Zaman yazarı Ali Yurttagül, AKP'nin yüzde 49'la tek başına iktidarı geri aldığı 1 Kasım sonuçlarına ilişkin olarak, "Umarız AKP arkasında saf tutan halkımız haklı çıkar. Adalet, hukuk devleti, temel haklara saygı etkin, yolsuzluk tekrar suç olur. Bank Asya, Koza-İpek Grubu gibi operasyonlar yayılarak derinleşmez. Basın üzerindeki baskılar kalkar, toplumsal diyalog etkinlik kazanır" dedi. "Biz de mesajı aldık" diyen Yurttagül, "Demokrasi, barış ve istikrar için mücadeleye devam..." ifadesini kullandı.
Yurttagül'ün Zaman'da "Mesajı aldık" başlığıyla yayımlanan (5 Kasım 2015) yazısı şöyle:
Kimse beklemiyordu. Ama seçmenin mesajı berrak. AKP yüzde 50'ye yakın destekle bir seçim başarısına imza attı.
CHP'nin sınırlı başarısı, hâlâ iktidar alternatifi olmadığını gösterdi. MHP ve HDP seçmen tarafından cezalandırıldı. ‘AKP korku politikası ve krizi derinleştirerek seçimleri kazandı' tezi doğru olsa da, başarıyı açıklamak, anlamak için yetmez. Aynı seçmen, Türkiye'yi 2011 seçimlerinden sonra geren, “başkanlık” söylemi ile sistem tartışmasına sürükleyen AKP'yi 7 Haziran seçimlerinde cezalandırmıştı. Krizi derinleştiren parti olduğuna inansa, daha ağır bir fatura kesebilirdi; yapmadı. Bu sorunun cevabını muhalefetin hataları ile açıklamaya çalışmak kolay, ama yeterli değil. ‘AKP'nin de doğruları nelerdi, seçmen neden AKP'ye güvendi, inandı?' sorusu önemli.
İlk ve belki en önemli etken AKP'nin 7 Haziran yenilgisine derinlemesine bir özeleştiri ile yaklaşımı oldu. “Mesajı aldık” söylemi, “ilk gün gibi” kuruluş felsefesine atıf yapan kampanyası ve aday belirlemede de görülür olan “fabrika ayarları” seçmen tarafından inandırıcı bulundu. Diyarbakır seçim sonuçları bu açıdan oldukça ilginç ve anlamlı. Nokta dergisine düşen iç tartışmalar AKP içerisinde 7 Haziran seçimleri ve 2011 sonrası krizin doğru okunduğunu belgeler nitelikteydi. Seçmen AKP'nin özeleştiri ve “kibir” karşıtı söylemine inandı.
İkinci ve yine bu kapsamda belirleyici olan etken “başkanlık” meselesinin seslendirilmemesi oldu. “Başkanlık” meselesinin gündemden düşürülmesini seçmen yine ‘AKP mesajı aldı' şeklinde yorumladı. Putin hayranı, çifte tabancalı saray efradının seçim zaferi ile “seni başkan yapacağız” diye çıkışı tesadüf değil. Kavga kültürü, demokrasimizi tehdit eden güçler hâlâ devrede ve kaygılar haklı.
AKP'nin başarısı şüphesiz CHP'nin sosyal mesele ve ekonomiyi merkeze alan kampanyasını kopyalaması ile de mümkün oldu. CHP kampanyasını eleştirmek, “inandırıcı değil” demek yerine, benzer, ama biraz daha mütevazı sayılarla AKP sosyal meselelerde etkinliğini korudu. Bu yüzden AKP'den CHP'ye önemli ölçüde oy kaymaları yaşanmadı.
Kriz politikası üzerine de düşünmekte yarar var. Türkiye'nin içerisinde bulunduğu ekonomik ve siyasi krizin ana sorumlusu şüphesiz Erdoğan ve AKP'nin Gezi sonrası politikasıdır. Ama ‘Seçmen neden kriz kaynağı AKP yerine MHP ve HDP'yi cezalandırdı?' sorusu gelecek için de ipuçları veriyor. Seçmen MHP ve HDP'nin 7 Haziran'da verdiği kredi ve fırsatı iyi değerlendirmediğini düşündü ve bu iki partiyi cezalandırdı. AKP'nin krizi derinleştirerek veya MHP tabanını hedef alan milliyetçi söylemi belki etken oldu. Ama bu etken % 50'ye varan başarıyı açıklamaya yetmeyeceği gibi, MHP yanında HDP'nin kaybını açıklamaya da yetmez. Seçmen sadece milliyetçi duyguların etkisinde olsa, HDP'nin seçimlerden güçlenerek çıkması gerekirdi. AKP hem MHP, hem HDP'nin tabanına seslenecek formülü bulmuş görünüyor. İstanbul Kürtleri tekrar AKP'ye döndü. MHP'nin diyaloğa kapalı, PKK'nin şiddet politikası Kürtlerin özellikle büyük şehirlerde tekrar AKP'ye dönüşünü beraberinde getirdi.
Başbakan Davutoğlu'nun balkon konuşmasında, “barış” ve Mevlânâ vurgusunda yatan “sevgi” kelimesi etkindi. Kulağa hoş gelen, Türkiye'yi kucaklamaya aday bir konuşma. Ama inandırıcılık sorunu var. Saray vesayeti “korku” ve tehdit ile kazandığını düşünüyor ve kavga arayışında. Ahmet Bey gölge olmaktan kurtulur, başbakan olabilirse, ülkemizde iç barış etkin olabilir.
CHP konusuna ayrıca döneceğiz. Bugün AKP ve Ahmet Davutoğlu'nun seçim başarısını kutlama günü. Umarız demokrasimizin nimeti olan seçim sonuçları ve seçmen iradesi ülkemize hayırlı olur. Üç yıldır ülkemizi esir almış olan gerilim ve baskı havası kalkar, barış ve sevgi etkinlik kazanır. Saray vesayeti barış ve sevgiye geçit verir mi göreceğiz. Umarız AKP arkasında saf tutan halkımız haklı çıkar. Adalet, hukuk devleti, temel haklara saygı etkin, yolsuzluk tekrar suç olur. Bank Asya, Koza-İpek Grubu gibi operasyonlar yayılarak derinleşmez. Basın üzerindeki baskılar kalkar, toplumsal diyalog etkinlik kazanır.
Biz de mesajı aldık. Demokrasi, barış ve istikrar için mücadeleye devam...