Gündem

Zaman'dan Sabah grubuna: Havuz medyası çakma suikast peşinde mi?

Zaman gazetesi, Sabah ve Takvim'de yer alan 'Fethullah Gülen'in Başbakan Erdoğan'ın ölmesi için beddua ettiği' iddiasını 'basın tarihinin en sefil yalanları' olarak yorumladı

14 Şubat 2014 12:22

Zaman gazetesi, Sabah ve Takvim gazetesinde Başbakan Tayyip Erdoğan'ın ölmesi için Fethullah Gülen'in 3 yıldır beddua edin talimatı vardiği iddiasına ilişkin, "Basın tarihinin en sefil yalanları art arda Sabah ve Takvim’de çıkıyor. İstihbarat örgütünün bu ana yayın organları şimdi yeni bir strateji başlatmış görünüyor" dedi. Emre Uslu'nun 30 Ocak’ta Taraf’taki köşesindeki yazısına dikkat çekilen haberde, "Bana öyle geliyor ki, seçime kahraman imajıyla gitmek için Erdoğan’a yönelik bir çakma suikast icra edilecek" ifadelerine yer verilerek Sabah grubunun bu plana ilişkin haberlerle girişimlerde bulunduğu iddia edildi.

Zaman'da yer alan haber şöyle:

Haber başlığı şu: “Gülen’in ikinci beddua skandalı”. Haberde “Gülen’in verdiği talimatta Başbakan için, ‘3 yıldır beddua ediyorsunuz ama ölmüyor. Demek ki halisane etmiyorsunuz.’ dediği ortaya çıktı.” deniliyor. Devamında ise sürekli ‘talimatı çıktı’, ‘bunu dile getirdiği öğrenildi’ gibi habercilik dilinde gerçekliğe yaslanmayan ifadelere yer veriliyor. Gülen kime ve nerede talimat vermiş? Cevabı yok? Yani yalan. Haberin sonuna doğru kaynağın Enerji Bakanı Taner Yıldız olduğu ortaya çıkıyor.

Enerji dışında istihbarata da yatkın görünen Bakan Yıldız, bunu bir etkinlikte söylüyor. Yalan sarmalı, bir istihbarat masasında başlıyor. Oradan parti medyasının ortak haber havuzuna gidiyor. Sadece gazetelere değil ‘dar oligarşik kadro’ya girmeyi başaran birkaç bakana da servis ediliyor. Sonrası, istihbarat sözcüsü olmuş gazete ve bakanlara kalıyor. Biri konuşuyor diğeri basıyor veya biri basıyor öbürü konuşuyor. Fakat asıl merci en son konuşuyor: Başbakan. Yalanlama önemli değil, Sabah ve hempalarının her yazdığı yalan, Başbakan’ın konuşma metinlerine doğrudan giriyor. Başbakan, salı günkü grup toplantısında bu son yalanı da söylemeye çalıştı fakat haberi tam okumamış olmalı ki, metni karıştırdı ve toparlayamadı. Şöyle dedi: “Neler var neler, yani ameliyatımızı bile gündem konusu yapıp ‘ya beddualarınız bile tutmadı’ diyor. Böyle şeyler olabilir mi ya? Bunlar olabilir mi?” Kim diyor, kime diyor belli değil. Bu konuşma TBMM çatısı altında yapılıyor.

Yalanı üreten çete o kadar dikkatsiz ki, Taner Yıldız’dan alıntı yaparken -muhtemelen kimse fark etmez diye- Yıldız’ın cümlelerini de Gülen’e ekleyiveriyor. Bakan Yıldız’ın asıl metni şu: “Uzun adam için üç yıldır dua ediyoruz. Hâlâ ayakta, diyen bir grup var. Demek ki, halisane söylemiyorlar. Azınlıkta mıdır, çoğunlukta mıdır? Bilmiyorum. Başka ve farklı icraatlar da olabilir.” Demek ki neymiş; “Üç yıldır beddua ediyorsunuz ama ölmüyor. Demek ki halisane etmiyorsunuz.” cümlesinin 2. kısmını zaten Enerji Bakanı Taner Yıldız söylemiş. Bu tehlikeli yalan kurgulanırken, hiçbir yüz kızartıcı davranış esirgenmemiş.

Sırada, şimdi bu içerikleri kim olduğu belirsiz birilerine seslendirtip servis yapmak var. Onu da yakında görürüz. Veya koca bir kamu kurumunu seferber edip, Hocaefendi’nin binlerce saatlik ses kayıtlarını harf/hece ayıklayıp sonra montajlamak zor olmayacaktır.

Bu seferki yalanlarda tehlikeli bir ima seziliyor. Takvim bu haberi ‘ölüm duası’ olarak isimlendirip dilinin altındaki baklayı daha açık ediyor. Emre Uslu, 30 Ocak’ta Taraf’taki köşesinde şunları yazmıştı: “Seçimlerde AK Parti’nin oylarını yüzde 40’ın üzerinde tutmak için mucizeye ihtiyacı var. Erdoğan’ın içine düştüğü çaresizlikten kurtulması için ciddi bir mağduriyet algısı oluşturmak gerekiyor. Başbakanlık Müşaviri Hamdi Kılıç, devlet ürpertici hamleler yapabilir, diye yazmıştı... Bana öyle geliyor ki, seçime kahraman imajıyla gitmek için Erdoğan’a yönelik bir çakma suikast icra edilecek. Türkiye’de çakma kahramanlık için önce kamuoyu oluşturulur. Bir suikast olacağı medyada dolaşıma sokulur. Bütün bunlar MİT’in muhalif birine ciddi bir suikast hazırlığı değilse, oy için planlanan çakma bir suikast için zemin oluşturma girişimidir. Bunu görmek için kâhin olmaya da gerek yok... Bu çakma kahramanlık öyküsü için MİT kontrolündeki bir sol örgüt kullanılabileceği gibi, adresleme yapıp üzerine bir operasyon inşası için bir taşla birden fazla kuş vurma da hesaplanıyor olabilir.”

Görünen o ki ‘oy mühendisliği’ çalışmaları tehlikeli bir hal almaya başladı. Ve artık herkesin adına ‘havuz medyası’ dediği gazeteler, işi o kadar abarttılar ki, yalan haberin ötesine geçip bizzat operasyonun uygulayıcısı olarak görev yapmaya başladılar. Buraya tarihi bir kayıt olarak not düşüyoruz: Bu saatten sonra bu ülkede meydana gelecek her sıra dışı olay, her ne pahasına olursa olsun hükümetin oylarını artırmak/düşürmemek üzere planlanacaktır ve kuşkusuz, her kötülük Camia’nın üzerine atılacaktır. Türk halkı, ülkeyi ateşe atacak bu gözü dönmüşlüğün, bu açık tehlikenin farkında olmalıdır.