özgürdür, bu özgürlük aleyhine kanun yapılamaz” temel fikri benimsenerek düzenleme yapılmalıdır.
-Çoğulculuk, tarafsız yayın ve nesnellik ilkeleri Anayasa’da öngörülmeli; ancak bu konudaki düzenleyici esaslar kanuna bırakılmalıdır.
-Yapılacak yasal düzenlemelerde, halkın doğru haber alması, gerçekleri öğrenme hakkı, farklı görüş ve düşüncelere özgürce ulaşması, kamuoyunun serbestçe oluşumunu sağlayıcı önlemlerin devletçe alınması belirleyici ilkeler olarak Anayasa’da yer almalıdır.
‘Süreli ve süresiz yayın hakkı ve basın araçlarının korunması’
-Süreli ve süreli olmayan yayın hakkının önceden izin almaksızın ve mali teminat yatırma şartına bağlanmaksızın kullanılması ilkesi Anayasa’da yer almalıdır.
-Bu hakkın kullanılmasını, haber, düşünce ve kanaatlerin serbestçe yayımlanmasını engelleyici veya zorlaştırıcı siyasal, ekonomik, mali ve teknik koşullar ve kısıtlamalar konulamayacağı; basın araçlarının zapt ve müsadere edilemeyeceği, yasaklanamayacağı Anayasa’da yer almalıdır.
‘Kültürel Haklar’
-Anayasa’da kültürel haklar; kültürel çeşitlilik, eşitlik ve ayrımcılık karşıtlığı ilkeler benimsenerek ele alınmalıdır.
-Cinsiyet, inanç, etnik kimlik ve tüm kültürel farklılıklar gözetilmeksizin tüm yurttaşların kültürel faaliyetlerin düzenlenmesine eşit bireyler olarak katılımı ve kültürün tüm yurttaşlar tarafından paylaşılabilmesi esas olduğu Anayasa’da yer almalıdır.
-Tüm dezavantajlı kesimlerin kültürel hayata erişimini sağlayacak düzenlemeleri yapmanın devletin görevi olduğu belirtilmelidir.
-Her yurttaş anadilini öğrenme ve bu dilde kültürel faaliyette bulunma hakkı Anayasa ile korunmalıdır.
‘Eğitim ve öğrenim hakkı’
-Anayasa’da kimsenin eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamayacağı ve eğitimin parasız olacağı yer almalıdır.
-Uluslararası dillerde eğitimle ilgili uluslararası anlaşma hükümleri dikkate alınarak düzenleme yapılmalıdır.
Anayasa’nın dili:
-Anayasa metni kısa tutulmalı, ayrıntılar yasalara bırakılmalıdır.
-Hiçbir kişiye dolaylı ya da doğrudan atıf yapılmamalıdır.
-Metnin dili güzel, üslubu edebi olmalıdır.
-Metinde yer alan ifadeler son derece net ve herkes tarafından kolaylıkla okunup anlaşılabilecek şekilde olmalıdır. Teknik ve özel terimler içeren “hukuk dili”ne mahkûm edilmemelidir.